Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı: "FETÖ'nün Hollanda sorumlusu Rotterdam Belediye Meclisi'nde üye. Bu paranoya değil ki adam orada. Hem bizim istihbarat bilgilerimiz de hem oradaki kamuoyu bilgilerinde hem de Hollanda istihbaratının bilgilerinde bu adamın Hollanda sorumlusu olduğu da biliniyor. Almanya’da da benzer şeyler var. Dolayısıyla bunları söylüyoruz, bunları uyarıyoruz. Bunları da söylememiz lazım. Dikkate alırlar, almazlar. Almazlarsa da işte böyle dünyaya rezil olurlar"
Bakan Nabi Avcı: "Türkiye son dönemde özellikle son bir yıldır dış politikada da bağımsız ve milli çizgide, milli çıkarlarının gerektirdiği her türlü adımı kompleksiz ve korkusuzca atmaya başladı. Bunu yaparken de en büyük güvencesi, en büyük dayanağı arkasındaki millet desteği, yani arkasındaki millet desteğinin sağladığı istikrar"
Bakan Nabi Avcı: "Rusya pazarında problem çok şükür hallolmuş durumda. İnşallah geçmişten de iyi olacak diye düşünüyoruz"
Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, "Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Hollanda sorumlusu Rotterdam Belediye Meclisi'nde üye. Bu paranoya değil ki adam orada. Hem bizim istihbarat bilgilerimiz de hem oradaki kamuoyu bilgilerinde hem de Hollanda istihbaratının bilgilerinde bu adamın Hollanda sorumlusu olduğu da biliniyor." dedi.
Bakan Avcı, Eskişehir'de bir kafeteryada düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’de 15 yıldır ekonomide önemli başarılara imza atıldığını, ciddi bir gelişme, kalkınma sağlandığını, bunun en önemli nedeninin istikrar ve ekonomik başarı olduğunu kaydetti.
Yapılan anayasa değişikliği ile Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçeceğini anlatan Bakan Avcı, şunları söyledi:
"Bu referandum gerçekten bu 18 maddede özetlenen birtakım biçimsel, yönetsel, değişikliklerin ötesinde bir anlam kazanmaya başladı. Netice itibarıyla bu anayasa değişikliği ile Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiyor. Özet olarak bugünkü biçimi ile cumhurbaşkanında ve başbakanda dağılmış olan sorumluluklar, yetkiler cumhurbaşkanında toplanıyor. Sorumluluğu da yetkiyi de yürütme olarak cumhurbaşkanı üstleniyor. Yasama da kendi işine bakıyor. Çok özet olarak bu. Bugün artık referandumun bunun kabulü ya da reddi olmaktan çıktı. İçeride ve dışarıda yaşadığımız hadiseler de açıkça gösteriyor ki bu iş Türkiye açısından bir kader referandumu haline geldi."
Bakan Nabi Avcı, Türkiye'nin son 10-15 yıldır içeriden ve dışarıdan değişik zeminlerde, değişik enstrümanlarla muhtelif saldırılara maruz kaldığını dile getirerek, bunun en son örneğinin 15 Temmuz hain darbe girişimi olduğunu aktardı.
"Fakat başarılı olamadılar. Bunu ben söylemiyorum, sizin de yakından tanıdığınız, bazı gazeteciler de bunu açıkça yazdılar. Türkiye'nin bu iktidardan AK Parti'den, onlar 'Erdoğan' diyorlar ama siz onu AK Parti olarak okuyun, onlar 'AK Parti' diyorlar siz onu Türkiye olarak okuyun." diyen Avcı, şöyle devam etti:
"Bugüne kadar denenenlerle muvaffak olunamayınca iktisaden çökertmeyi planladılar. İktisaden çökertmenin yolunu da muhtelif enstrümanlarla denediler, kur oyunları gibi, o da olmadı. Şimdi daha derinden, temelden yüklenmeye çalışıyorlar, o da nedir? Türkiye’de 15 yıldır eğer ekonomide önemli başarılara imza atılmışsa, ciddi bir gelişme, kalkınma, sağlanmışsa bunun en önemli nedeni istikrar, yani ekonomik başarı eşittir istikrar, istikrar eşittir ekonomik başarı. Türkiye'nin bu alandaki gücünü kırmanın yolunun da istikrarını berhava etmekten geçtiğini görüyorlar ve buna oynuyorlar. Yoksa İşveç’te yayın yapan Bild gazetesi ki, kimlerin ne tür kombinasyonlarla oradan ses verdiğini biliyoruz. Niye durup dururken Türkçe bu referandumda 'Hayır' deyin diye manşet atsın."
"Hayır, Türkiye'nin Meselesi Olmaktan Çıktı"
Bakan Nabi Avcı, sadece ekonomi açısından değil, dış politikada da Türkiye'nin son dönemde, özellikle son bir yıldır dış politikada da bağımsız ve milli çizgide, milli çıkarlarının gerektirdiği her türlü adımı kompleksiz ve korkusuzca atmaya başladığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu yaparken de en büyük güvencesi, en büyük dayanağı arkasındaki millet desteği yani arkasındaki millet desteğinin sağladığı istikrar. Şimdi bu referandumla bu desteğin, istikrarın bu zeminin muhafaza edilip edilmeyeceği meselesi var. Onun için buradan yüklenmeye çalışıyorlar. Yani içeride ki ben muhtelif muhalefet partilerinin şu veya bu gerekçeyle bu anayasaya, referanduma 'hayır' demelerini kastetmiyorum. Onlar ayrı şeyler ama resmin bütününe baktığımız zaman, 'hayır'cıların asıl niyeti, yani dünyadaki 'hayır'cıların da asıl niyeti çünkü artık 'hayır' Türkiye’nin meselesi olmaktan çıktı. Adam Avrupa’dan 'Hayır' demeye başladılar. Oradan bağırtmaya başladılar. Hollanda, Suriye’deki olaylar da bununla bağlantılı. Dolayısıyla bunu da millet böyle bu kadar ayrıntılı, kavramsallaştırarak olmasa da bunu millet biliyor, fark ediyor. Bu artık herhangi bir referandum, seçim olmaktan çıktı. Türkiye’nin istikrarının, istiklalinin ve istikbalinin muhafazası için yapılacak bir oylama."
Türkiye ne zaman sadece ve sadece kendi milli çıkarlarının gerektirdiği işleri yapmaya başlasa "Dış politikada eksen mi kayıyor, Türkiye şurada, şuraya mı kayıyor?" diye söylemlerin ortaya atıldığını belirten Nabi Avcı, şunları dile getirdi:
"Hayır. Biz hatırlarsanız Suriye ile Suriye'nin demokratikleşmesi için, halkı ile daha barışık bir düzene geçmesi için çok ciddi çabalar sarf ettik. O zaman da bu tür eleştiriler vardı. Türkiye dış politikada eksen değiştiriyor gibi. Şimdi NATO, Gümrük Birliği, OECD aklınıza gelebilecek tüm uluslararası angajmanlar bunların hepsi bizim açımızdan Türkiye'nin milli çıkarları için birer enstrümandır. Tıpkı başka ülkeler için öyle olduğu gibi yani NATO hiç kimsenin milli çıkarlarına rağmen bir şey yapmaz. Yapamaz. Türkiye NATO, AB, ABD ve Rusya ile ilişkilerinde tek bir pusulası vardır, milli çıkarlar. Milli çıkarlar neyi gerektiriyorsa, ne zaman neyi yapmak gerekiyorsa Türkiye onu yapmak mecburiyetindedir. Hangi iktidar olursa olsun. Onu yapmak mecburiyetindedir. Milli çıkarlarına uymayanlar gider, milli çıkarlarına uyan gelir ve işte gördüğünüz gibi 15 yıldır da her seçimden güçlenerek çıkar. Türkiye merkez ülkedir. Ayaklarını sağlam basar ve herkesle de milli çıkarlarının gerektirdiği her türlü ilişkiyi hiç bir komplekse kapılmadan, 'Şu ne der, bu ne der, şuna şirin görüneyim, buna gülümseyeyim' diye düşünmeden yapar. Bu diplomatik nezaketi, diplomatik kuralları ihmal etme anlamına da gelmez bazı şeyler konuşmadan yapılır. Her şey, her yerde, her zaman illa da yüksek sesle, sloganlarla deklere edilmek zorunda değildir. Özellikle milli çıkarlar söz konusu olduğunda bazen sessiz ve daha derinden çalışmak sonuç alıcı olur. Türkiye de bu konuda çok tecrübeli bir devlettir."
"FETÖ'nün Hollanda Sorumlusu Rotterdam Belediye Meclisi'nde Üye"
Hollanda'nın Rotterdam kentindeki olaylara da değinen Bakan Avcı, sözlerini şöyle tamamladı:
"Rotterdam'daki olaylar sırasında gördünüz. Rotterdam dediğiniz şehrin beşte biri Müslüman. Yani yüzde 20’si Müslüman nüfus. Belediye Başkanı Faslı, Fas’ta doğmuş küçük yaşta Hollanda’ya gelmiş Faslı bir Müslüman. Şimdiki seçimlerin sonucu ne olur bilemiyorum, kim seçilir. Ama yakın zamana kadar Hollanda Parlamentosunun Başkanı da Müslüman. Böyle bir ülkede böyle şeyler oluyorsa başkalarının parmağını aramakta fayda var. Hep söylüyoruz. Paranoyak olmanız takip edilmediğiniz anlamına gelmez. 'Ya siz de her yerde FETÖ’'yü görüyorsunuz.' Değil kardeşim, her yerde görüyorsak her yerde kendini gösterdiği için. Adamların Hollanda sorumlusu Rotterdam Belediye Meclisi'nde üye. Bu paranoya değil ki adam orada. Hem bizim istihbarat bilgilerimiz de hem oradaki kamuoyu bilgilerinde hem de Hollanda istihbaratının bilgilerinde bu adamın FETÖ'nün Hollanda sorumlusu olduğu da biliniyor. Almanya’da da benzer şeyler var. Dolayısıyla bunları söylüyoruz, bunları uyarıyoruz. Bunları da söylememiz lazım. Dikkate alırlar, almazlar. Almazlarsa da işte böyle dünyaya rezil olurlar."
"2016 Turizm Açısından İyi Geçmedi"
Bakan Avcı, 2016 yılının Türkiye’de turizm bakımından iyi bir yıl olmadığını anımsatarak, bunun belli başlı birkaç sebebi olduğunu kaydetti.
Bunlardan birinin Rusya ile yaşadıkları uçak krizi olduğuna işaret eden Bakan Avcı, şunları söyledi:
"Bizim 2014’te yaklaşık 4,5 milyon Rusya’dan gelen misafirimiz var. 2015 yılında 3,5 milyona düşmüş. 2016 yılında 800 bin küsura düşmüş. Belli, 'Gitmeyeceksiniz' dendi. Ruslar gelmedi. Fakat sonra Sayın Cumhurbaşkanının hem de Sayın Putin’in siyasi iradeleri ile ortalık toparlandı. Şu anda Rusya pazarı ciddi bir toparlama içerisinde rakamlarda onu gösteriyor zaten. Hangi rakama bakarak söylüyoruz. Ocak ayı rakamları. 2015 Ocak ayında Rusya’dan Türkiye’ye gelenlerin sayısı 51 bin, 2016 Ocak ayında 21 bin, 2017 Ocak ayında ise bu rakam 40 bine çıktı. Yaklaşık 10 gün önce Sayın Cumhurbaşkanımız ile Rusya’ya gittik. Heyetler arasındaki görüşmelerden sonra Sayın Putin ile Cumhurbaşkanımızın ortak basın toplantısında Putin, ilk defa bu kadar açık bir biçimde Türkiye’ye gidin anlamına gelebilecek cümleler sarf etti. Kendisinin de Antalya’da 3-4 kez tatil yaptığını, bu makama gelmeden evvel Antalya’yı tanıdığını, bunu devlet başkanının söylemesi önemli cümleler. 2019 yılını da Türkiye-Rusya ortak kültür ve turizm yılı ilan etik. Daha önce Putin’in özel temsilcisi gelmişti. Bu konuda biz ön çalışmaları yapmıştık birlikte. Moskova’daki görüşmelerde de bu konuda mutabakat sağlandı. Kültürel anlamda mutabakat anlaşmasını da imzaladık. Rusya pazarında problem çok şükür hallolmuş durumda. İnşallah geçmişten de iyi olacak diye düşünüyoruz."
(16.03.2017)