Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, yurt içi gezilerine devam ediyor. Bakan Topçu, Manisa ve İzmir programlarının ardından Denizli’de çeşitli açılışlara katıldı.

 

Bakan Topçu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile birlikte, Zeytin Yaylası Turizme Kazandırılıyor Projesi ile Büyükşehir Belediyesince alternatif turizmin canlanması için hizmete sunulan teleferiğin açılış törenine katıldı.

 

Törende konuşan Bakan Topçu, Denizli’nin kadim medeniyetlere ait çok önemli kültür varlıklarına sahip olduğunu hatırlattı ve kentin turizm potansiyelinin en iyi şekilde ortaya çıkarılması ve tanıtılması için gerekli tüm çalışmaları yapacaklarını söyledi.

 

 

“Ülkemiz biliyorsunuz amansız bir terörle mücadele dönemi yaşıyor. Altını çizerek söylemek istiyorum: 63. Hükümet iki şeyde çok kararlı; biri sizin iradenizin yansıması için mutlaka 1 Kasım’da sandık önünüze gelecek. 63. Hükümet’in birinci derecede Anayasal görevi bu. İki, devletin sizlere olan hizmetinin bir tamamı aksamadan yürüyecek. Ve bunun yanında da bölücü terörün beli kırıldı, kafasıyla gövdesi birbirinden ayrıldı, inşallah sizin siyasi istikrara vereceğiniz destekle bu ayrılan kafa da kuyruk da ezilecek.

 

Bizim ülkemizde ‘Anadolu kilimi’ gibi olmazsa olmaz desenlerimiz var. İşte  o desenlerdir, Anadolu kilimini dünya çapında meşhur eden. O desenler aynı zamanda demografimizde de var. Biz  hep beraber şunu demeliyiz; ‘Ben Kürdüm, Türkmenim, Çerkezim, Lazım, Arabım, Arnavutum, Aleviyim, Sünniyim. Hangimiz kendimizi ne şekilde ifade ediyorsak edelim biz hep birlikte büyük bir Türkiyeyiz.’ Bunu demekle de kalmayalım, buradan da diyelim ki; evet Avrupa Birliği’ndeki dostlarımızla beraber olmak isteriz. Aslında onlar anlasalar bizim onlara çok daha fazla katkımız olur, coğrafi potansiyelimizle, insan potansiyelimizle. Dünya barışına ciddi katkılarda bulunuruz. Dünyada barışın, huzurun ve refahın anahtarı oluruz. Ama onlar da şunu bilmeli ki, hiçbirimizin ‘Kızılelma’sı Avrupa Birliği değil. Bizim milletçe ancak bir ‘Kızılelma’mız olabilir. Adriyatik’ten Çin Seddi’ne dilde, fikirde, işte bir olmuş, kaynaşmış, bir araya gelmiş çok büyük bir Türk-İslam birliği olabilir.

 

Bu bizim hakkımızdır. Böyle bir medeniyet birlikteliğine kavuştuğumuz zaman, geçmişte olduğu gibi dünya, barışa, huzura, adalete, istikrara ve refaha kavuşur. Herkes şunu bilmeli; Asya’daki, Orta Doğu’daki, Balkanlar’daki, Afrika’daki huzurun da bir tek anahtarı vardır. O da ay yıldızlı al bayraktır.

 

Batılı dostlarımıza, Avrupa Birliği’ndeki dostlarımıza tavsiye ediyoruz; ay yıldızlı bayrakla partner olduğunuz zaman, mütekabiliyet esaslarına göre siz de kazanırsınız dünya da kazanır. Dolayısıyla insanlık kazanır. Onun için seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın Majesteleri Kral’a söylediği gibi; ‘Terörle yaptığımız mücadelede gelin topu taca atmayın.’ Türkiye’nin yanında durun insanlığa ve dünya barışına katkınız olsun.

 

Kültür ve Turizm Bakanı olarak Denizli’nin potansiyelini ifade etmek istiyorum bir kez daha, bütün dünya duysun. Denizli aslında sadece Ege’nin incisi değil, sadece Türkiye’nin incisi de değil. Kadim medeniyetleri bağrında barındırmış çok önemli kültür varlıklarına sahip, turizm kaynaklarına sahip. Dolayısıyla aslında dünyanın incisi olabilecek bir yer, hem turizmde hem de kültür varlıklarında. İşte bu noktada bugüne kadar tabii ki çok hizmetler olmuş. Cumhuriyet hükümetleri çok hizmetler yapmış bunu biliyoruz. Ama bunları yeterli görmüyoruz. Benim alanım olan konuda burada huzurunuzda söz veriyorum, çünkü ben devletteki bir günü bile bin gün gibi gören birisiyim. Ve devletin makamlarını millete hizmet makamları olarak görüyorum.

 

İstiyorum ki Türkiye’nin turizm ve kültür varlıkları küresel alıcı bulsun, biz bunu hak ediyoruz. Bizim Pamukkalemiz başka bir ülkenin elinde olsa şimdiye kadar turizm gelirleri herhalde katrilyonlarla ifade edilirdi. Bunlar bizi kıskandıkları için bizim güzelliklerimizi görmemezlikten geliyorlar. Ama hep birlikte gözlerine sokacağız inşallah. Dünya standartlarında konaklama yerleri yapacağız. Dünya standartlarında işler yapacağız.”

 

 

“Çok büyük bir problemle karşı karşıyayız. 38 senedir başımıza bela edilen bir fitne, hainlik, alçaklık var. Bunu geçmişte dedelerimize yaptılar. Çanakkale’de dedelerimiz o fitneyle karşılaştı. O fitnenin arkasında yedi düvel vardı. Bugün bu fitnenin arkasında olan güçler o gün de ellerinde başka bir maşayla Polatlı yakınlarına kadar geldiler. O gün topla, tüfekle geldiler bugün de medyalarıyla geliyorlar. BBC ile CNN ile Reuters ile, bizim yüzde 52’yle seçilmiş Cumhurbaşkanımıza hakaret eden medyalarıyla geliyorlar. O günle bugünün arasında tek bir fark var; o gün topları tüfekleri vardı bugün de bölücü terörün eline silah veriyorlar.

 

Ankara’da patlatılan bomba sadece bir terör olayı değildir. Ankara’da patlatılan bombanın amacı dün Çanakkale’de karşımızda olanların medeniyet coğrafyamızda yaptığı ameliyat sırasında ameliyat masasında Ankara olmasın istedikleri içindir. Medeniyet coğrafyamızı yeniden dizayn ediyorlar. Yeniden bölüyorlar. 11 bin kilometre öteden gelip New York’un, 4-5 bin kilometre öteden gelip Londra’nın güvenliğini alıyorlar. Biz dönüp komşumuza baktığımız zaman da ‘Siz oraya karışmayın.’ diyorlar. Karışacak güçte olduğumuzu hissettikleri anda da sizi kalbinizden alçakça, haince vuruyorlar ki o masaya dönüp bakmayın, onlar işini rahat yapsın. Çünkü biliyorlar ve diyorlar ki; ‘Bunlar siyasi istikrarı yakaladılar, gayrisafi milli hasılalarını 11 bin dolarlara çıkardılar, bizim yıllarca etiyle kanıyla sömürdüğümüz Afrika’ya 44 tane temsilcilik kurdular, medeniyet coğrafyası diye bir şey tutturdular ellerini her tarafa uzatıyorlar, bir Diyanet İşleri Başkanı var, gidiyor Kudüs’te minberde hutbe irat ediyor. Kudüs Müslümanın kalesidir diyor. Bunlara bir bakıyoruz Orta Asya’dalar, bir bakıyoruz Balkanlar’dalar.’

 

Bütün rahatsız oldukları işte bu. Onun için de hemen devreye medyalarını sokuyorlar, istihbarat örgütlerini sokuyorlar. Bir taraftan canımızı yakıyorlar, öbür taraftan da medya üzerinden ciddi bir algı oluşturuyorlar.”

 

 

“İşte ‘Hep birlikte Çanakkale’de dedelerimizin yaptığını yapalım’ derken bunu kastediyorum. O gün topyekun bir savaşla karşı karşıyaydı dedelerimiz. Bugün de daha yumuşak, daha alçakça, daha haince siyasi bir savaşla karşı karşıyayız. Bugün devlet ve millet diyenler için siyaset teferruat olmalı. Mesele vatansa, milletse, bayraksa, devletse gerisi teferruattır demeliyiz. Hep birlikte istikrarımızı muhafaza etmeliyiz.

 

Ben 63. Hükümet’in bağımsız Bakanıyım. Biz dün de aktif siyaset yaparken şahsımızı hiç ilgilendirmeyen ama milleti ilgilendiren konularda hep milletin yanında durduk. Siyasi çıkarlarımızı elimizin tersiyle ittik. Allah var ki, herkes biliyor ki 28 Şubat’ta tankların namluları ne bize ne de bizim misyonumuza çevrilmemişti. Ama bizim ayrı sokaklarda büyüdüğümüz aynı mahallenin çocukları olduğumuz birisine çevrilmişti. Çıktık yüreklilikle ve cesaretle dedik ki; ‘Namlusunu millete dönen tanka selam durmayız.’ 16 yaşında milleti tehlikede gördük. Ne sağımıza ne solumuza, ne anamıza ne babamıza bakmadan ikbalimizi istikbalimizi düşünmeden 12 Eylül evveli vatan ve millet söz konusuysa biz varız deyip ortaya çıktık. Yaptıklarımız tartışılır belki de eleştirilebilir, belki de çok yanlış yapmışızdır. Ama yanlışımız da varsa inandığımız için yaptık.

 

Türkiye siyaseten bir istiklal savaşıyla karşı karşıyadır. Hepimizin, başını ellerinin arasına alıp düşünmesi gerekir. Şöyle bakmanız gerekir; Etiler’de, Tarabya’da elinde viski bardağıyla oy verenle Hakkari’de, Şırnak’ta vatandaşımızın kafasına silah dayayanların olduğu yerde sandıklardan çıkan oylar eşit, aynı noktada. İyi bakın, iyi düşünün bunu, oranlar aynı noktada.”

 

Bakan Yalçın Topçu, açılış töreninin ardından Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile birlikte teleferikle Zeytin Yaylası’na çıktı. Bir süre vatandaşlarla sohbet eden Bakan Topçu,  yaylada incelemeler yaptı.

17.10.2015