Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş: "Bölgede büyük bir oyun oynanıyor, bir asır önceki dizayn yeniden yapılmaya çalışılıyor, bölge daha parçalı, bölük pörçük hale getirilmeye çalışılıyor. Bu oyunu bozacak tek ülke Türkiye, hem gücü hem şu andaki siyasi istikameti itibarıyla Türkiye, bu oyunu bozmaya gayret ediyor"
Bakan Kurtulmuş: "Turizmde geçen sene dip noktadaydık ama ilk 9 ayın verileri açıklandı. 2 gün evvel açıklanan veriler çerçevesinde 26 milyon turist seviyesine ulaştık. Yıl sonu itibariyle 31 milyon civarında bir turistin olacağını öngörüyoruz. Gelir olarak da şu anda 21 milyar dolar civarında bir gelir var ilk 9 ay itibarıyla, bunun da 26 milyar seviyesine çıkacağını öngörüyoruz. Bu iyi bir gelişmedir"
Bakan Kurtulmuş: "Bu geçtiğimiz 1,5 yıllık deneyim şunu gösterdi, Türkiye'deki turizm sektörü darbelere, risklere karşı dayanıklı. Dayanıklılık testinden geçtik. Eksikleri var mı? Çok eksikleri var. Bunları da hızla tamamlayarak, ürünleri çeşitlendirerek, pazarlarımızı çoğaltarak yolumuza devam edeceğiz. Büyük, devasa rekabetçi dünya turizm pastasından payımızı almaya gayret edeceğiz"
Bakan Kurtulmuş: "Dünya ekonomisi yılda yüzde 2,5 büyüyor, turizm sektörü yüzde 3,1 büyüyor. Önümüzdeki 10 yıl, bugünkü veriler göz önünde bulundurulursa, turizm sektörü 3,9 büyüyecek. Dünyadaki gayrisafi milli hasıla içindeki payı yüzde 10'lardan 11,4'e çıkacak. Türkiye bu büyüyen, gelişen, muazzam pastadan pay alması en mümkün olan ülkelerden birisi. Şu anda dünya altıncısıyız ama bu bize yetmez. Türkiye 10 yıl içerisinde ilk 3'e girebilecek bir performans ortaya koyabilir"
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda, editör ve muhabirlerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, son dönemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
Farklı turizm pazarları noktasında Endonezya ile yaşanan gelişmeleri aktaran Kurtulmuş, dünyanın en etkili haber ajanslarından biri olma hedefi doğrultusunda, Endonezce Haber Servisi ve Pasifik Merkez Ofisi'ni açan AA'yı da kutladı.
Bakan Kurtulmuş, "İnşallah gideriz orada AA'yı ziyaret ederiz. Endonezya ile ilişkileri biraz daha sıkılaştırmamız lazım. Aynı şekilde Malezya ile tabii." diye konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım'ın bu ay içinde ABD'ye yapacağı ziyaret hatırlatılarak, "İki ülke arasındaki en önemli gündem maddeleri vize krizi ve FETÖ elebaşı Gülen'in iadesi. Bu başlıklarda ilerleme kaydedildi mi?" sorusu üzerine Kurtulmuş, 15 Temmuz'un hemen arkasından Türkiye'nin çok ciddi şekilde hazırladığı iade dosyalarını ABD'ye teslim ettiğini belirtti.
Türkiye'nin 1952'den bu yana NATO kapsamında ABD ile müttefik olduğunu anlatan Kurtulmuş, "Ortadoğu'da da stratejik müttefiksiniz. Çok yakın ilişkisi olan iki ülke. NATO'nun güney doğu kanadının amiral gemisi Türkiye aslında. Böyle ilişkisi olan iki ülkeden bahsediyoruz." dedi.
"Bir ülkenin varlığını, o ülkedeki anayasal düzene, o ülkedeki demokrasiye ihanet etmiş bir çetenin elebaşı sizin müttefikiniz olduğunu bildiğiniz bir ülkenin şehrinde oturuyor. Bırakın saklanmayı açıktan faaliyetlerini sürdürüyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil." değerlendirmesini yapan Kurtulmuş, ABD'li mevkidaşlarından hep empati yapmalarını istediklerini aktardı.
"ABD hükümetine karşı saldırıda bulunan bir çete elebaşısı gelip Ankara'da otursa ne hissedersiniz?" sorusunu sorduklarını belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"İşin bir hukuki süreci olduğunu biliyoruz ama bu hukuki süreç içerisinde en azından iade süreci sonlandırılana kadar bu adamın faaliyetlerinin durdurulması için Amerikan hukukunun müsait olduğunu biliyoruz, bu adamı engelleyin. Ama bakın adam hala yayınlar yapıyor, kendi network'ünü ayakta tutmaya çalışıyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil. En son Adalet Bakanı açıklama yaptı. Sayın Başbakan FETÖ'nün iadesiyle ilgili talebi tekrarlayabilir. Bunu takip ediyoruz, Sayın Cumhurbaşkanımız, ABD başkanıyla bütün yaptığı görüşmelerde bu konuyu gündeme getirdi. Şimdi Türkiye'nin burada çok hassas olduğu, bunun hayati bir mesele olarak gördüğü ayan beyan açıktır. Dolayısıyla Sayın Başbakanımız da bu ziyaretinde başbakan seviyesinde FETÖ'nün iadesiyle ilgili talepleri tekrarlayacaktır. Bu bizim için önemli. ABD Türkiye ilişkilerinin sıhhatli bir şeklide devam etmesi bakımından çok önemli bir nokta. Amerikalıların bunu anlamış olduğunu ümit ediyoruz. Aksi, zaten terörist elebaşının korunup, kollanması anlamına gelir ki bu telafisi olmayan mana taşır."
- ABD ile yaşanan vize krizi
ABD ile Türkiye arasında yaşanan vize krizine de değinen Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, "Bir kızgınlık, Türkiye'ye karşı bir yaptırım vesaire bunları yapmak istiyor olabilirsiniz, bunu anlarım ama bu yapacağınız işi bile rasyonel yapmanız gerekir." ifadesini kullandı.
Vize meselesinin ABD makamlarının farklı eğilimleri sonucu ortaya çıkan tartışmaya kurban edildiğini aktaran Kurtulmuş, "Birisi kuyuya attı taşı, şimdi 50 akıllı bu taşı çıkarmaya gayret ediyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Rasyonel olarak Amerika'ya kazandıracağı hiçbir şey de yok." dedi.
Bu düzeyde bir vize kısıtlamasının bir adım ötesinin o ülkeyle diplomatik ilişkileri kesmek olduğunu bildiren Kurtulmuş, Türkiye ile bunu gerektirecek hiçbir husus bulunmadığını ABD'li yetkililerin daha iyi bildiğini vurguladı.
Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Amerika'nın İstanbul konsolosluğunda çalışan ve hiçbir diplomatik dokunulmazlığı olmayan bir kişinin FETÖ'yle ilişkisinin ortaya çıkmasının verdiği mahcubiyet hadi biraz daha ağırını söyleyeyim bir telaşla bu kararı aldıysa iyi tamam telaşınızı gördük, mahcubiyetinizi de anladık, bu adımı geri almanız lazım. Ben Amerikalıların kendi çıkarları açasından rasyonel düşüneceklerini tahmin ediyorum. Bu vize meselesinin de bu temaslar sonucu hallolacağını ümit ediyorum. Zaten hatırlayın ilk anda bu kararı Ankara Büyükelçisi almıştır gibi bir durum ortaya çıkmıştı sonra baktılar ki bu hiç kimsenin izah edemeyeceği bir şey arkasından 'merkezden gelen kararla alınmış bir şey' dediler. Sonra bunun doğru olmadığına ilişkin farklı mesajlar ortaya konuldu. Ben bu geziyle vize meselesinin çözümüne ilişkin adımlar atılacağını ümit ediyorum."
Vize meselesinin geçici ve anlamsız olduğuna işaret eden Numan Kurtulmuş ancak FETÖ'nün ABD'de yaşamasının Türkiye için çok önemli bir konu olduğunu yineledi.
Ziyarette her iki konunun da gündeme geleceğini anlatan Kurtulmuş, "Vize meselesinin çözümünün biraz daha kolay olduğunu düşünüyorum. Öteki ise aslında aramızdaki ilişkilerin Amerikan hukuku çerçevesinde de davranarak iade etmeleri lazım. Bu konunun bizim için ne kadar hassas olduğu bir kere daha bu görüşmelerde gündeme gelecektir." diye konuştu.
- "ABD tarafı iade için neyi bekliyor?"
ABD tarafının iade için neyi beklediğine yönelik bir soruyu yanıtlarken de bu süre içerisinde FETÖ elebaşının ABD hukukunda yer alan "ev hapsi, gözetim" gibi tedbirlere maruz bırakılabileceğini anımsatarak, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
"Bunları yapmıyorsa, hakikaten 'neyi bekliyor?' sorusunu sormak hakkımızdır. Kaldı ki mahkemeleri görüyorsunuz, bu mahkemeler de sonuçlanacak. Bir kısmı tamamlandı, cezalar verildi. Mükerrer müebbet cezalar alanlar var. 14 kişi 5'er kez müebbet cezası aldılar. Suikast timi. Diğerleri olacak. Bütün bu çetenin üstünde yöneticisi olarak FETÖ'nün olduğu ayan beyan ortada. Hatta hiçbir şey bilmiyorlarsa bu terörist elebaşının bundan sonraki süreçlerde tutuklanan, cezaevinde bulunan FETÖ'cülerle ilgili yapmış olduğu korumacı söylemi alsalar onun dahi tek başına delil olduğun görecekler. Adam diyor ki işte 'zulmediliyor.' Kime zulmediliyor? Suikast timi... Adam tanklarla ateş açmış, Genelkurmayı, özel harekatı bombalamış, adamlar cezaevinde hapishanede diye beyefendi oradan feveran ediyor. Hiçbir şey görmedin etmedin, 15 Temmuz'u yaşamadın onunla ilgili hiçbir görüşün yok e dinle adamı. Terörist başı diye suçlanan adamı dinle. Adam zaten 'bu ekip, içeridekiler benim ekibim' diyor. 'Benim adamlarıma zulmediyorsunuz' diyor. Daha ne desin? 'Talimatı ben verdim' cümlesini söylemeyecektir herhalde. Sonuçta her şey ortadadır. Birçok irtibat noktası, Adil Öksüz, Kemal Batmaz gibi vesaire adamlar bunlarla ilgili, bu adamlar herhalde turistik seyahate gitmedi Amerika'ya. Biraz daha gidilse onların oradaki görüşmelerinin belki görüntüleri dahi ortaya çıkacak. Dolaysıyla bu kadar ortada olan bir meselede Amerikalıların bu işi sürüncemede bırakması Türkiye ile olan ilişkilerde çok ciddi bir problemi kalıcı hale getiriyor. Ben bu görüşmelerde inşallah adım atacaklarını tahmin ediyorum."
- ABD'deki terör saldırısı
Bakan Kurtulmuş, ABD'nin New York eyaletinde yaşanan 8 kişinin hayatını kaybettiği ve ABD'yi yeni önlemler almaya yönelten terör saldırısına ilişkin bir soru üzerine, şunları söyledi:
"Terör uluslararasılaşmıştır, hedefleri ve kaynakları bakımından. Hedefleri bakımından Amerika'da da bir terör saldırısı olabiliyor. Birkaç gün evvelinde Somali'de de terör saldırısı oldu. Hiçbir yer güvenli değil. Dünyanın en güvenli, en rahat şehri neresi diyorsanız, orası da terörün muhatabıdır. Terör hedefleri bakımından artık hiçbir yer ayırt etmiyor. Hiçbir yerin kendisini güvenli hissetmemesi gerekir. Bu önemli bir gelişmedir. Daha önce öyle değildi. Terör lokaldi, Afganistan, Pakistan, bazı Ortadoğu ve bazı Latin Amerika ülkelerindeydi. Yani şu ırktan şu milletten yok. Her ırktan her bölgeden terörist var."
Kurtulmuş, DEAŞ ve PYD gibi örgütlü terör gruplarının yanında bir de son zamanlarda "yalnız kurt" diye tabir edilen, tek başına olan, teröre meyilli insanların olduğunu, bunların sayısının bilinmediğine işaret etti.
Bu kadar çetrefilli hale gelen bir konunun uluslararası düzeyde çok yakın bir işbirliği gerektirdiğine değinen Kurtulmuş, sorunun tam da burada olduğunu ifade etti.
- "Somali'de bombalar patlıyor, kimsenin kılı kıpırdamıyor"
Bakan Kurtulmuş, herkesin teröre karşı işbirliği yapalım dediğini ancak işbirliğine gelince terörü tasnif etmeye başladığını belirterek, şöyle devam etti:
"(Bize zarar vermeyen teröristler, zarar veren teröristler, hatta bizim kullanabileceğimiz teröristler) diye tasnif yapıyor. Hatta terör bölgelerini tasnif ediyor. 'Şu bölgede terör çıkarsa bu bizi ilgilendirmez' diyor. Somali'de bombalar patlıyor, yüzlerce insan ölüyor, kimsenin kılı kıpırdamıyor. Çünkü orası Somali. Ayrıca daha vahimi maalesef örgütler üzerinden bazı güçler vekalet savaşları veriyor. Ekmek, su bulamayan Somali'deki insanları nerden oluyor da yüz binlerce dolarlık ölüm silahlarını alıyorlar. Tonlarca bomba. Böyle baktığımız zaman esas vahim taraf, sorun terör grupları ya da bireysel teröristlerden ziyade terörün bu anlamda desteklenmesini sağlayan anlayıştır. Terörün desteklenmesini sağlayan anlayış bitirilmediği takdirde, burada samimi bir uluslararası diyalog oluşturulmadığı takdirde terörü önlemek son derece zordur. Herkes lamı cimi olmadan vekalet savaşlarından elini çekecek. Hiçbir teröristten hiçbir ülkeye fayda gelmez."
Kurtulmuş, Avrupa'nın birçok ülkesinden maalesef PKK'nın açıktan faaliyette bulunduğunu, siyasi bürolar kurduğunu gördüklerini bildirdi.
"Çok sayıda insanın kanı elinde olan bir örgüt nasıl olur da siyasi parti gibi Avrupa'da karşılık bulabilir." diyen Kurtulmuş, teröre karşı herkesin samimi davranması gerektiğini vurguladı.
- CHP'li Tezcan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik sözleri
"CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik ağır ithamlarda bulundu. CHP yöneticilerinden gelen son dönemdeki bu açıklamaların amacı nedir, neyi hedefliyorlar? sorusuna karşılık Kurtulmuş, bunların hiçbir amacının olmadığını, bir çaresizliğin sonucu olduğunu aktardı.
Kurtulmuş, "Son derece seviyesiz, terbiyesiz, siyasi etikle bağdaşmayan ifadeler." dedi.
- "Yolunu kaybetmiş bir siyasetçinin söyleyeceği bir şey"
Partilerin, görüşlerinin farklı olabileceğine ama siyasetin bir nezaket içinde yürütülmesi gerektiğine dikkati çeken Kurtulmuş, şu görüşlere yer verdi:
"Sayın Cumhurbaşkanımız, nihayetinde 80 milyonu temsil eden bir kişi. Onun şahsından öte şahsı manevisinin de önemli olduğunu düşünüyorum. Burada doğrudan doğruya Cumhurbaşkanına hakaret içeren bu sözler kabul edilemez. Bu doğru değildir. Siyaset yapacaksanız doğru bir şekilde siyaset yapın. Faşist, diktatör vesaire demenin de zemini yok. Halk tarafından seçilmiş birisi... Türkiye'de herkesin siyaset yapma zemini açık. Diğer ülkelerle kıyasladığınız zaman en aşırı uçların bile rahatlıkla görüşünü ifade ettiği bir ülke. Sayın Tezcan'ın bu kadar terbiyesizce bir sözü bile bu kadar açıkça meydanlarda söyleyebileceği bir ülke. Dolayısıyla burada herhangi bir diktatörlükten bahsetmek aklını peynir ekmekle yemek gibi bir şeydir. Kabul edilemez, çirkindir, yanlıştır. CHP'ye de, millete de, Türkiye'ye de faydası yok. Şaşkınlıkla ya da yolunu kaybetmiş bir siyasetçinin söyleyeceği bir şeydir bu. Söylersiniz, eleştirirsiniz, icraatlarını eleştirirsiniz... Eyvallah. Buna hiç birimizin bir şey demeye hakkı olmaz."
- "Sokak üslubu"
Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş, karanlık odakların Türkiye düşmanlığına ilişkin ise şunları kaydetti:
"Zaten dünyada karanlık bir odak Türkiye'yi izole etmeye çalışıyor. Esas üzerinde durulması gereken noktanın burası olduğunu düşünüyorum. Türkiye'yi ne ile suçluyor? Diktatörlükle, üçüncü dünya ülkesi olmakla suçluyor. Türkiye'yi her alanda köşeye sıkıştırarak o içinde gizledikleri İslam karşıtlığının dışa vurumu da Türkiye düşmanlığı olarak. Bunun çok somut hali de Erdoğan düşmanlığı olarak ortaya çıkıyor. Zaten, belki onlarca farklı merkezde üretilmiş bir İslam, Türkiye karşıtlığı var. Türkiye'nin içerisinden birilerinin de 'Biz muhalefet yapacağız' diye bu karanlık odakların işine alet olması kabul edilebilir bir şey değildir. Bunu referandum öncesinde ve sonrasına söylediler. Referandumda 'evet' oyu çıktı. 'Hayır' oyları çıksa aynı şeyi söyleyecekler miydi? 'Hayır' oyu çıkabilirdi. Millet oy verdi, kimse zorla oy vermedi ki. Bütün demokratik süreçleri tıkır tıkır işleyen bir ülkeyiz? Sokak üslubu ile diktatör, faşist vesaire dersen bunun dinlenebilir tarafı yok. Türkiye düşmanı çevrelerin ekmeğine yağ sürüyorlar."
"Darbe girişiminden sonra Türkiye'den kaçan terör örgütü mensupları ile CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan'ın sözlerinin örtüşmesi"ne ilişkin bir soruya Kurtulmuş, "Hazin olan taraf burası. Onların söylemleri, PKK'nın söylemleri, hatta DEAŞ'ın söylemleri... Bakıyorsunuz, CHP ile benzer şeyler söylüyor. Aynı aksta, sanki onlarla beraber siyaset yapıyorlar gibi bir algı ortaya çıkıyor." yanıtını verdi.
Büyük resme bakılması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, "Bölgede büyük bir oyun oynanıyor, bir asır önceki dizayn yeniden yapılmaya çalışılıyor, bölge daha parçalı, bölük pörçük hale getirilmeye çalışılıyor. Bu oyunu bozacak tek ülke Türkiye, hem gücü hem şu andaki siyasi istikameti itibarıyla Türkiye, bu oyunu bozmaya gayret ediyor." ifadesini kullandı.
"Kim tahmin edebilirdi ki 7-8 ay evvel, Türkiye, merkezi Irak hükümeti ve İran ile birlikte Irak'ın kuzeyinde suni bir oluşumun ortaya çıkmasına mani olabilecek siyaset geliştirecek? Türkiye'nin böyle bir gücü var. Çok şükür de sonuç alındı." diyen Kurtulmuş, birilerinin bundan rahatsızlık duyduğuna dikkati çekti.
Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İstedikleri Türkiye şu, her şey devam etsin, Türkiye bu küresel sistemi yönlendiren beylerin sözünden çıkmasın, onların Ortadoğu'ya koymuş oldukları stratejiyi, politikayı izleyecek, bunu devam ettirebilecek bir yapıda Türkiye siyaset üretsin. O zaman bu arkadaşlar hiçbir şey söylemezler. FETÖ'cülerle, PYD'cilerle, PKK'cılarla, DEAŞ'çılarla bakıyorsunuz CHP'li bazı arkadaşlar aynı çizgiye düşmüş oluyorlar. Onlar açısından da son derece hazin."
- "Üç büyük badire yaşandı"
"Yıl sonu itibarıyla turizmde beklenen hedeflere ulaşılabildi mi? Gelecek yıl için yeni projeler, faaliyetler, alternatifler neler olacak? Diğer bakanlıklardan ne gibi katkılar bekliyorsunuz, ortak çalışmalar yapmayı düşünür müsünüz?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Hakikaten kolay değildi son yaşadığımız üç büyük badire. Birincisi Ruslarla aramızdaki uçak krizi, çok büyük bir olay, krizdi. Atlattığımız için Allah'a çok şükür. Ama Türkiye turizmini de doğrudan doğruya etkiledi, Türkiye ekonomisini etkiledi." dedi.
Hemen arkasından, devletin paralelize edilmesini amaçlayan FETÖ'nün darbe teşebbüsünün gerçekleştiğini hatırlatan Kurtulmuş, bunun da bertaraf edilmesine rağmen, ortaya çıkardığı büyük bir tahribatın olduğunu bildirdi.
Bakan Kurtulmuş, sonrasında ise Avrupa'daki seçimlerde aşırı sağın yükseldiğini, siyasi partilerin "İslam düşmanlığı ve Türkiye karşıtlığı" üzerinden bir dil geliştirdiğini belirtti. Kurtulmuş, bu süreçte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın alnına silah dayanmış fotoğrafın yer aldığı bir gösterinin yapıldığını ve Türk bakanlara hakaret edildiğini anımsattı. Kurtulmuş, özellikle Almanya'daki seçimler sırasında "Sakın Türkiye'ye gitmeyin, Türkiye güvenli bir ülke değil" anlamına gelecek çağrıların yapıldığını hatırlatarak, şu görüşlere yer verdi:
"Normalde bunların hepsini üst üste koyduğunuz zaman, Türkiye ekonomisinin dağılması gerekirdi. Türkiye'de turizm falan böyle bir konuşmayı yapıyor olmamamız gerekirdi. Allah'a çok şükür Türkiye ekonomisi yüzde 5 büyüme performansına tekrar geri döndü. İnşallah daha da yukarı çıkacak. Turizmde geçen sene dip noktadaydık ama ilk 9 ayın verileri açıklandı. 2 gün evvel açıklanan veriler çerçevesinde 26 milyon turist seviyesine ulaştık. Yıl sonu itibariyle 31 milyon civarında bir turistin olacağını öngörüyoruz. Gelir olarak da şu anda 21 milyar dolar civarında bir gelir var 9 ay itibarıyla, bunun da 26 milyar seviyesine çıkacağını öngörüyoruz. Bu iyi bir gelişmedir. Rakamsal olarak söylersek, 2016 yılının 9 ayına göre yaklaşık yüzde 28,7 bir gelişme olmuş. Sadece eylül ayında yüzde 40'lık bir gelişme olmuş, geçen yılın eylül ayına kıyasla."
- "Turizmin dili başka, siyasetin dili başka"
"Almanlar bu kadar konuştular ettiler, 3 milyona yakın Alman gelmiş. Rakamsal olarak bir düşüş var mı? Var ama o kadar söylemin karşısında bir tane Almanın buraya gelmemesi lazım. Bu, şunu gösteriyor, turizmin dili başka, siyasetin dili başka." diyen Kurtulmuş, İstanbul ve Antalya'ya ilk 9 ayda gelen turist sayısının 16 milyonu bulduğunu, bunların ümit verici gelişmeler olduğunu, 2017'de turizmin toparlandığını vurguladı.
Kurtulmuş, turizmin 2018'de çok daha ileri gideceğini, 2023'te "50 milyar dolar gelir, 50 milyon turist" seviyesine ulaşmayı ümit ettiklerini belirterek, bunu daha da yukarı çıkaracaklarının altını çizdi.
Hedeflerinin "bir turistin, Türkiye'ye ortalama bin dolar getirmesi" olduğunu belirten Kurtulmuş, şunları ifade etti:
"Sayı artmış olmakla birlikte turizm geliri biraz düşmüş. Aşağı yukarı 640-650 dolar seviyesinde bir gelir getiriyor, bunun bin dolara çıkartılması lazım. Bunun için de ürünlerimizi çeşitlendirmemiz lazım. Yani her şey dahil otele geliyor, adam kalıyor, deniz, kum, güneş ama farklı şeyler... Mesela kongre turizmi son derece yüksek gelir getiren alanlardan birisi. Sağlık turizmi hem burada ameliyat olmaları hem de kaplıca tedavileri vesaire gibi... Ayrıca yaşlı bakım turizmi... Bunlar uzun süre kalıyor, yanında refakatçisi oluyor, çok para harcıyor. Golf turizmi de öyle. Daha az sayıda insan geliyor ama çok para veriyor. Düğün turizmi... 5 milyon dolara kadar düğün başına kazanç getiren geçmiş tecrübeler var."
- "Her bakanlık üzerine düşeni yapıyor"
Bakan Kurtulmuş, Sağlık Bakanlığı ile sağlık turizminin geliştirilmesi konusunda bir protokol imzaladıklarına işaret ederek, aralıkta Erzurum'da kış turizminin geliştirilmesiyle ilgili bir kongre yapacaklarını belirtti. Kurtulmuş, kongre turizminin gelişmesiyle ilgili ise uluslararası bir toplantı yapacaklarına değindi.
Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bütün bunları çeşitlendirecek bir gücümüz, imkanımız var. Bununla ilgili her bakanlık kendi üzerine düşeni yapıyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı bu anlamda birçok alanın, özellikle yaylalar, ormanlarda birçok alanın turizme açık hale getirilebilmesi için zemin hazırlıyor. Maliye Bakanlığımızın bir hazırlığı var. Otellerin 49 yıllığına kiralanması ya da satın alınabilmesi için tahsisle ilgili yeni bir çalışma içerisinde. Her bakanlık üzerine düşeni yapıyor ve inşallah bu ürünlerimizi de çeşitlendireceğiz. Ürün çeşitlendirmede bir başka imkanımız da komşu ülkelerle ortak paketler oluşturmak. Mesele Azerbaycan-Ermenistan-Türkiye, Türkiye-İran, Türkiye-Kıbrıs-Yunanistan kruvaziyer turizminde özellikle ortak paketler oluşturarak, dünyadaki bu son derece rekabetçi turizm ortamında, Türkiye'nin farklı ürünlerle piyasaya girmesini sağlayacağız. Burada mühim olan seferberlik ruhunun ortaya çıkmasıydı.
Bu geçtiğimiz 1,5 yıllık deneyim şunu gösterdi, Türkiye'deki turizm sektörü darbelere, risklere karşı dayanıklı. Dayanıklılık testinden geçtik. Eksikleri var mı? Çok eksikleri var. Bunları da hızla tamamlayarak, ürünleri çeşitlendirerek, pazarlarımızı çoğaltarak yolumuza devam edeceğiz. Büyük, devasa rekabetçi dünya turizm pastasından payımızı almaya gayret edeceğiz."
3. Turizm Şurası'nın 15 yıllık bir sürenin ardından başladığı anımsatılarak, bir açılım kararı çıkıp çıkmayacağına ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, şuranın ilkinin 1998, ikincisinin de 2002 yılında yapıldığını belirtti.
Kurtulmuş, Turizm Şurası'nı turizmde üçüncü evrenin başlangıcı olarak gördüklerini ifade ederek, ilkinin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın turizmde başlattığı hamle olduğunu, özellikle altyapı bakımından eksikliklerin bulunduğu bir döneme rağmen turizmde ciddi bir atılım yapıldığını kaydetti.
İkinci hamlenin de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde yapıldığını anımsatan Kurtulmuş, Türkiye'nin bu süre içerisinde turizm sektörünün ihtiyaç duyduğu ne varsa hemen hepsini gerçekleştirdiğini bildirdi.
Özellikle turizm destinasyonlarının ulaşım altyapılarının tamamlandığını ve havaalanlarının açıldığını belirten Kurtulmuş, Türkiye'nin özellikle havayolu, iletişim ve haberleşme bakımından diğer ülkelerle rekabet edecek seviyeye çıktığını vurguladı.
- "Şurayla birlikte yeni stratejik hedefler koyacağız"
Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Şimdi altyapı da tamamlandı. Biz diyoruz ki bu üçüncü hamle dönemi. Yeni bir evreye giriyoruz. Oldukça yüksek bir birikim, tecrübe elde edilmiş oldu turizm sektöründe. Geçtiğimiz bir buçuk yıllık, iki yıllık süre içerisinde yaşanan şoklara da son derece dayanıklı olduğu, sektörün, ortaya çıkmış oldu. Şimdi önümüze bu şurayla birlikte yeni stratejik hedefler koyacağız. Turizm politikalarımızı gözden geçireceğiz. 2023 hedefimiz umarım ki bu toplantılardan sonra 2023'te 50 milyon turist, 50 milyar dolar turizm geliri hedefimizin belki daha yukarısında bir hedefi ortaya koyacağız."
"Tam manasıyla bir takım oyunu." ifadesini kullanan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Üniversiteler, araştırma merkezleri, turizm sektörü, turizmle ilgili meslek kuruluşları, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve diğer bütün ilgili bakanlıklarla beraber inşallah bir takım oyunuyla, bir seferberlik ruhuyla turizmde yeni bir hamle dönemini başlatacağız. Onun için bu şura çok önemliydi. Çok iyi hazırlandık."
Kurtulmuş, 13 farklı komisyonun bulunduğu şurada, 325 kişinin bu komisyon çalışmalarına katıldığına işaret ederek, sektörle ilgili 2 bine yakın insanın bir araya geldiğini ve şurayı takip ettiklerini bildirdi.
Şuranın sonunda bir bildirinin ortaya çıkacağını anlatan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Bu rapor öyle salonlarda kalmayacak, birtakım tartışma odalarında kalmayacak. Bunları stratejik bir eylem planına dönüştüreceğiz. Zaten var olan eylem planında bazı düzenlemeler gerekiyorsa yapacağız ki öyle görünüyor. Ve önümüze bize orta vadede ve uzun dönemde Türkiye turizmini stratejik bir sektör haline getirebilmek için neler yapmamız gerekiyorsa onun harekat planı çıkmış olacak. Hakikaten bu iyi hazırlanmış şuranın önemli sonuçları olacağını düşünüyorum."
Şurada dün kendisiyle 8 bakanın da katıldığı bakanlar oturumu yaptıklarını, bunun ilk ve çok önemli olduğunu belirten Kurtulmuş, "Çok sayıda kurum ve kuruluş turizmle ilgili ama bir koordinasyon eksikliği var. Bu koordinasyon eksikliğini de tamamlamamız lazım." dedi.
- "Türkiye 10 yıl içerisinde il üçe girebilecek bir performansı ortaya koyabilir"
"Büyük bir pastadan bahsediyoruz. 'Turizm' dediğimiz pasta." diyen Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Doğrudan turizmin dünya ekonomisindeki payı 2.3 trilyon dolar. Yan etkileriyle, yani turizme bağlı sektörlerdeki etkilerini topladığınız an 7,6 trilyon dolar. Muazzam bir pay, muazzam bir pasta. Dünya ekonomisi yılda yüzde 2,5 büyüyor, turizm sektörü yüzde 3,1 büyüyor. Önümüzdeki 10 yıl, bugünkü veriler göz önünde bulundurulursa, turizm sektörü 3,9 büyüyecek. Dünyadaki gayri safi milli hasıla içindeki payı yüzde 10'lardan 11,4'e çıkacak. Türkiye'nin bu büyüyen, gelişen, muazzam pastadan pay alması en mümkün olan ülkelerden birisi. Şu anda dünya altıncısıyız ama bu bize yetmez. Türkiye 10 yıl içerisinde ilk üçe girebilecek bir performansı ortaya koyabilir. Bütün bunları yaparken de en büyük zenginliğimizin Türkiye'nin, bizatihi Anadolu'nun kendisi olduğunu düşünüyoruz. Dünyada böyle zengin bir ülke yok."
Türkiye coğrafyasından Truva'dan Osmanlı'ya kadar 24 medeniyetin geçtiğini aktaran Kurtulmuş, "İslam öncesi ve İslam sonrası muhteşem medeniyetlerin eserleri hala duruyor. Ve gün yüzüne çıkarabildiklerimiz bir miktar. Ama ondan çok daha fazlasını gün yüzüne henüz çıkaramamışız. Dört mevsim... İstediğiniz mevsim var, istediğiniz doğa şartları var. Yani turizmin her türlüsünü yapabilecek imkanımız var." diye konuştu.
Kurtulmuş, turizmi stratejik bir sektör haline getireceklerine işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"3 ana strateji öngörüyoruz. Bunlardan bir tanesi yeni pazarlara açılmak. Çin, Hindistan, Güney Kore, Japonya, Endonezya, Malezya gibi uzak doğu Asya ülkelerine açılmak. Aşağı yukarı bunları topladığımız zaman dünya nüfusunun yarısı. Buralarda, Hindistan'da 350 milyon yeni sınıf var. Muazzam bir güç. Yeni zenginleşmiş, her türlü alım potansiyeli olan... Çin'de 300 milyonu aşkın bir orta sınıftan bahsediliyor. Dolayısıyla bütün bu ülkelerle ilişkilerimizi arttıracağız. O kapıları tıklayacağız, o kapıları açacağız. Öyle 10 binlerle falan değil, milyonlarla ifade edilen turisti inşallah Türkiye'ye getirme imkanımız olacak."
İkinci stratejik hedeflerinin de ürün çeşitlendirmek olduğunu belirten Kurtulmuş, sadece deniz, kum, güneş değil, tarih, kültür, doğa, sağlık, spor ve kongre turizmi gibi çok farklı alanlarda Türkiye'nin potansiyelini kullanarak ürünlerin çeşitlendirileceğini kaydetti.
Stratejik olarak üzerinde yoğunlaşılması gereken üçüncü önemli meselenin dünyada yoğun bir şekilde devam eden İslam karşıtlığı ve Türkiye düşmanlığı olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Türkiye turizmini de doğrudan etkileyecek birtakım yanlış, olumsuz algılar yapılmaya çalışıyor. Biz İslam karşıtlığı ve Türkiye düşmanlığına karşı kültürümüzü ve turizmimizi yumuşak gücün iki önemli enstrümanı olarak kullanacağız. Ve inşallah Türkiye hakkında çok daha olumlu kanaatlerin oluşmasını da sağlayacağız." diye konuştu.
Kurtulmuş, yarın sona erecek şuranın sonuç bildirisiyle Türkiye turizminin üçüncü hamle dönemine büyük bir seferberlik ruhuyla gireceğini ümit ettiğini aktardı.
Yeni pazarlara yönelik yapılacak çalışmalara ilişkin bir soru üzerine ise Kurtulmuş, Hindistan'ın en önemli seyahat acentaları birliğinin 640 üyesinin bulunduğu bir toplantıya katıldığını, verimli bir toplantı olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Onlar da Türkiye gibi zengin, kültürel yanı olan, çeşitliliği olan bu ülkeyi ziyaret etmek istiyorlar. Yani Çinliler, Hintliler denizden falan çok hoşlanmıyorlar. Onların mesela bir Kapadokya, bir Safranbolu, Kastamonu, Amasya, Mardin, Ordu, Trabzon birçok yer daha fazla dikkatini çekiyor. Mühim olan oradaki algıyı oluşturmaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Oyuncu, yönetmen ve yapımcı Aamir Khan'ı Türkiye'de ağırladıklarını bildiren Numan Kurtulmuş, Türk ve Hint toplumu arasında aile değerleri ve aileye bağlılık bakımından önemli benzerlikler bulunduğunu, Aamir Khan'ın Türkiye'de sevilmesinin sebeplerinden birinin de bu olduğunu anlattı.
- "Çin'de 2018 yılı Türkiye yılı olacak"
"Çin bambaşka bir dünya. Çin'de 2018 yılı Türkiye yılı olacak. 50 etkinlik planladık Çinli yetkililerle. Ben hem Kültür Bakanı ile hem Turizm Bakanı ile ayrı ayrı görüşmeler yaptım." diyen Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
"Onların da teklif edeceği yeni etkinliklerle Türk kültürünün tanıtılması için gayret sarf edeceğiz. Ben ümitliyim. Bir de tabii bahsettiğimiz ülkeler 10 binlerle ya da yüzbinlerle değil milyonlarla turist potansiyeli olan ülkeler. Çin'de Kültür Bakanıyla konuşurken dedik ki, '200 bin Çinli'yi önümüzdeki yıl bekliyoruz', 'Olmaz 2 milyon Çinli'nin gelmesi lazım. Bizde büyük bir potansiyel var' dedi. Bu yakınlaşmanın sağlanması önemli."
Özellikle Çin ile İpek Yolu, Yol ve Kuşak Projesi çerçevesinde ciddi bir yakınlaşma içerisinde bulunduklarına, bunun sadece Çin ile değil, bütün Asya ülkeleriyle Türkiye'nin yakınlaşması anlamına geldiğine değinen Kurtulmuş, Endonezya'nın 300 milyon nüfusa sahip Müslüman ülke olduğunu ve çok sayıda insanın hac ve umreye gittiğini belirtti.
Endonezyalı yetkililerle yaptıkları görüşmelerde, umreye gidecek kişileri umre seyahatlerinde 2 gün Türkiye'de, 2 gün de Kudüs'te konaklatmayı teklif ettiklerini aktaran Kurtulmuş, "Ümit ediyoruz ki onbinlerce Endonezyalı da bu vesileyle Türkiye'ye gelmiş olur. Uzak Doğu, turizm bakımından şimdiye kadar ihmal edilmiş bir alandı. Çünkü her türlü zorluğa rağmen, ilk 9 ayda 4 milyonun üstünde Rus turist gelmiş, 3 milyona yakın Alman turist gelmiş. Bu, şu demek değil, Asya'ya açılıyoruz diye geleneksel pazarlarımızı ihmal edecek değiliz. Oradaki gücümüzü de artırmaya devam edeceğiz ama Türkiye'nin yeni kapıları açması lazım." diye konuştu.
Kurtulmuş, "Turist getiren uçaklara sağlanan yakıt desteği 2018'de de sürecek mi, yeni desteğin kapsamı ve süresine ilişkin detaylar nelerdir? Yakıt desteği dışında Türkiye'yi turizm alanında cazip hale getirmek için planlanan yeni destekler olacak mı?" sorusuna karşılık, yakıt desteğinin miktarını artırma ve kademelendirme konusunda yeni bir çalışma yapıldığını bildirdi.
Turistlerin çok geldiği dönemde desteğin azaltılması, az geldiği dönemlerde ise artırılmasını öngördüklerini aktaran Kurtulmuş, yeni desteğin detaylarına ilişkin, şu bilgileri verdi:
"Desteği 9 bin dolara kadar çıkartıyoruz. Bin 500 dolardan başlatarak, 9 bin dolara kadar farklı bir yelpaze içerisinde ve bunu 12 aya yayarak turizm desteği haline getireceğiz. Ayrıca şu anda destek verdiğimiz destinasyonların dışındaki bazı destinasyonlara da destek vereceğiz. Bazı yeni turist çekme ihtimalimiz olan yerlerden de yüzde 20 artırım yaparak, oraya da ilave bir destek vermiş olacağız. Biz bakanlık olarak çalışmayı son şekline getirdik. Bunun için Bakanlar Kurulu kararı çıkması lazım. Kasım ayı başında bu Bakanlar Kurulu kararını alarak, özellikle tur operatörleri ve yurt dışındaki turist getiren kaynakların erken rezervasyonları yapabilmesi için imkan sağlayacağız. Bu sürecek. Bu yıl içerisinde bunu artırarak, çeşitlendirerek, 12 aya yayarak ve farklı bölgeleri de kapsayarak bu destekleri sürdüreceğiz."
- "Uluslararası fuarların neredeyse hiçbirini kaçırmıyoruz"
Bakan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile hükümet yetkililerinin yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına komşularını Türkiye’ye tatile getirmeleri ve düğünlerini de Türkiye'de yapmaları çağrısı anımsatılarak, "Bununla ilgili bir geri dönüş oldu mu?" sorusu üzerine, pozitif algıyı oluşturacak kampanyaların gerçekleştirilmesinin önemine işaret etti. Türkiye'nin görünürlüğünü artırmak üzere bu konuda çalışmalar yürüttüklerini belirten Kurtulmuş, "Bunun için uluslararası fuarların neredeyse hiçbirini kaçırmıyoruz, etkin bir şekilde katılmaya gayret ediyoruz." ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, Türkiye'nin marka değerini hatırlatmak ve insanların zihninde tutmak için kampanyaların dönemsel değil sürekli olması gerektiğine işaret etti.
"Türkiye'nin en büyük gücü bizatihi Anadolu'nun kendi değeri ve zenginliğidir. Böyle bir zenginlik dünyanın başka hiçbir ülkesinde yok. Dünyanın en büyük arşivi ve en önemli kütüphanesi Anadolu'dur." diyen Kurtulmuş, mühim olanın insanların Türkiye'ye bir kez gelmesini sağlamak olduğunu vurguladı.
Türkiye'ye bir kez gelenlerin zaten bir daha ziyaret etmek istediğine dikkati çeken Kurtulmuş, esas meselesinin Türkiye'nin marka değerini artırmak olduğunu ifade etti.
- AKM yüzde yüz "yerli" olacak
Bakan Kurtulmuş, İstanbul'daki Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) yeni projesine ilişkin soru üzerine, projenin detaylarını Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın pazartesi günü saat 13.00'de Haliç Kongre Merkezi'nde açıklayacağını, yenilenen AKM'nin lansmanını yapacağını anımsattı.
Çok fazla detaya giremeyeceğini belirten Kurtulmuş, "Çok güzel, tarihi bir proje, İstanbul'a değer katacak olan bir proje. Türkiye'nin iftiharla dünya ölçeğinde rekabet edebileceği bir proje olacak. Projenin en önemli özelliklerinden birisi mimarından, mühendisinden, çalışanından en detayındaki malzemesine kadar hepsinin yerli olmasıdır. Tamamen yerli bir proje olacak, bir övünç vesilesi olacak." dedi.
Bakan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bazılarının bir zamanlar tartışma yaptıklarının aksine herkesin, sanatla azıcık ilgisi olan herkesin gerçekten övüneceği ve sanatın halkın ayağına da gitmesine vesile olacak büyük bir proje olacak. Dünyanın en önemli opera binalarından birisi olacak. Birincisi demiyorum, o kadar iddialı söylemeyeyim ama dünyada herkesin 'İstanbul'un böyle bir opera binası var' diyeceği bir bina olacak. Sesi, yapısı açısından mükemmel olacak. Ayrıca sadece opera değil bir kültür kompleksi olarak burayı görün. Sergi, toplantı alanlarıyla tam manasıyla uluslararası bir kültür merkezi halinde olacak. Lansmanla birlikte detayları kamuoyu da öğrenecek."
Bu projeye çok önem verdiklerini vurgulayan Kurtulmuş, çok yeni bir teknoloji ve imkanlar kullanılması sonucunda AKM'nin 2019 ortalarında bitirilmesinin planlandığını hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifade ettiği gibi 2019 seçimleri öncesinde orada bir etkinlik yapmayı istediklerini bildirdi.
Kurtulmuş, "İstanbul'a her gelenin önünde durup 'Burada bir fotoğraf çektirelim' diyeceği bir bina olacak, içine girmese bile. İçine girenin de 'Bir daha gelelim buraya' dediği bir bina olacak." dedi.
Bakan Kurtulmuş, AKM binasının herkese açık, milletin mekanı, milletin merkezi olacağına dikkati çekti.
Yurt dışına kaçırılan eserlerin Türkiye'ye getirilmesine ilişkin çalışmalar konusundaki soru üzerine Kurtulmuş, uzun yıllar Türkiye'nin tarihi, kültürel zenginliği ve çeşitliliğinin farkına varılmadığını belirtti.
Anadolu'nun birçok yerinde, birçok tarihi eserin sağa sola atıldığını anlatan Kurtulmuş, "İstanbul'da bile mezarlıkların, mezar taşlarının, tarihi eserlerin, tarihi eser sütun başlarının son derece savruk bir şekilde sağda, solda bulunduğunu biliyoruz." ifadesini kullandı.
Geçen hafta Antalya Perge'de olduğunu aktaran Numan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Perge gibi muhteşem bir yer var orada. Perge'nin sadece bir kısmına şu anda sahibiz ama çok şükür bunları birkaç sene öncesi ile değerlendirdiğinizde önemli adımlar atılıyor. Bu bir imkan meselesi nihayetinde ama sonuçta şunu ifade etmek istiyorum, ne yazık ki Türkiye'den çok sayıda tarihi eser de bu süre içesinde, geçtiğimiz dönemlerde yurt dışına kaçırılmış. Herakles Lahdi de bunlardan bir tanesiydi. Şu anda biz hafiye gibi yurt dışına kaçırılan eserlerimizi takip ediyoruz. Devam etmekte olan 56 dosya var. Bunların, her an takip edilip son noktaya gelmesini mümkün görüyoruz. Tabii burada karşı taraftaki muhatap ülkenin de iş birliğine hazır olması lazım. Buraya aidiyeti tespit edildikten sonra ilgili muhataplarımızın da iş birliği yapması lazım. Herakles Lahdi'ni getirmek şu açıdan kolay oldu, İsviçreli muhataplarımız iş birliği içerisinde hareket ettiler. Buna rağmen 6 yılda ancak getirilebildi."
Geçen hafta, hattat Hamdullah Efendi'nin oğlu Mustafa Efendi'nin hat yazılı Kur'an-ı Kerim'inin Londra'da müzayedeye çıkarılacağını öğrendiklerini ve son anda Bakanlık olarak müdahale ettiklerini vurgulayan Kurtulmuş, eserin Türkiye'ye ait olduğunu ve müzayedede satılamayacağını belirttiklerini, bunun üzerine de eserin müzayededen çekildiğini, eserle ilgili süreci başlattıklarını anlattı.
Yurt dışında çok eserin bulunduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Dünyanın sayılı büyük müzelerindeki birçok eser, Anadolu'dan giden, Hititlilerden, Frigyalılardan, Helenistik dönemden ve Roma döneminden gitmiş olan birçok eser nereden gitti? Buradan gitti. Orada adamlar, onları maalesef resmi olarak sergilemeye devam ediyorlar. Bu mücadeleyi gayretle sürdürüyoruz. Sonuç almayı da inşallah başarıyoruz. Bu bir iş, önemli bir iş, Bakanlığın ilgili birimleri bununla ilgilenecek." değerlendirmesini yaptı.
Bakan Kurtulmuş, eserlerin geri getirilmesi işlemlerini için muhatap ülkelerle iş birliği yaparak, çözüm bulmaya çalıştıklarını kaydetti.
- "Türkiye'nin en prestijli müzesi haline getireceğiz"
Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişiminin ardından kapatılan Kuleli Askeri Lisesi'nin bir kısmının ulusal kütüphane olarak, bazı kısımlarının da Milli Savunma Üniversitesi tarafından kullanılması kararına ilişkin soru üzerine ise Kurtulmuş, Kuleli Askeri Lisesi'nin tarihi açıdan önemli bir yer olduğunu belirtti.
15 Temmuz'da hain darbe teşebbüsündeki en kanlı merkezlerden birinin Kuleli Askeri Lisesi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, oranın bir an evvel ulusal bir müzeye dönüştürülmesi gerektiğini ifade etti.
Bu konuda görüşmelerin yapıldığını ve son noktaya gelindiğini, binanın bir kısmının Kültür ve Turizm Bakanlığına devredildiğini anlatan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Şimdi biz orayı bir ulusal müze, Türkiye'nin en büyük müzesi haline getireceğiz, bir kısmını da Milli Savunma Üniversitesi kullanacak. Bununla ilgili olarak müzecilikten anlayan bütün uzmanları bir araya getirip orayı Türkiye'nin en prestijli müzesi haline getireceğiz. Bununla ilgili işin henüz çok başındayız, bu söylediklerim birkaç seneyi, belki de daha uzun bir süreyi alacak."
Rami Kışlası'nın dev bir kütüphaneye dönüştürülmesi çalışmaları konusunda da açıklama yapan Kurtulmuş, uzun yıllar kışlanın metruk bir halde kaldığını kaydetti.
Numan Kurtulmuş, Rami Kışlası'nın birinci etabının bittiğini, çok güzel bir şekilde yapıldığını, ikinci etabının ise ihalesinin bittiğini, ilerleyen günlerde çalışmaların başlayacağını, arkasından da üçüncü etabının çalışmalarının başlayacağını aktardı.
Üç etap bittiğinde Rami Kışlası'nın yaklaşık 7 milyon kitabın yer alabileceği Türkiye'nin en büyük kütüphanesi olacağına vurgu yapan Kurtulmuş, şu bilgileri verdi:
"Sadece kütüphane değil, kitapla ilgili ne varsa oraya koyacağız. Kağıt nasıl yapılır, mücellithane nedir, mürekkep nasıl yapılır? Tüm bunlar orada olacak. Biz istiyoruz ki bütün kütüphanelerimiz yaşayan kütüphane olsun. Tam manası ile kitap vadisi olacak Rami Kışlası. Türkiye bakımından, kültür açısından övünç projesi olacak ve inşallah onu da çok uzatmadan, birkaç yıl içerisinde bitirmeyi ümit ediyoruz."
Kurtulmuş, kışlada biten kısmın hemen hayata geçmesi için gerekli çalışmaları yapacaklarını bildirdi.
Geçen yıl düzenlenen 15 Temmuz etkinliklerine ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, "Geçtiğimiz sene ilkti. Burada özeleştiri olarak söyleyelim, çok coşkulu ama bir miktar amatör diyebileceğimiz etkinlikler oldu. Bunların çok düzgün bir şekilde yapılması lazım." dedi.
Kurtulmuş, 15 Temmuz'un milli tarihin dönüm noktalarından biri olduğunu vurgulayarak, "Hem şehitlere vefamızı, hem demokrasiye sahip çıkmamızı coşkuyla hatırlamak bakımından çok sıcaktı. Çok sayıda kuruluşumuz Allah rızası için meseleye sahip çıktılar. İyi, fazla, eksik yaptı ama sonuçta iyi oldu. Bu anlamda herkese çok teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Anadolu Ajansı, TRT ve bütün kuruluşların elinden geleni yaptığını belirten Kurtulmuş, "Bizim önümüzdeki en önemli meselelerimizden biri 15 Temmuz ile ilgili dünya çapında bir film yapabilmemizdir. Bakanlık olarak bunun öncülüğünü yapıp, bunun yapılmasını sağlamalıyız." dedi.
Çağrı filmi gibi defalarca izlenebilecek, gelecek nesillerin zihninde kalabilecek, 15 Temmuz'u bütün teferruatı, ihanetleri ve kahramanlıklarıyla ortaya koyacak bir filme ihtiyaç olduğunu kaydeden Kurtulmuş, çeşitli projelerin kendilerine iletildiğini, bunlar arasından en iyisini bulup gerçekleştireceklerini bildirdi.
Bunun yarışmayla da yapılabileceğini, birden fazla filme de destek verilebileceğini dile getiren Kurtulmuş, herkesin 'iyi oldu' diyeceği bir projenin ortaya çıkmasını istediklerini söyledi.
- "Yaylalarımız, ciddi şekilde bozulmuş vaziyette"
Bir soru üzerine yaylalardaki bozulmaların varlığına da işaret eden Kurtulmuş, bakanlık olarak tespit ettikleri turizm bölgeleri ve koruma altına alınmış bölgelerin olduğunu aktardı.
Yaylalarda 5 katlı apartmaların bulunduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Bizim en büyük zenginliklerimizden birisi, özellikle Doğu Karadeniz'in yaylalarındaki o bakir atmosferdir. Ayder, Uzungöl, Perşembe Yaylası gibi yaylalarımız maalesef ciddi şekilde bozulmuş vaziyette. Bunlarla ilgili bir imar, mülkiyet meselesi. Buraların süratle halledilerek, yaylalara özel bir statüyle çok güzel, nezih imarlara açılması lazım. Arap ülkelerinden gelen turistlerin bir an evvel gitmeye çalıştıkları yerler. Turizm bölgesi adı altında bunların yönetimini sağlayıp, buraların güzelliğinin korunmasını temin etmemiz lazım. Bu ölçek içerisinde minimal yapılarla, mümkün olduğu kadar yolları da en az tahrip edecek şekilde yaparak yaylalarımızı değerlendirmemiz lazım."
En mükemmelinin, yakın mesafeli yaylalar arasında teleferikle geçişin sağlanarak doğanın hiç tahrip edilmemesi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, bunlarla ilgili çalışmaların sürdüğünü ancak bunun farklı bakanlıkların bir araya gelerek verilmesi gereken bir karar olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, şuradaki koordinasyonu bundan sonra sık sık sağlayacaklarını bildirdi.
- "Ben ağlamadım ama oraya kadar geldi"
Soru üzerine Kurtulmuş, Sinema Genel Müdürlüğünün farklı sinema filmlerine destek verdiğini anımsatarak, uluslararası sinema festivallerindeki reyonlarda farklı Türk filmlerinin tanıtımlarının yapıldığını ve desteklerini sürdüreceklerini belirtti.
"Ayla" filmini izlediğini aktaran Kurtulmuş, "Çok güzel bir sinema filmi oldu. Biz onu 'Sinemaya Gitmeyen Çocuk Kalmasın' etkinliği kapsamında çocuklarla beraber izledik ve çoğu ağladı. Arkadaşlarımız, dostlarımız vardı, çoğu ağladı. Ben ağlamadım ama oraya kadar geldi. Güzel bir film. İnşallah başarılı olur." değerlendirmesinde bulundu.
- "Terör örgütlerinin ağababalarını daha çok telaşlandırıyor"
Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde yaşanan terör olayında şehit düşenlere rahmet dileyen Kurtulmuş, "Hepimizin yüreği kan ağladı." dedi. Türkiye'nin terörle çok etkin bir mücadele verdiğine dikkati çeken Kurtulmuş, Doğu ve Güneydoğu'da birçok il ve ilçede hayatın normale döndüğünü ifade etti.
Türkiye'nin sadece içeride değil dışarıda da terör örgütüne ciddi darbeler vurmasının terör örgütlerini endişelendirdiğini belirten Kurtulmuş şöyle devam etti:
"Terör örgütlerinin ağababalarını daha çok telaşlandırıyor. Hakkari saldırısını ve diğer terör saldırılarının bu şekilde okunması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye, terörün uluslararasılaştığını biliyor. Kimler olduğunu biliyor. Fırat Kalkanı Operasyonu'nu bunun için yapıyor, terörün hem dışımızdaki coğrafyadaki bağlarının kopartılması için... İdlib operasyonunda Türkiye'nin var olması bundan dolayıdır. Bu birilerini son derece endişelendiriyor. Türkiye oyunu bozuyor. Terör örgütünü etkisiz hale getiriyor. Bu mücadele hiç geri adım atılmadan sürdürülecektir. Eninde sonunda terör örgütleri diz çökecektir, başka çaresi yoktur. Türkiye'nin beka meselesidir."
Kurtulmuş, terör örgütüyle mücadelenin başka, bölgedeki Kürt vatandaşlara zarar vermemenin başka bir şey olduğunun altını çizerek, "Orada yaşayan bütün vatandaşlarımız bizim kardeşlerimizdir. Ankara'daki, İstanbul'daki, Erzurum'daki kadar bu ülkenin birinci sınıf yurttaşlarıdırlar. Onlara en ufak bir şekilde zarar vermiyoruz. Terör örgütüyle, vatandaşın arası ciddi şekilde ayrıldı. Böyle olduğu için de vatandaş, son gelişmelerde devlete destek verdi." dedi.
Bu mücadelenin kazananının Türkiye olacağını vurgulayan Kurtulmuş, bunun terör örgütünün birtakım tazyiklerle son çıkışı olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye'deki durumun stabil hale geldikten sonra Türkiye'ye karşı tehditlerin çok daha aza ineceğini gördüklerini dile getirdi.
- "Kültür Han Projesi"
Türkiye'de bütçesi en kısıtlı olan bakanlığın Kültür ve Turizm Bakanlığı olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, "Genel bütçenin sadece binde beşini alıyoruz. Kültür ve sanat alanında bizim özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının da gücünü kullanmamız lazım." dedi.
Bakanlığın "Kültür Han Projesi" olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "İstiyoruz ki tarihi hanlarımızı, kervansaraylarımızı anımsatan birşey, içinde sineması, konferans salonu, sergi salonu, seminer odaları olsun... Herhangi bir ilde, diyelim ki Ağrı ilinde bir kültürel faaliyet yapılacaksa herkesin gittiği bir merkez olsun. Bu tür kültür binaları olmayan yerleri önceleyerek çalışmalarımıza başlayacağız." dedi.
Kurtulmuş, kültürün sahaya yayılmış, 80 milyona ulaşması gereken bir hale dönüşmesi gerektiğini de ifade etti.
(Kaynak: Anadolu Ajansı)
(02.11.2017)