Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: "Önümüzü kesme gayretlerinde en son adım bildiğiniz gibi 15 Temmuz darbe girişimi olmuştur. İçeriden ve dışarıdan atılan bu adımla önümüzü kesmeye çalışanlar, milletimizin o şehadete, Hakk'a yürüyüşüyle bunu başaramadılar."
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Meydanlara yürüyün dediğimiz zaman benim milletim meydanlara yürüdü. Bunun neticesini de 16 saatte Rabbimin lütfuyla aldık. Bizler onlarla beraber hamdolsun bu ülkeyi hiçbir ayırıma tabi tutmaksızın tek millet yaptık. Bayrağımızı, şehitlerimizin, gazilerimizin kanıyla tek bayrak yaptık. 780 bin kilometrekarelik şu toprakları tek vatan yaptık. Tek devlet diyerek de geleceğe yürüdük, yürüyoruz."
11. Cumhurbaşkanı Gül: "Türkiye'yi muhakkak ki ileriye taşımak hepimizin görevidir ve özellikle de şu anda da bütün Türkiye'nin sorumluluğunu, Türk halkının sorumluluğunu üstlenenler olarak sizlerin, değerli hükümetin. Bunun da en iyi şekilde yapılacağına inanıyorum."
Türkiye’de ‘Cumhurbaşkanlığı Müzesi’ anlamında ilk olma özelliği ile öne çıkan Kayseri Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi eski Sümer Bez Fabrikasının enerji ve buhar bölümünde hizmete girdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın yanı sıra 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrunnisa Gül, Başbakan Binali Yıldırım’ın teşrifleriyle düzenlenen açılış törenine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, eski TBMM Başkanları Cemil Çiçek ve Bülent Arınç ile çok sayıda eski ve yeni bakan, milletvekili ve siyasetçinin yanı sıra medya temsilcileri ve iş adamları katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açılışta yaptığı konuşmada, müze ve kütüphanenin Türkiye'nin nereden nereye geldiğini göstermesi bakımından çok önemli olduğunu ifade etti.
Kendisinin lisede, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün üniversitede okuduğu 1960'lı yılların sonunda Türkiye'de etkisi hala süren yeni bir kuşağın ve anlayışın doğduğunu dile getiren Erdoğan, çok partili siyasi rejimin özgürlük ve kalkınma tecrübesiyle 1960 darbesinin vesayeti arasında yolunu tayin etmeye çalışan bir Türkiye'nin tam ortasında kendilerini bulduklarını söyledi.
Erdoğan, bir yanda gönüllerini coşturan dava ve aksiyon adamlarının diğer yanda sanayileşmeyi, büyümeyi hedef gösteren, bunun için de siyasetin yolunu işaret eden büyüklerin telkinleriyle beslendiklerini belirtti. Zaman içinde bu ikisinin aslında birbirinin alternatifi değil tamamlayıcısı olduğunu fark ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Hem gönlümüzü, hem zihnimizi zenginleştirecek, hangi kaynağa ulaşırsak, kimi bulursak ondan faydalanmanın yollarını aradık. 1980 darbesi, bu arayışımızı durdurmak bir yana, daha üst seviyelere çıkardı. Çünkü darbelere karşı direnmenin yolunun da bu olduğunu gördük. Hem manevi dünyamızı tahkim edecek hem de teknik kapasitemizi artıracak çalışmalara ağırlık verdik. 1991 seçimlerinden itibaren işaretleri görülmeye başlanan 1995 seçimlerinde adeta patlama yapan başarılarımızın gerisinde işte böyle bir emek, vizyon vardı." diye konuştu.
Erdoğan, siyasetin dikensiz gül bahçesi olmadığını, bu süreçte attıkları her adımda tecrübe ederek görüp, yaşadıklarını aktardı. 1997'nin kendisi için kırılma noktası olduğunu ifade eden Erdoğan, "Kırılma derken, yanlış anlaşılmasın, bu süreçte gönlümüz kırıldı ama milletimizle olan bağımız daha önce hiç olmadığı kadar güçlendi. Abdullah Gül Bey ve diğer kardeşlerimizle beraber omuz omuza yürüttüğümüz mücadele 2001 yılında yeni bir partiyle, 2002 yılında tek başına iktidarla neticelendi. Birlikte kurduğumuz parti, 3 Kasım 2002'de kazandığı seçimlerle parlamentonun yüzde 63 oranında milletvekillerini almayı bize getirdi." şeklinde konuştu.
Geride kalan 14 yılın Türkiye tarihinde en büyük değişimlerin, dönüşümlerin, gelişmelerin yaşadığı dönem olduğunu belirten Erdoğan, 2023 hedeflerine ulaşma ümidinin bu 14 yıldaki başarılar sayesinde olduğunun altını çizdi.
16 Saatte Darbeyi Kendi Lehine Darbeye Dönüştürdü
"Bu dönemin ilk başbakanı, sonra dışişleri bakanı, son olarak da cumhurbaşkanı olarak tüm başarıların altında imzası olan kardeşlerimizden bir tanesidir Abdullah Bey" diyen Erdoğan, Gül'e, ülkeye ve millete yaptığı hizmetler dolayısıyla şükranlarını iletti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu süreç içerisinde özellikle önümüzü kesme gayretlerinde en son adım bildiğiniz gibi 15 Temmuz darbe girişimi olmuştur. Bu da yine önümüzü kesmeye yönelik bir adım. İçeriden ve dışarıdan atılan bu adımla önümüzü kesmeye çalışanlar, milletimizin o şehadete, Hakk'a yürüyüşüyle bunu başaramadılar. Bu millet bunu gösterdi. 16 saatte darbeyi kendi lehine darbeye dönüştürdü. 'Meydanlara yürüyün' dediğimiz zaman benim milletim meydanlara yürüdü. Tereddüt etmeksizin meydanlara yürüdü. Bunun neticesinde 16 saatte Rabbimin lütfuyla aldık. Bu vesileyle tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize şifalar diliyorum. Bizler onlarla beraber hamdolsun bu ülkeyi hiç bir ayrıma tabi tutmaksızın tek millet yaptık. Bayrağımızı, şehitlerimizin gazilerimizin kanıyla tek bayrak yaptık. 780 bin kilometrekarelik şu toprakları tek vatan yaptık. 'Tek devlet' diyerek de geleceğe yürüdük, yürüyoruz."
Cumhurbaşkanlığı Abdullah Gül Müzesi ve Kütüphanesinin hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, emeği geçenlere ve katılanlara da teşekkürlerini sundu.
Darbe Kalkışması Bu Müzenin Açılışını da Etkiledi
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise açılışta yaptığı konuşmada; "Türkiye'yi muhakkak ki ileriye taşımak hepimizin görevidir ve özellikle de şu anda da bütün Türkiye'nin sorumluluğunu, Türk halkının sorumluluğunu üstlenenler olarak sizlerin, değerli hükümetin. Bunun da en iyi şekilde yapılacağına inanıyorum." dedi.
Gül, Abdullah Gül Üniversitesi Sümer Yerleşkesi içinde yapımı tamamlanan Cumhurbaşkanlığı Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi'nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, yurt içinden ve yurt dışından Kayseri'ye gelerek açılışa katılan davetlilere teşekkür etti.
Müzeyi 24 Temmuz'da açmayı planlamalarına rağmen bilinen olaydan dolayı ertelemek zorunda kaldıklarını belirten Gül, müze kurma fikrinin nasıl ortaya çıktığını anlattı.
Gül, bu tip müzelerin geleneğinin doğulan, büyünen ve siyasetçi olunan yerlerde kurulduğunu vurgulayarak, "Benim de doğduğum, büyüdüğüm kendi şehrim olan Kayseri olduğu için müzeyi burada kurma fikrini cumhurbaşkanı olduğum dönemin sonlarına doğru kararlaştırdığımda, o zaman hukuki düzenlemeyi de yaptık. Daha sonra da gerekli teşebbüsler yapıldı ve Kayseri'nin bu çok önemli kültür mirası Sümer Bez Fabrikasında gerçekleştirmeye karar verdim. Burada teşekkür etmek istiyorum Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Bey'e, benim başlattığım bu projeyi devam ettirdiler ve destek verdiler. Ümit ederim ki bu gelenek Türkiye'de oluşmuş olur ve bundan sonra da günü geldiğinde, vakti zamanı geldiğinde, daha inşallah uzun yıllar sonra diğer cumhurbaşkanları için de tekrarlanır." diye konuştu.
Sümer Bez Fabrikasının hikâyesinin anlatıldığını, 1935'te kurulduğunda burada 2 bin kişinin çalıştığını anımsatan Gül, "Daha sonra ekonominin değişmesiyle buralar atıl hale geldi. Burayı değerlendirmekle ilgili önce ismimi taşıyan üniversitenin şehir kampüsünü burada kurduk, daha sonra da bu enerji merkezini, buhar merkezine kütüphane ve müze yaptık." ifadesini kullandı.
Gül, Kayseri'nin tarihi ile ilgili de bilgiler vererek, şöyle devam etti:
"Birçok medeniyetler, kültürler gelip geçtiği için büyük bir kültür birikimi olan şehir. Burada arkeoloji, etnografya ve büyük bir Selçuklu merkezi olduğu için de Selçuklu Müzesi kuruldu ve benim mezun olduğum Kayseri Lisesi, bütün son sınıf öğrencilerini Sakarya Savaşı'nda şehit verdiği için orada da Milli Mücadele Müzesi açıldı. Dolayısıyla Kayseri'de böyle bir birikim de giderek oluşuyor. Bu şehirden birçok değerli devlet adamları, birçok önemli siyasetçi, çok önemli sanayiciler, iş adamları, sanatçılar çıktı. En büyük özelliği de bu şehrin hayırseverliği ile ortaya çıkması. İnsanların gönlünden geçerek birçok alanda hayırseverlik yapmakta. Bu anlamda her zaman şehrimizle gurur duyduk. Zaman zaman acı tarihimize de örnek oldu. 1960 ihtilalinde o zamanın Cumhurbaşkanı Celal Bayar buradaki hapishanede maalesef belli bir dönemini geçirdi."
Türkiye'yi Demokratik Olarak Çok Geliştirdik
Müzeyi, aynı zamanda siyasi tarih müzesi olarak da düşündüklerini belirten Gül, "Cumhuriyetin başından başlayıp bugüne kadar, dolayısıyla müzeyi gezenler kısa sürede kompakt diye bileceğim bir Türkiye tarihini burada görebilirler. Acı, tatlı günlerimizi, başarılarımızı, sıkıntılarımız görürler. Tabii ki daha sonra da benimle ilgili bölümler var. Benim siyasetçi olarak, devlet adamı olarak, cumhurbaşkanı, hükümet üyesi olarak bulunduğum olaylar ve o dönemle ilgili hatıralar sergilendiği gibi benim siyaset tarzımı, öne çıkarttığı konuları, yaptığım konuşmalarda dikkati çektiğim ve liderlik yaptığım değerleri de bu müze özel olarak sunmaktadır." ifadesini kullandı.
"Her ne kadar benim ismimi taşıyorsa da bu müze aslında hepimizin hatıralarını yansıtıyor" diyen Gül, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Siz (Cumhurbaşkanı Erdoğan) de sinevizyonda söylediniz, 1970'yi yıllarda tanıştığımızı, Talebe Birliğinde. O günlerden bu günlere baktığımızda neredeyse 50 yıla yaklaşıyor. Aslında ondan birkaç yıl önce de tanışmıştık. Dolayısıyla hükümet içindeki tüm faaliyetlerimiz, sıkıntılı günlerimiz, Refah Partisi, Fazilet Partisi dönemleri, AK Parti'yi kuruluş yıllarımız, partimizi kurduktan sonra başımızdan geçen bütün sıkıntılı dönemler, bütün bunlar burada var. Bunlar sadece sizlerin değil, birçok değerli milletvekili arkadaşlarım, omuz omuza siyaset yaptığımız, Türkiye'yi yönettiğimiz bütün arkadaşlarımız. Şu an hala görevlerini yapıyorlar. Hepimizin hatıraları bu müzede gösterilmeye ve yansıtılmaya çalışılıyor. Tabii ki bütün bunları yaparken şunu da söylemek isterim. Hep gurur duyduğumuz işler yaptık. Türkiye'yi demokratik olarak çok geliştirdik. Türkiye'de birçok tabular vardı. Bu tabuları hep beraber yıktık, değiştirdik. Bunların hepsini tarihe gömdük. Türkiye'yi ekonomik olarak geliştirdik. Türkiye öyle oldu ki dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birisi oldu ve herkesin hayranlıkla karşıladığı bir ülke oldu. Dış politikada hep beraber yine çok güzel işler yaptık. Doğuyla da batıyla da ilişkilerimizi geliştirdik. Bütün bunlar hepimizin buradaki eserleri olarak görmemiz gerekir."
Hak Edenlere Gereken Cezaların Verilecek
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, tarihte inişler çıkışların söz konusu olduğuna dikkati çekti. Gül, "1960 darbesi var. Maalesef 1980 dönemi var. Bunları bazen çok üzülerek, mahcubiyetle hatırlıyoruz, karanlık günleri. 28 Şubat dönemleri var. Bunların hepsi ara dönemler olarak kaldı. Bunların hepsini aştık ve Türkiye'yi bugün ki duruma ve çok daha ilerilere hep beraber taşıdık. İnanıyorum ki 15 Temmuz'da haince ve gerçekten çok rezilce gerçekleştirilen bu olayı da gerimizde bırakacağız." dedi.
Gül, bu vesileyle bütün şehitlere minnet duygularını tekrarladığını ancak bir kişinin ismini özellikle zikretmek istediğini vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
"Hepimizin en yakın arkadaşı Erol Olçak. Çünkü 14 Temmuz'da bugün ki organizasyonu onun yapması için oturduk, toplantı yapmıştık, bir gün önce. Benim biraz kaygılı olduğumu görünce 'Sen hiç karışma bunları ben yapacağım' diyerek her şeyi planladığını ve her şeyin güzel olacağını söylemişti o zaman, her zaman ki şövalye yapısıyla, sitiliyle öyle vedalaşmıştık. Ertesi günü maalesef kendisini kaybettik, şehit oldu. Onunla birlikte birçok vatandaşımız. Tabii ki suçlu ve suçsuzları titizlikle ayıklayıp, hak edenlere gereken cezaların verileceği herkesin emin olduğu bir husustur ama Türkiye'yi muhakkak ki ileriye taşımak hepimizin görevidir ve özellikle de şu anda da bütün Türkiye'nin sorumluluğunu, Türk halkının sorumluluğunu üstlenenler olarak sizlerin, değerli hükümetin. Bunun da en iyi şekilde yapılacağına inanıyorum."
Demokrasinin devamlı bir mükemmelleşme süreci olduğuna işaret eden Gül, sözlerini şöyle tamamladı:
"Devamlı kendinizi geliştiriyorsunuz, devamlı iyileştiriyorsunuz. 'En iyiyim' diyenler de kendilerini mükemmelleştirme ve geliştirmek durumundalar. Bu süreçte tabii ki istişareler olur, tartışmalar olur, eleştiriler olur, öz eleştiriler olur ve neticede hep doğru istikamette hep gelişilir, hep ileri gidilir. Mevcut sorunları zamanında muhakkak aşmamız gerekir ki gelecek sorunlar birikmesin, birikirse o zaman orada kalınır. Onları da aşabilmek için günümüzdeki sorunları aşarak yola devam etmek gerekiyor. Bunun için demokrasinin, reformcu bir niteliği vardır. Sabit, statik değildir. Nasıl yaptığımız şeyler köklü bir reform süreci içinde bizi oluşturdu ve Türkiye'yi ileri taşıdıysak da inanıyorum ki yine aynı şekilde mükemmelleşmek, her şeyi daha iyi yapmak için bu reform süreçlerini sizlerin liderliğinde değerli hükümetimizin hep önderliğinde gerçekleşecektir ve bu içinde yaşadığımız dönemi süratle atlatacağız ve Türkiye en parlak dönemlerini yine eminim ki yine yakalayacaktır. Bundan hiç tereddüdüm yok. Geçmişe baktığımızda nasıl ki en zor dönemler aşıldıysa bu dönemler de aynı şekilde aşılacaktır."
Uluslararası Katılımla Hizmete Girdi
Tören öncesi, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hayatının kendisine yakın isimlerce anlatıldığı filmle Sümer Bez Fabrikasını tanıtan kısa film gösterildi.
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Bakir İzzetbegoviç, Azerbaycan Milli Meclis Başkanı Oktay Esedov, Pakistan Pencap Eyalet Başbakanı Şahbaz Şerif, eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadic, eski Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, eski Almanya Başbakanı Gerard Schröder, eski Yunanistan Başbakanı George Papandreu, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani'nin kardeşi Şeyh Sani Hamad Bin Hamad Al Sani, eski Arnavutluk Başbakanı Bamir Topi'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda eski ve yeni yabancı davet adamı da törende hazır bulundu.
Törenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11. Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Yıldırım davetlilerle birlikte kokteyle katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ile Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı daha sonra toplu açılış törenine katıldı.
(04.12.2016)