Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: "Siyasi iktidar seçimle, oyla, sandıkla olunabilir ama kültür iktidarı için çok daha farklı bir birikime, emeğe, çalışmaya, dirsek çürütmeye, alın teri dökmeye ihtiyacımız var. Kültürel yabancılaşmaya ve kültür emperyalizmine karşı yerli ve millî olan kültür değerlerimizi evrensel dille yeniden keşfetmeli, yeniden inşa etmeliyiz. Bir kültür ürününün formunun yerli ve millî olması, onun manasının ve mesajının evrensel olmasına asla engel değildir"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: "İrfandan yoksun bir kültür, hamallıktan başka bir şey değildir. Aynı şekilde ahlaktan yoksun bir kültür anlayışı bizi ancak yozlaşmaya götürür. Oysa sanat ve kültürün amacı, insanı akli ve ahlaki kemale ulaştırmaktır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: "Biz hem medeniyet birikimi hem tarihi geçmişi hem de devlet geleneği bakımından çok farklı bir milletiz. Çağ kapatıp çağ açmış bir ecdadın torunları olarak, kendimize yeni ve büyük bir gelecek inşa etme gücüne, iradesine, imkanına sahibiz. İşte onun için 'Büyük, güçlü Türkiye' diyoruz. Onun için 2023 hedeflerimize ulaşmak istiyoruz. İşte bunun için gençlerimize 2053 ve 2071 vizyonlarını miras bırakıyoruz. Bunun için anayasa değişikliğiyle ülkemizi yeni bir yönetim sistemine kavuşturmanın mücadelesini veriyoruz"
Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı: "Şûranın, yeni bir dönemin arifesinde, millî kültürün ihyası, zenginleştirilmesi ve çağın gereklerine uygun yeni kültür politikalarının üretilmesi hususunda bir milat olacağına gönülden inanıyorum"
Bakan Avcı: "Şûra sürecine başlarken ülkenin fikir hayatına, kültürüne, sanatına çok kıymetli katkılarda bulunan birçok isim arasından, onları temsilen milletin takdirine mazhar olmuş kültür ve sanat insanlarıyla toplantılar gerçekleştireceğiz"
Bakan Avcı: "Tarih boyunca çok farklı kültürlerle hiçbir komplekse kapılmadan iletişim kurarak zenginleşen büyük bir medeniyetin mirasçısı olan milletimizin bu olağanüstü kültürel birikimini doğru ve etkin bir biçimde kullanması konusunda yeni bir ruhla, yeni bir vizyonla harekete geçmesi gerekiyordu"
Kültür ve Turizm Bakanlığının ev sahipliğinde, 28 yıl sonra üçüncüsü gerçekleştirilen "Millî Kültür Şûrası" başladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen 3. Millî Kültür Şûrası'nda, müzik alanında yaşanan yozlaşmaya rağmen ve hatta ona inat müziğin farklı alanlarında çok nitelikli çalışmaların yapıldığına değindi.
Aşık Veysel'in, Muharrem Ertaş'ın, Neşet Ertaş'ın eserlerinin 7'den 70'e bütün insanlar tarafından tekrar keşfedildiğini, yeni yorumlarla her gün biraz daha hayat bulduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Itri'nin, Dede Efendi'nin, Tamburi Cemil Bey'in ve diğer üstatların ölümsüz eserleri hem icra ediliyor hem yeni eserlere ilham kaynağı oluyor. Demek ki uğraşınca, emek verince, kaynak ayırınca netice alınabiliyor." diye konuştu.
Bu tür örneklerin çoğaltılması gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer hususlarla birlikte medya alanındaki faaliyetlerinin de ölçüsünün, bilmekle anlamak arasındaki farkı ifade eden kültür ve irfan kavramları olması gerektiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İrfandan yoksun bir kültür, açık konuşayım, hamallıktan başka bir şey değildir. Aynı şekilde ahlaktan yoksun bir kültür anlayışı bizi ancak yozlaşmaya götürür. Oysa sanat ve kültürün amacı, insanı akli ve ahlaki kemale ulaştırmaktır." ifadelerini kullandı.
İyinin, güzelin ve doğrunun peşine koşan bir sanat ve kültür anlayışına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çünkü İstanbul'a Fatih'in gözüyle bakmazsanız sadece taş ve beton yığınlarıyla denizin karışımından ibaret bir şehir görürsünüz. Bursa'yı Orhangazi'nin gözünden, Edirne'yi Sultan Murat'ın zaviyesinden temaşa etmezseniz, bu şiirlerin ve temsil ettikleri medeniyetin sırlarına vakıf olamazsınız. Bir defa göklerde dalgalanan bayrağımıza şehitlerimizin, gazilerimizin nazarıyla bakmazsanız; o renk de o ay da o yıldız da size birer grafik unsuru olmanın ötesinde söz söyleyemez. Halbuki Merhum Arif Nihat Asya ne diyor 'Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü/Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü/Işık ışık, dalga dalga bayrağım/Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.' Bayrağımızı işte bu şekilde görmek için millî kültür şuuruna ihtiyacımız bulunuyor. Unutmayınız siyasi iktidar seçimle, oyla, sandıkla olunabilir ama kültür iktidarı için çok daha farklı bir birikime, emeğe, çalışmaya, dirsek çürütmeye, alın teri dökmeye ihtiyacımız var. Kültürel yabancılaşmaya ve kültür emperyalizmine karşı yerli ve millî olan kültür değerlerimizi evrensel dille yeniden keşfetmeli, yeniden inşa etmeliyiz. Bir kültür ürününün formunun yerli ve millî olması, onun manasının ve mesajının evrensel olmasına asla engel değildir."
"Kültürümüz Gelişmeyi Teşvik Eder"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bütün kültürlerin belli bir toplumun, muayyen bir coğrafyanın içinde doğduğunu, büyüdüğünü ve geliştiğini anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Onu evrensel yapan, verdiği mesajın derinliği ve enginliğidir. Hazreti Mevlana'nın bugün bütün dünyada okunan bir şair olması, bunun en güzel ispatıdır. Kendi tarihimizde, değerlerimizden beslenen kişi ve kuruluşların da artık kaliteli, mahalli olandan doğup küresele doğru akan bir kültürel üretim yapmaları gerekiyor. Türk kültürü, güzel, iyi, kıymetli olanı bünyesine katmakta sıkıntısı olmayan, bunları mevcutla birleştirip çok daha üst bir noktaya çıkmayı kazanç sayan bir anlayışa sahiptir. Bizim kültürümüz bırakınız gelişmeye mani olmayı, tam tersi gelişmeyi teşvik eder. Bir dönem bilinçli bir şekilde yürütülen, inancımıza ve kültürümüze yönelik aşağılama kampanyalarının amacı, işte bu değerli varlığımızı önce gözlerden uzaklaştırmak, sonra da tarihe gömmektir. Halbuki üzerine çamur sıçratıldı diye mücevherin değeri düşmez. Türk kültürü de maruz kaldığı tüm saldırılara ve tahribat çabalarına rağmen hala dünyanın en kadim, en derinlikli, en kıymetli kültürleri arasındaki yerini korumaktadır. Bize düşen, günümüzün ihtiyaçlarıyla yeniden yorumlayarak, kültürümüzü ihya etmek, ayağa kaldırmak, geleceğe taşımaktır. Bunun için teslimiyeti değil, tahkimiyeti esas alan bu yaklaşımla, millî kültürümüzü yaşatma ve geliştirme yolunda üzerimize düşenleri hep birlikte yapmalıyız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kültürün sadece kitap, müzik, mimari değil, bütün bunları içine alan bir hayat biçimi olduğunu belirterek, "Selamlaşmamızdan başlayan, oturup kalkışımıza, giydiğimize, yiyip içtiğimize, evimizin düzenine kadar kimliğimizin tüm unsurlarını sahip olduğumuz kültür belirler." dedi.
Dünyanın, son birkaç asırdır tekdüzeleşme yolunda hızla ilerlediğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu durum sadece Türk kültürü değil, diğer tüm kültürler bakımından da büyük bir tehdittir. Aslında bunu biz fırsata dönüştürebiliriz. Bizim kuşağımız, deyimlerden kimi araç gereçlere kadar mahalli kültürümüzün zenginliklerinin önemli bir kısmının son şahitleri, son kullanıcılarıdır. Yeni kuşakların önemli bir bölümü, maalesef bu zenginlikten mahrum kalmıştır, bu gidişle kalacaktır. Eğer bugün İstanbul'un sokaklarında yürüyen bir kişinin kıyafetinden, ayakkabısından, şapkasından, vücut çalımından hangi kültüre mensup olduğunu çıkartamıyorsak, kültürel kuraklığın pençesindeyiz demektir. Bir sofranın başına geçtiğimizde örtüsünden tabaklarına, yemeklerinden sunumuna tüm unsurlarıyla hangi milletin ürünü olduğunu anlayamıyorsak, durum gerçekten vahimdir. Bu tartışmalar dünyanın pek çok yerinde yapılıyor, aynı sancılar oralarda da çekiliyor. Fakat bizim bir farkımız var. Biz hem medeniyet birikimi hem tarihi geçmişi hem de devlet geleneği bakımından çok farklı bir milletiz. Çağ kapatıp, çağ açmış bir ecdadın torunları olarak, kendimize yeni ve büyük bir gelecek inşa etme gücüne, iradesine, imkanına sahibiz. İşte onun için 'Büyük, güçlü Türkiye' diyoruz. Onun için 2023 hedeflerimize ulaşmak istiyoruz. İşte bunun için gençlerimize 2053 ve 2071 vizyonlarını miras bırakıyoruz. Bunun için anayasa değişikliğiyle ülkemizi yeni bir yönetim sistemine kavuşturmanın mücadelesini veriyoruz. Her konuda siyasetimizin, hareket noktamızın merkezine yerli ve millî olanı yerleştirmemizin sebebi de işte budur."
"Millî Kültürümüze Sahip Çıkmalıyız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şûranın, 2023 vizyonu çerçevesinde yeni kültür hedefleri belirlemek açısından önem taşıdığını dile getirerek, katılımcılardan rica ve beklentisini, "Bize, 2023 vizyonumuza uygun, derinliği ve gelecek vizyonu olan, uygulanabilir bir yol haritası hazırlayın. Bunu çok iyi çalışın. Biz de bunu hem çalışalım hem uygulama alanına koyalım. Burada ortaya konulacak her makul ve uygulanabilir önerinin bizzat takipçisi olacağımı, bununla ilgili bir heyeti de oluşturacağımı özellikle açıklamak istiyorum." şeklinde açıkladı.
Medeniyetten kopmanın, her şeyin kaybedilmesi anlamına geldiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kültürümüzü kaybedersek yok oluruz. Kimliğimizi, kişiliğimizi, özgünlüğümüzü terk edersek yığınların içinde kaybolup gideriz. Onun için her fırsatta 'Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet.' diyoruz. Bu ilkeler istiklalimizin ve istikbalimizi emniyet kilididir. Geleceğimize güvenle bakabilmek, dağılıp parçalanmamak, bizi bölmek, bölüştürmek isteyenlerin karşısında çok daha diri olabilmek için, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Bu amaca yönelmek için millî kültürümüze sahip çıkmalıyız. Rahmetli Cemil Meriç üstadın deyimiyle fırtınaya tutulduğumuzda sığınacağımız yegane liman olan kitaplarımıza, kültürümüze, medeniyetimize sahip çıkmalıyız. Kültürümüzden uzaklaştıkça kendimize yabancılaşacağımızı, kendimize yabancılaştıkça da güçlü olanların boyunduruğuna biraz daha gireceğimizi biliyoruz. Akif'in ifade ettiği gibi, 'Doğduğumdan beridir aşığım istiklale/Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale/Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum/Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum.' Yeni nesilleri işte bu şuurla yetiştirmek mecburiyetindeyiz, zira bu, Asım'ın neslidir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sık sık eğitimdeki ve kültürdeki eksiklere dikkati çektiğini anımsatarak, yeni dönemde bu alanlara yoğunlaşmak gerektiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şûranın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek, çalışmalara katkı vereceklere şükranlarını sundu.
Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ise 3. Millî Kültür Şûrasının, yeni bir dönemin arifesinde, millî kültürün ihyası, zenginleştirilmesi ve çağın gereklerine uygun yeni kültür politikalarının üretilmesi hususunda bir milat olacağına inandığını söyledi.
Bakan Avcı, şûranın ilkinin 1982, ikincisinin ise 1989'da düzenlendiğini ifade ederek, aradan geçen bu uzun süreden sonra yürütülen politikaların, gerçekleştirilen projelerin, hedeflenen atılımların, karşılaşılan sorunların gözden geçirilmesi ve mümkün olan en geniş katılımla müzakere edilmesinin bir zaruret olduğunu vurguladı.
Bakan Avcı, 28 yıl sonra yeni bir ruh ve vizyonla harekete geçilmesi gerektiği için bu girişimi yaptıklarını dile getirerek, "Tarih boyunca çok farklı kültürlerle hiçbir komplekse kapılmadan iletişim kurarak zenginleşen büyük bir medeniyetin mirasçısı olan milletimizin bu olağanüstü kültürel birikimini doğru ve etkin bir biçimde kullanması konusunda yeni bir ruhla, yeni bir vizyonla harekete geçmesi gerekiyordu." diye konuştu.
"Türkiye'yi Kültür Ve Sanatta Da Hak Ettiği Yere Taşımak İçin Bu Hamleyi Başlattık"
Türkiye'de son 15 yılda birçok alanda çok büyük atılımlar gerçekleştirildiğini aktaran Bakan Avcı, ülkeyi, kültür ve sanat alanında da hak ettiği noktalara taşıyacak bu hamleyi başlattıklarını kaydetti.
Bakan Nabi Avcı, Kültür ve Turizm Bakanlığının, kültür ve sanat alanında 2002'den bugüne yapılan çalışmaları hakkında da şu bilgileri verdi:
"2002'de 42 olan kültür merkezi sayısı, önemli bir artışla 2016'da 110'a ulaşmıştır. Bakanlığımıza bağlı müze sayısı 2002'de 93 iken 2016'da 198'e çıkmış, 2002'de 7,4 milyon olan müze ve ören yerlerinin ziyaretçi sayısı, 2016'da 17,3 milyon kişiye ulaşmıştır. Bakanlar Kurulu kararlı Türk kazıları, 2002 yılında 57 iken, 2016'da 112 seviyesine ulaşmış, 2002'de Kültür ve Turizm Bakanlığınca arkeolojik kazı ve araştırmalara aktarılan toplam ödenek miktarı 1,9 milyon lirayken, 2016'da bu rakam yaklaşık 23 katına çıkarak 27,5 milyon lira seviyesine yükselmiştir. Ayrıca 1992-2002 arası yurt dışından getirilen eser sayısı 2 bin 525 iken, 2003-2016 yılları arasında yurt dışından getirilen eser sayısı 4 bin 270 adet olmuştur. 2002'de destek verilen özel tiyatro sayısı 59 iken, 2016'da 216'ya ulaşmış, 2002'de özel tiyatrolara verilen destek miktarı 850 bin lirayken, 2016'da yaklaşık 6 katına çıkarak 5 milyon lira seviyelerine yükselmiştir."
Ayrıca, 2002'de 23 olan sahne sayısının, 2016'da 65'e ulaştığını, 2001-2002 sezonunda 4 bin 63 olan devlet tiyatroları temsil sayısının, 2015-2016 sezonunda 5 bin 319'a yükseldiğini aktaran Nabi Avcı, "2001-2002 sezonunda 1 milyon 14 bin 57 olan devlet tiyatroları seyirci sayısı, 2015-2016 sezonunda 1 milyon 779 bin 121'e ulaşmış, 2001-2002 sezonunda opera ve bale temsil sayısı 584 iken, 2015-2016 sezonunda 843 temsile yükselmiştir." şeklinde konuştu.
Bakan Avcı, ayrıca 2001-2002 sezonunda 232 bin 760 olan opera ve bale seyirci sayısının, 2015-2016 sezonunda 314 bin 404'e yükseldiğini kaydetti.
"Türk Sinemasına Da Rekor Düzeyde Destek Sağladık"
Türk sinemasına da rekor düzeyde destek sağladıklarına işaret eden Bakan Avcı, "Verilen destekler yaklaşık 35 kat artırılarak 176 milyon 356 bin 23 dolara yükselmiştir. 2002'de sinema seyirci sayısı 23 milyon 510 iken, 2016'da 58 milyon 287 bin 265'e ulaşmış, ayrıca 2002'de vizyona giren yerli film sayısı 9 iken, 2016'da 15 katına çıkarak 135 film seviyesine yükselmiştir. 2002'den itibaren kütüphane hizmetlerinde de çok önemli başarılara imza atılmış, 12,4 milyon olan kütüphanelerimizdeki kitap sayısı, 2016'da 18,8 milyona ulaşmıştır." ifadelerini kullandı.
Bakan Avcı, 2002'de Türkiye'nin Dünya Miras Listesi'ndeki alan sayısının 9 olduğunu, 2016'da bu sayının 16'ya yükseldiğini vurgulayarak, Türk kültür, sanat ve edebiyat eserlerinin yabancı dillere çevrilmesi için yurt dışındaki yayınevlerini desteklemek amacıyla başlatılan TEDA Çeviri ve Yayım Destek Programı kapsamında, 66 ülkeden başvuran yayınevlerine 2005-2016 yılları arasında 2 bin 312 eserin desteklenmesi için 16 milyon liralık kaynak ayrıldığını aktardı.
Öte yandan, 2003-2016 yılları arasında 5 bin 11 kuruluşa, gerçekleştirdikleri kültürel etkinlikler için yaklaşık 35 milyon lira ödenek aktarıldığını, yazma eserlerin çeviri, kritik edisyon veya tıpkıbasım yoluyla yayımlanması çalışmaları kapsamında bugüne kadar 80'e yakın eser yayımlandığını ve 2017'de yayımlanmak üzere 20 eser projelendirildiğini belirten Nabi Avcı, şöyle devam etti:
"Türk kültürünün dünya çapında tanıtılması ve Türkçenin yabancılara öğretilmesi amacıyla 2009'da Yunus Emre Enstitüsü faaliyetlerine başlamış, 2017 itibarıyla 41 farklı ülkede 46 Yunus Emre Türk Kültür Merkezi açılarak, bugüne kadar dünyada yaklaşık 100 bin öğrenciye Türkçe öğretilmiştir. Ayrıca bu kapsamda kültür, sanat ve edebiyatımızı tanıtmaya yönelik birçok etkinlik yapılmıştır. Gençlerimizin kültür ve sanat faaliyetlerine katılımını artırmayı amaçlayan GENÇDES Projesi kapsamında, 2016'da 50 milyon, 2017'de ise 53,6 milyon lira ödenek ayrılmıştır. Yurt dışında bulunan kültür varlıklarımızın korunmasına yönelik çalışmalar kapsamında birçok kurumla iş birliği halinde 2002'den 2016'ya kadar 24 adet proje ve restorasyon çalışması yapılmış, yurt içindeki kültür varlıklarımızın korunması kapsamında ise 2002-2016 yılları arasında proje ve restorasyon olmak üzere bin 366 iş tamamlanmıştır."
"Şûrada Alınan Kararlar Bakanlığımıza Ve Diğer Kurumlara Yol Gösterici Olacak"
Bakan Nabi Avcı, geçici miras listesinde bulunan alan sayısının da 16'dan 69'a ulaştığını aktararak, "Şûranın, yeni bir dönemin arifesinde, millî kültürün ihyası, zenginleştirilmesi ve çağın gereklerine uygun yeni kültür politikalarının üretilmesi hususunda bir milat olacağına gönülden inanıyorum. Şûra sürecine başlarken ülkenin fikir hayatına, kültürüne, sanatına çok kıymetli katkılarda bulunan birçok isim arasından, onları temsilen milletin takdirine mazhar olmuş kültür ve sanat insanlarıyla toplantılar gerçekleştireceğiz." diye konuştu.
Şûranın takvimi ve muhtevasına dair yürütülen müzakerelerin ışığında, millî kültürün bütün alanlarını kuşatacak bir program hazırlayarak 17 başlık altında 17 komisyon belirlediklerini söyleyen Avcı, etkinlikte komisyonların belirledikleri konular üzerinden son müzakerelerin yapılacağını ve nihai bir komisyon raporu oluşturulacağını dile getirdi.
Bakan Avcı, komisyonların 5 Mart'ta kamuoyuna özetleyeceği raporun aynı zamanda kitap olarak da basılacağını dile getirerek, şûrada alınan kararların da Kültür ve Turizm Bakanlığı ile kültür, sanat alanında faaliyet gösteren tüm kamu kurum ve kuruluşlarına yol gösterici bir rehber niteliği taşıyacağını sözlerine ekledi.
Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bir tablo hediye etti.
(03.03.2017)