"Roni Margulies’in, yüzyıl evvel Batı basınında Sultan Abdülhamit'le ilgili çıkan karikatürlerin yer aldığı bir kitabı yayımlandı"
"Karikatürleri kapatıp alt yazısını okusanız sanki bugünün Türkiye’sinden bir sahne varmış gibi anlarsınız"
"Aynı önyargılar, aynı stereotipler, aynı klişeler, 100 sene öncesinde de bunlar var. Biz bu oyunun tarihsel arka planını biliyoruz"
"FETÖ bağlantılı Michael Rubin’in 15 Temmuz öncesindeki yazısının özeti Türkiye’de darbe olursa dünya buna nasıl bakardı"
"Yazı, 'Türkiye’de yapılacak darbe Batıdan tepki görmez' mesajı veriyor,daha sonra yapılacak operasyonları da haber veriyor"
“Başta Rusya ile uçak krizden kaynaklanan sıkıntı olmak üzere peş peşe gelen pek çok olumsuz gelişme nedeniyle 2016 turizm bakımından maalesef iyi bir yıl olmadı. Bunu besleyen faktörlerden bir tanesi de; zaman zaman Ankara’da, İstanbul’da, başka vilayetlerimizde de ortaya çıkan terör saldırıları ve bunların dış dünyaya yansıtılma biçimleri.
Bakın terör global bir olgu; yani sadece Türkiye’de olup bitip bir şey değil, terörden bütün dünya mustarip. Almanya’da da terör saldırısı oluyor, Fransa’da da, Paris’in göbeğinde de terör saldırısı oluyor, İspanya’da da terör saldırısı oluyor, Belçika’da da terör saldırısı oluyor. Ama dikkat ederseniz, bununla ilgili haberler maalesef Türkiye’deki olayların veriliş biçimi kadar olmuyor.
Maalesef derken niye onlar bizim kadar değil, biz niye bu kadar öne çıkartılıyoruz anlamında söylüyorum. Niye bizde olup biten terör olayları; diyelim Belçika’da, Almanya’da, Fransa’da olanlardan sanki çok daha fazlaymış ve çok daha kapsamlıymış, çok daha riskliymiş ve dolayısıyla Türkiye bütün bunlardan daha riskli bir ülkeymiş gibi bir algı oluşturulmak için bu kadar gayret gösteriliyor? Bunun arkasında sistematik bir dezenformasyon çabası var, bu kendiliğinden olup biten bir şey değil, bunu biz Gezi olaylarından beri biliyoruz.
Bakın şu anda Amerika’nın pek çok şehrinde gösteriler yapılıyor, daha önce Fransa’da kitleler Champs-Élysées’de bile polisle çok şiddetli çatışmalar yaşadılar, Almanya’da Hannover’da aynı şekilde, Hamburg’da çatışmalar oldu gençlerle veya muhalif gruplarla polis arasında, ama hiçbiri bizim Gezi olaylarında olduğu gibi canlı yayınlarla bütün dünyaya servis edilmedi, edilmiyor. Bunun arkasında farklı amaçlar da var. Ama Türkiye bütün bunlara rağmen turizmde inşallah 2017’de, 2018’de bugün olduğundan çok daha iyi noktalara gelecek. Çünkü her alanda mukayeseli üstünlüğümüz çok açık. Turizm altyapımız, hem fizikî altyapımız hem beşerî altyapımız gerçekten uluslararası rekabette çok güçlü. Fiyat avantajı da öyle, ürün çeşitliliği de öyle, dolayısıyla biz bunları aşarız.
Ama son dönemde, özellikte 15 Temmuz sonrasında sanki Türk halkı bir bütün olarak demokrasiyi savunmak için sokaklara çıkmamış, sanki gerçekten o gece bir destan yazılmamış gibi çok farklı biçimlerde yansıtılıyor. Bunda tabii FETÖ, Fethullahçı Terör Örgütünün dış uzantılarının ve buradan kaçan uzantılarının yurt dışında yaptıkları propagandaların da ve sızdıkları lobi faaliyetlerinin de etkisi var, bunu da biliyoruz.
Ama onun dışına da, bakın yıllar önce Tiananmen Meydanında Çin’de bir delikanlı bir tankın önünde durdu ve o bir fotoğraf karesi olarak işte Çin’deki demokrasi mücadelesinin sembolü olarak yıllarca servis edildi. 15 Temmuz gecesi öyle bir kişi, iki kişi değil, Türkiye’nin her yerinde binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce insan tankların önüne çıktı, tankların üzerine çıktı demokrasisini, meşru hükûmetini, devletini savunmak için olağanüstü bir demokrasi mücadelesi verdi. Ama ne yazık ki dünya medyasında maalesef o Tiananmen Meydanındaki Çinli genç kadar bile takdir ve takdim edilmedi. Bunda bizim de kusurumuz olabilir, yani biz de Türkiye olarak hem devlet olarak hem sivil toplum kuruluşları olarak bizi yurt dışında tanıtmak konusunda yeterince başarılı olmamış olabiliriz, bizim de bu konuda zaaflarımız var. Ama onun dışında bir kasıt da var, bakın özellikle 15 Temmuz’dan sonra Batı medyasında, Batı medyasının da üstelik böyle nesnel yayıncılık yaptığı iddiasında olan anlı şanlı kurumlarında çok ciddi bir Türkiye aleyhtarı kampanya yürütülüyor, ama Türkiye üzerinden yürütülmüyor Cumhurbaşkanı üzerinden yürütülüyor, sanki kişisel bir sorunmuş gibi. Biz sorunun Recep Tayyip Erdoğan meselesi olmadığını, asıl dertlerinin Türkiye’yle olduğunu tarihi tecrübemizle biliyoruz.
Tarihi tecrübe derken neyi kast ediyorum? Bakın bugün o Türkiye aleyhtarı yayınlar yapan Batı medyasındaki mesela karikatürlere falan bakın bunların çok benzerlerinin 100 sene önce yine Türkiye’ye yönelik olarak Sultan Abdülhamit üzerinden yapıldığını görürüz. Şimdi o döneme ilişkin olarak Roni Margulies okumakta her zaman zorlanıyorum, kusurumuza bakmasın Roni Bey. Korkunç Türk, Batı’nın gördüğü Türk adı altında bir kitaplaştırdı bunu. Burada birkaç örneğini verdiği şeylere baktığınız zaman şu karikatürlerin kendisini kapatıp alttaki yazıyı okusanız sanki bugünün Türkiye’sine ilişkin bir sahne varmış gibi anlarsınız. Bir sene önceki şeylerde bile aynı önyargılar, aynı stereotipler, klişe tipler buralarda. 100 sene öncesinde de bunlar var.
Dolayısıyla biz bu oyunun tarihsel arka planını da biliyoruz. 15 Temmuz gecesi TV Net’teki canlı yayında da söylemeye çalıştım. O gece CNN International, BBC, New York Times’ın online versiyonu, The Guardian’ın online sayfası sanki Türkiye’de darbe muvaffak olmuş gibi, Türkiye’de sıkıyönetim ilân edildi, sokağa çıkma yasağı ilân edildi, ordu yönetime el koydu diye olmuş, bitmiş ve başarılmış bir darbe teşebbüsünden bahsediyor gibi yayınlarını neredeyse sabahın ilk ışıklarına kadar sürdürdüler. Onlar bu yayınları yaparken Türk televizyonları canlı yayında bütün Türkiye’de, ama özellikle Ankara ve İstanbul’da meydanlarda, hava meydanında binlerce, yüz binlerce insanın nasıl demokrasi mücadelesi vermek için sokaklara çıktığını canlı yayında gösteriyordu. Ama onlar yayınlarında sanki bunlar hiç yokmuş gibi, sanki askerî darbe başarılı olmuş gibi yayın yapmaya devam ettiler.
Bunun arkasında yatan zihniyetin en çarpıcı örneklerinden bir tanesi de Michael Rubin adlı adam, ki FETÖ örgütünün iltisaklı, bağlantılı, yönlendirmeli olduğu bazı uluslararası kuruluşlara mensubiyetini de herkes bilir. Bu adamın Nisan ayında yazdığı makalede de var; yani darbe teşebbüsünden 3 ay önce bu adam Türkiye’de bir askerî müdahale olursa ne yapmak gerekir, nasıl yapılır, darbeden sonra kimlere nasıl, ne tür cezalar verilir? Batı kamuoyu ve başta Amerikan yönetimi olmak üzere diğer yöneticiler böyle bir darbe teşebbüsünü kınarlar mı, yoksa sadece retorik bir açıklamayla mı geçiştirirler. Yani yazının özeti şuydu: Ey Türkiye’deki darbeciler, -bilerek konuşuyor adam- darbeden çekinmeyin, merak etmeyin yapacağınız darbe Sisi’nin Mısır’da yaptığı darbeden daha fazla tepki çekmeyecektir Batı kamuoyunda. Zaten ondan sonra yapacağınız şu şu hamlelerle siz bu işi Batı’da da toparlarsınız diyen, darbecilere yol gösteren makalesi vardı.”
(17.11.2016)