Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı: "Telif haklarına dayalı kreatif endüstrilerin gelişmesini teminen, Bakanlık olarak öncelikle 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda değişiklik yapılması için gerekli çalışmalara başladık.
Bakan Avcı: "İlgili sektör katılımcıları ve temsilcilerinin yanı sıra yargı mensuplarının da katılımıyla ihtiyaç analizlerinin yapılması ile başlayan, çalıştaylar ve işbirliği toplantıları ile devam eden yoğun bir süreci tamamladık"
Bakan Avcı: "Büyük emekler sonucu meydana gelen bu taslağın yasalaşıp amaçlanan bütün hedeflerinin yerine geldiğine de umarım en kısa sürede birlikte şahit oluruz"
Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Bakanlık ve müzik alanındaki meslek birlikleri tarafından İstanbul'da düzenlenen Türk Hukukunda ve Uluslararası Hukukta Müzik Alanında Fikri Hakların Korunması Sempozyumu'na katıldı.
Sempozyumda konuşan Bakan Avcı, müzik alanında faaliyet gösteren dört büyük meslek birliği MESAM, MSG, MÜ-YAP ve MÜYORBİR tarafından düzenlenen ve Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen sempozyumda bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu söyledi. Ülkelerin gelişmişlik düzeylerini yalnızca sanayi, bilişim ve üretim sektörlerinin ekonomik göstergeleri üzerinden okumamak gerektiğini ifade eden Avcı, şunları kaydetti:
"Tabii ki bu veriler önemlidir ve bize mevcut durumun önemli bir fotoğrafını verebilir. Ancak bu fotoğraf daha çok içinde bulunulan durumla ilgilidir. Halbuki ülkelerin medeniyet üretme potansiyelleri ve ileriye doğru sürdürülebilir ivmeleri, daha ziyade geçmişten taşıdıkları sanatsal zeminler ve ürettikleri değerler üzerinden okunabilir. Bu alanın güncel fotoğrafı ise yaratıcı sektörlerin durumu üzerinden çekilebilir. Çünkü sınai alanda başarı gösterip kültür ve sanatta aynı gelişmeyi yakalayamayan bir toplumun kalkınmışlık seviyesi yalnızca bazı rakamlar ve sıralamalardan ibaret kalacak, toplumun insanî gelişmişlik düzeyinde makes bulmayacaktır. Bu sebeple sürdürülebilir bir gelişme grafiğine sahip olan ülkelere bakıldığında, kültür ve sanatın diğer alanlar arasındaki payının büyüklüğünü görmek ve gelişmekte olan ülkeler açısından da kültür ve sanatın ne derece önemli bir kaldıraç görevi üstlendiğine şahit olmak hiçbirimiz için şaşırtıcı değildir."
Bakan Avcı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın daha önce başka platformlarda da dile getirdiği gibi, kültür sanat alanında gelişemeyen bir ülkenin bağımsızlığını sürdürebilmesinin mümkün olmadığını düşündüklerini vurguladı. Dünyanın bütün bedii değerlerinden faydalanırken, kendi bedii değerleri korumayı ve geliştirmeyi de misyon haline getirmek gerektiğine dikkati çeken Avcı, "Sadece müzik için değil, sanatın bütün kolları için geçerli sayılabilecek bu temelde, özgün kültürel değerler yaratıp korumak ve tanıtmak bir ülkenin sosyo-ekonomik varlığı için ne kadar önemliyse sosyo-politik varlığı için de o kadar önemli. Bu anlamda, farklı kültürel deneyimlerin bir arada yaşanabileceğinin en güzel örneği olan kültürel havzamızın beslediği beşeri kaynaklar, kültür ve sanat sektörümüz için de muazzam bir sermaye sunuyor. Bu birikimi ve zenginliği küresel boyuta taşıyabilecek en önemli enstrüman ise hiç şüphe yok ki müziğimizdir." diye konuştu.
Bu itibarla, müzik sektörünün ülkenin sosyo-ekonomik kalkınması ve tanıtımı açısından da stratejik bir önem taşıdığını düşündüğünü vurgulayan Bakan Avcı, ancak müzik alanındaki potansiyeli geliştirmek ve dünyaya sunmak hususunda eksiklerin olduğuna dikkati çekti. Bakan Avcı, bu vesileyle, Bakanlık olarak müzik sektörünün gelişme potansiyelinin farkında olduklarını ve bu potansiyelin geliştirilmesine hizmet edecek çalışmaları desteklemeye devam edeceklerini vurgulamak istediğini söyledi. Bakan Avcı, şöyle konuştu:
"Şüphesiz hedeflediğimiz bu kültürel gelişme, salt politik ve ekonomik saiklerden öte, toplumdaki her bir ferdin yaratıcılığını ve özgünlüğünü ortaya koyabileceği güvenli bir entelektüel zeminin sağlanması ile mümkün olabilir. Bu noktada, yaratıcı ve özgün nitelikli fikir ürünleri üzerindeki hakların hak ve adalet ekseninde korunması, elde edilen gelirin dengeli bir biçimde dağıtılması, eser sahipleri ve kullanıcılar ile toplumun çıkarları arasında hakkaniyetli ve mutedil bir dengenin bütün unsurlarıyla tesis edilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu kapsamda, kanun uygulayıcılarının rolünün çok büyük olduğu kanaatindeyim. Telif haklarına dayalı kreatif endüstrilerin gelişmesini teminen, Bakanlık olarak öncelikle 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda değişiklik yapılması için gerekli çalışmalara başladık. İlgili sektör katılımcıları ve temsilcilerinin yanı sıra yargı mensuplarının da katılımıyla ihtiyaç analizlerinin yapılması ile başlayan, çalıştaylar ve işbirliği toplantıları ile devam eden yoğun bir süreci tamamladık. Bu süreçte değerli görüş ve katkılarını esirgemeyen Yargıtay başta olmak üzere yargı mensuplarımıza bu vesileyle tekrar teşekkür ederim. Bu yoğun sürecin en önemli aşaması Mart başında düzenlediğimiz 3. Milli Kültür Şurası teşkil etti. "
"Kurulan bu işbirliği ve koordinasyon sonucu, telif hakları endüstrisinin çekirdeğini oluşturan Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun etkin, sorun çözücü ve uygulanabilir bir metin olmasını ve taraflardan gelen talepleri mümkün olduğunca karşılamasını önemli buluyoruz." diyen Bakan Avcı, mevzuat değişikliğinde yalnızca bugün yaşanılan sektörel sorunlara çözüm aramakla kalmayıp aynı zamanda ülkenin kültürel mirasını koruyacak ve kültürel sanatsal değerlerin üretimini teşvik edecek bir düzenleme yapmayı da amaçladıklarını kaydetti. Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Büyük emekler sonucu meydana gelen bu taslağın yasalaşıp amaçlanan bütün hedeflerinin yerine geldiğine de umarım en kısa sürede birlikte şahit oluruz. Yasa değişikliğinin temel amaçlarından biri de Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda farklı yorumlara yol açan ifadelerin, yargı uygulamalarına olumsuz etkilerinin giderilmesi oldu. Kanunun bazı hükümlerinin karmaşık bir sistem getirdiği ve yargısal sürecin etkin işleyişini sağlamakta yetersiz olduğu yönündeki eleştirileri dikkate alarak yeni düzenlemeler öngördük. Zira yorumlanması ve uygulanmasında tereddütler hasıl olan bir mevzuatın beklenen amacı gerçekleştiremeyeceği aşikar. Ancak her konunun detaylı bir şekilde düzenlendiği bir taslak hazırlanması da şüphesiz kanun yapım tekniğine uygun olmayacak. Bu noktada uygulama birliğinin sağlanması ve etkin, güçlü bir telif sisteminin yerleşmesi bakımından yargı kararları yol gösterici olacaktır."
Dünyada da telif haklarının gelişim sürecinde yargı organlarınca verilen kararların belirleyici rol oynadığına değinen Bakan Avcı, telif hukukunu ileriye taşıyan içtihatların mevzuatı şekillendirdiğini gördüklerini anlattı. Ülkede de Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun temel amacı doğrultusunda oluşturulacak içtihatların ülkenin kültür hayatını ve ekonomisini güçlendireceğine inandıklarını vurguladı. Avcı, "Bu sempozyumu, müzik üreticilerini temsil eden meslek birliklerimiz ve müzik üreticilerinin hakları hususunda karar verici olan sizlerin bir araya gelmesi ve bir diyalog yolu oluşturması bakımından çok önemli buluyorum. Çünkü diyalog, sorunların çözümünde daima en etkili yöntem olmuştur. Umarım, burada sağlanacak görüş alışverişi neticesinde, yargı kararlarımız vatandaşımızı mağdur etmeden müzik eseri üretimini teşvik edecek, kültürel değerlerimizi korumaya katkı sağlayacaktır." diye konuştu.
Yargıtay 1. Başkanı İsmail Rüştü Cirit de, fikir ve sanat eserleri ile ticaret hayatının ancak hukuki güvenlik ortamında gelişebildiğini söyledi. Fikri mülkiyetin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ekbir protokolü uyarınca mülkiyet hakkı kapsamında korunması gerektiğini belirten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının bulunduğunu söyledi. Fikri mülkiyet hukukunun incelendiğini dile getiren Cirit, telif haklarıyla ilgili bilgi verdi.
Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) Başkanı Orhan Gencebay da, fikri haklarının korunmasının önemini anlattı. Gencebay, Sanatçıların telif hakları konusunda yaşadığı sıkıntılara işaret etti.
(01.04.2017)