“Geleneksel Türk Okçuluğu”, Kolombiya’nın başkenti Bogota’da gerçekleştirilen UNESCO 14. Hükümetlerarası Komite Toplantısında Somut Olmayan Kültürel Miras Temsili Listesine kaydedilerek, insanlığın ortak mirası olarak ilan edildi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, somut olmayan kültürel miras unsurlarının UNESCO aracılığı ile tüm dünyaya tanıtılmasına ve insanlığın ortak mirası olmasına yönelik çalışmalar yürütmeye devam ediyor. Bu kapsamda hazırlıkları tamamlanarak UNESCO’ya sunulan “Geleneksel Türk Okçuluğu” dosyası; Kolombiya’nın başkenti Bogota’da gerçekleştirilen UNESCO 14. Hükümetlerarası Komite Toplantısında Somut Olmayan Kültürel Miras Temsili Listesine kaydedilerek, insanlığın ortak mirası olarak ilan edildi.
Ecdadımızın kadim sporlarından biri olan okçuluğun tüm özelliklerini yansıtan tanıtım filminin de yer aldığı toplantıda, Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğünce hazırlanan Geleneksel Türk Okçuluğunun dosyası, UNESCO Değerlendirme Organı tarafından örnek dosya olarak gösterilerek, tebrik edildi.
178 ülkenin taraf olduğu UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi kapsamında, Türkiye adına Temsili Listelere kaydedilen unsur sayısı, Geleneksel Türk Okçuluğunun da ilanıyla birlikte, 18’e yükseldi. Türkiye böylelikle Temsili Listelere en çok unsur kaydettiren ilk 5 ülke arasındaki yerini korudu.
Geleneksel Türk Okçuluğu; Türkiye’de gerçekleştirilen geleneksel okçuluk sporu etrafında şekillenen, yüzyıllar içinde belirlenmiş ilkeleri, kuralları, ritüelleri ve toplumsal uygulamaları, geleneksel zanaatkârlıkla üretilen ekipmanları, okçuluk disiplinleri ve atış tekniklerini barındıran bir somut olmayan kültürel miras unsuru olma özelliğini taşıyor. Yaya ve atlı olarak gerçekleştirilen farklı disiplinleri bulunan Geleneksel Türk okçuluğunun icrasında kullanılan ekipmanlar; malzeme bilgisi, beceri, sabır ve ustalık gerektiren bir zanaatkarlıkla üretiliyor. Eğitim sırasında, gençlerin kültürel değerlere ilişkin görgü ve bilgisini arttırmaya, onların çevreye, doğaya saygılı ve öz disipline sahip bireyler olarak gelişim göstermelerine önem verilen unsurun güçlü bir sosyal ve eğitimsel fonksiyonu bulunuyor. Geleneksel Türk okçuluğu ile ilgili uygulamalar ve ritüellerde doğaya ve hiçbir canlıya zarar verilmeyip, yüzyıllardan beri sosyal, kültürel, ekonomik, etnik köken, din ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin toplumun her kesiminden kişilerce icra ediliyor.
Bu kararla birlikte; usta-çırak ilişkisi içinde öğrenilen ve geleneksel yöntemlerle yapılan yaylar ve oklarla belirli ilkeler çerçevesinde yaya veya atlı olarak icra edilen geleneksel Türk okçuluğuna ilişkin farkındalığın ulusal ve uluslararası düzeyde artması bekleniyor.
(12.12.2019)