BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ÖMER ÇELİK BELEDİYE BAŞKANLARINA “HAYIRLI OLSUN” DEDİ

 
“Adana Milletvekili ve Hükümetimizin Bakanı olarak, hem Bakanlığımın ilgi alanına giren konularda hem de diğer konularda belediyelerimize destek olacağım.”
 
Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile ilçe belediyeleri ziyaret eden Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Adana için ortaya konulan her hayırlı işin hamisi olacağını söyledi.
 
Seyhan, Yüreğir ve Çukurova ilçeleri belediye başkanlarını makamlarında ziyaret eden Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in ilk durağı Adana Büyükşehir Belediyesi oldu. Bakan Ömer Çelik’e ziyaretlerinde Adana Valisi Mustafa Büyük eşlik etti.
 
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik belediyelere yaptığı hayırlı olsun ziyaretlerinde şunları kaydetti: 
 
Hepimiz Adanalıyız
 
“Bugün ben Büyükşehir Belediye Başkanımız başta olmak üzere 3 belediye başkanımızı da ziyaret edeceğim ve kendilerine hayırlı olsun dileklerimi ileteceğim.
 
Sayın Büyükşehir Belediye Başkanına bu seçimdeki başarısından dolayı tebriklerimizi iletiyoruz, kutluyoruz kendisini. Adana her zamanki gibi olgun, istikrar ve güven içinde bir seçim geçirdi. Ufak tefek hadiseler hariç vatandaşlarımızın iradesi tecelli etti. Bir takım istisnalar hariç büyük oranda centilmence bir seçim oldu.
 
Hepimiz Adanalıyız. Bundan sonrasında da Adana’ya hizmet etmeye çalışacağız. Ben Adana için ortaya konulan her hayırlı işin hamisi olmaya çalışacağım. Bütün belediye başkanlarımızla ve yeni görevine atanan Sayın Valimiz ile birlikte hep beraber inşallah Adana’nın hizmetinde olacağız.
 
Biz bugün bu konumlarda bulunuyorsak bu Adanalıların sayesindedir. Hepimiz için en büyük şeref levhası Adanamız için nasıl hizmet ettiğimiz olacaktır.
 
Sayın başkanlara, mesai arkadaşlarına ve çok değerli ailelerine hayırlar getirmesini diliyorum bu görevlerin. Adana’ya yapacakları hayırlı hizmetlerde de kendilerine ve bütün mesai arkadaşlarına başarılar diliyorum. İnşallah bundan sonra bütün belediye başkanlarımızla, siyasilerimizle, kamu yöneticilerimizle birlikte Adana halkı için en iyisini nasıl yaparız diye koşturacağız.”
 
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, ziyaretlerinde basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
Suriye’de İnsani Trajedi Sürdüğü Müddetçe Bu İnsanlar Bizim Misafirimiz Olacak
 
 
Bakan Ömer Çelik, son zamanlarda Suriyelilere yönelik tepkileri değerlendirdi:
 
“Meseleyi Suriyeliler diye koyarsak yanlış olur. Kadim komşumuz Suriye’de büyük bir insani trajedinin olduğunu biliyorsunuz. Maalesef milyonlarca insan yer değiştiriyor. Daha bundan yüzyıl evvel kardeşçe, aynı imparatorluğun çatısı altında kardeş topluluklar olarak yaşadığımız insanlar bugün büyük bir trajediden ve ölümden kaçıyorlar. Büyük milletimiz de her zaman olduğu gibi kendisine sığınanlara kucağını açmıştır.
 
Bugün bu insanlar Lübnan’a, Ürdün’e sığındılar. Ama en çok misafirperverliği Türkiye’de gördüler. Birleşmiş Milletlerin yaptığı ziyaretlerde Türkiye’deki kampların en üst standartlarda olduğu ifade edildi. Milletimiz büyük bir millettir, kendisini sığınanla ekmeğini, çorbasını paylaşır ve bugün de karşı karşıya olduğumuz durum budur. Bu insani trajedi sürdüğü müddetçe bu insanlar bizim misafirimiz olacaklardır. Onlar kardeşlerimiz olarak topraklarımızda bulunuyorlar.
 
Çeşitli yerlerde bir takım asayiş olayları, münferit olaylar oluyor. Daha sonra bunlar ‘Suriyeliler şöyle yaptı!’ diye büyük bir etiketin altına sokulmaya çalışılıyor. Bir takım küçük, münferit hadiseler, çok büyük çatışmalar gibi gösterilmeye çalışılıyor. Her zaman bu işlerin arkasına sığınmaya çalışan, bunlardan istikrarsızlık üretmeye çalışan provokatif gruplar da olabilir. Buna karşı dikkat etmek gerekir.
 
Bu misafirlerimize millet olarak tarih boyunca kucağımızı açtık ve bugünde bu trajediden kurtuluncaya kadar misafirimiz olacaklar. Bu tip hadiseler ile karşılaştığımızda lütfen hiç kimse meseleyi kendi halletmeye kalkmasın. Bir sıkıntı olduğunda hemen emniyet birimlerine, valiliğe başvursun. Herhangi bir sorun gördüğünde meseleyi bu şekilde halletmeye çalışsın. Özellikle de misafirlerimize karşı toplu bir takım saldırılar, bir takım provokatif eylemler olduğunda vatandaşlarımız muhakkak suretle bunu reddetsinler, emniyet ile işbirliği yapsınlar ve bu çerçevede inşallah bu asayiş olaylarının başka istismar alanlarına dönüşmesini hep birlikte önleyelim. Unutmayalım ki, bu millet büyük bir millettir. Misafirlerine kucağını açmıştır. İnşallah bundan sonrasını da hep birlikte basiretle ve dirayetle yürüteceğiz.”
Adana Konsolosluğu İftarında Çıkan Olaylar
 
“Olayın ayrıntısını bilmiyoruz. Ama unutmayalım ki, büyükelçiler ve başkonsoloslar bizim ülkemizde güvenlikleri devletimiz tarafından temin edilmiş misafirlerimizdir. İftar verebilir, çeşitli faaliyetlerde bulunabilirler. Onların ülkelerine yönelik vatandaşlarımızın bir tepkisi, bir protestosu olacaksa bu da tabiidir. Ama bu protestoların nasıl olacağı kanunlarla belirtilmiştir. Bunların bir çadır yakma eylemi şeklinde son derece vahim ve provokatif bir eyleme dönüşmemesi gerekir. Zaten Diyarbakır halkı her zaman olduğu gibi sağduyulu davranmıştır ve bu çadır yakma eylemini reddetmiştir.”
 
ABD Senatosunun Türkiye’ye Yeni Atanacak Büyükelçi ile İlgili Tavrı
 
 
“Bu tarz ifadeler bazı senatörler tarafından kullanılıyor olsa da bunlar Amerika Birleşik Devletleri gibi müttefik bir ülkenin resmi görüşünü yansıtmaz. Orada büyükelçiler atanırken senatonun onayı gerekiyor. Oradaki prosedür farklı. Bunları tavsiye eden senatörler varsa hiç kimsenin Türkiye’nin demokratik standartlarını, hukuk devleti standartlarını eleştirmek gibi bir haddi olamayacağını hatırlatmak isteriz. Bu senatörlere şu soruyu sorarız biz: ‘Gazze’deki durum hakkında ne düşünüyorsunuz?’ Bu konudaki görüşlerini merak ederiz.”  
 
Seyhan Tepebağ Arkeopark Projesi
 
“Tepebağ bizim için çok kıymetli. Burasının korunması kültürel mirasın korunması bakımından önemli. Orada ne yapılacaksa açık bir diyalog içerisinde yapılır. Bakanlığımızın da görevi zaten kültürel mirasın korunmasıdır. Belediyemizin de görüşünü alırız. Tepebağ ile ilgili sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini alırız. Vatandaşlarımızın görüşünü alırız. Bir problem olmaz. Biz oraya ne yapılacaksa Adana’nın kültürel mirasının korunması ile ilgili, benim Bakanlığım buna kuşkusuz ki tam destek verecektir. Belediye Başkanımız ile arkadaşlarım görüşürler ve en güzel projeleri ortaya koyarlar. Biz de ona tam destek veririz. Bu Tepebağ’daki koruma faaliyeti çok uzun yıllardır konuşuluyordu zaten. Çok da sürüncemede kaldı. İnşallah bunu kapsamlı bir proje haline getirelim ve bir an evvel de sonuca erdirelim.”  
 
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Yüreğir Belediyesini ziyaretinde, bir gazeteci tarafından, Risale-i Nur Külliyatının basımı ile ilgili yayınevleri ve hak sahipleri arasında bandrol nedeniyle yaşanılan sorunların hatırlatılması üzerine şunları kaydetti:
 
Risale-i Nurların Basımı ile İlgili Kara Propaganda Yapıyorlar

“Anlaşmazlık diye bir şey söz konusu değil. Merhum Bedüzzaman Said Nursi bu toprakların yetiştirdiği çok kıymetli bir alim ve Risale-i Nurlarda bizim irfan hazinemizin çok kıymetli parçaları.
 
Kültür ve Turizm Bakanlığına yapılan bir ihbar neticesinde şimdiye kadar yapılan basımların, Risale-i Nurların, yasal varislerinden izin alınmaksızın yapıldığı ortaya çıktı.
 
Bunun üzerine, yapılan bütün bu basımlar kaçak durumuna düşüyor. Bu durumda bandrol verilmesi konusunda hukukçu arkadaşlarımızın mütalaaları bu yöndedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı açısından mümkün değildir.
 
Bizim hukukçularımız konuyu incelediler ve bunu basmak isteyen yayınevlerine eser sahiplerinin yasal mirasçılarından belge getirmelerini istediler. Bu belgeyi getireceklerini söyledi pek çok yayınevi. Fakat şu ana kadar yasal varislerden gelen yasal bir belge yok.
 
Bu sebeple biz, mevzuat, kanunlar ve hukuk çerçevesinde bu bandrolu veremiyoruz. Verdiğimiz andan itibaren suçlu durumuna düşeriz. Bu kolay bir şekilde de çözülemez.
 
Maalesef bir gazete, belli bir kesim kendi tabanlarını da incitecek şekilde bununla ilgili, kara propaganda diyebileceğim, kara propaganda yapıyorlar. Başbakanımıza ve bizlere karşı fevkalade yanlış ifadeler kullanıyorlar. Tabii ki, bizim burada yapmaya çalıştığımız şey bu eserlerin korunmasıdır.”
 
Merhum Bedüzzaman Hazretleri’nin Talebeleri de Hassasiyetimizin Doğru Olduğunu Belirttiler
 
“Bu süreçte Merhum Bedüzzaman’ın hayatta olan hemen hemen bütün talebeleri ziyaretimize geldi. Kendileriyle biz durumu paylaştık. Kendileri de aslında eserlerde yapılan tahrifatın bir şekilde önüne geçilmesini beklediklerini bunun buna bir vesile olabileceğini, şimdiye kadar çok ciddi tahrifatlar yapıldığını, öz Türkçeleştirilirken anlam kaymalarının ortaya çıktığını, kendilerinin merhumun bizzat talebeleri olmaları vesilesiyle kendisinden bizzat duydukları şeyin eserlerin orijinaliyle korunması olduğunu, hiçbir şekilde değiştirilmemesi yönünde olduğunu söylediler.
 
Netice itibariyle yasal varisler de basmak isteyenlere bu belgeyi vermeyince bizim bandrol vermemiz söz konusu olmadı.
 
Şimdi kanunen tek bir yol var. O da şu: Belli bir memleket irtifakının parçası olmuş yasal varislerinden belge alınamamış eserlerin devlet tarafından korunması, basılmasının sağlanması şeklinde bir düzenleme söz konusu olacak. Dolayısıyla kimseye basımı için verilmiyor diye bir şey yok. Tam tersine basmak isteyenlerin yasal izni yok. Hukukçular bunu çok iyi biliyorlar. Biz bu süreci yürütürken biraz evvelde bahsettiğim üzere Merhum Bedüzzaman Hazretleri’nin bütün talebeleriyle, büyük çoğunluğuyla görüştük. Kendileri ziyaretimize geldiler ve hassasiyetimizin doğru olduğunu belirttiler. Kamuoyuna da bu şekilde açıklama yaptılar. Bir iki kesim hariç bununla ilgili gerekli bilgilendirmeler yapılmış durumda. Dolayısıyla eserlerin yasaklanması, devletleştirilmesi gibi bir takım yanlış ifadeler kullanılıyor ama bunlar söz konusu değil. Bu noktaya da durduk yere gelinmiş değil. Dolayısıyla bu eleştirilerde bulunanlara şunu sormak lazım: Ellerinde yasal varislerden verilmiş bir belge var mı?”                
 
İnsani Trajedinin Konusu Olmuş Bir Olayda Tarafsız Olmak Siyasi Bir Problem Olmaktan Çıkar Ahlaki Bir Probleme Dönüşür
 
 Çukurova Belediyesini de ziyaret eden Bakan Ömer Çelik, görev yapmak üzere Adana’ya gelenleri kısa sürede Adanalı saydıklarını ve yaptıklarını ifade ederek “Adanalılar olarak hemşerilerimize nasıl daha iyi hizmet ederiz? Bunlara hep beraber bakacağız. Ben de şahsen Adana Milletvekili olarak, Hükümetimizin Bakanı olarak, hem Bakanlığımın ilgi alanına giren konularda hem diğer konularda arkadaşlara sürekli olarak destek olacağım.” şeklinde konuştu.
 
 Bakan Ömer Çelik, ziyareti sırasında ayrıca, bir basın mensubunun Cumhurbaşkanı adayı Ekemeleddin İhsanoğlu’nun Filistin’e yönelik tarafsız olmakla ilgili açıklamalarına ilişkin sorusunu da yanıtladı.
 
Zalim ile Mazlum Arasındaki Bir Meseleye Dönüştüğü Andan İtibaren Ortadoğu’daki Her Meselede Tarafız
 
“Tarafsız olmak diye bir şey yok. Yani belli meselelerde, belli olaylarda, kısa dönemde önünüze gelen bazı sıkıntılarda tarafsızlık politikası güdebilirsiniz ama bu kadar uzun zamana yayılmış, bu kadar insani trajedinin konusu olmuş bir olayda tarafsız olmak siyasi bir problem olmaktan çıkar ahlaki bir probleme dönüşür.

Milletimiz Filistin davasını neredeyse kendi topraklarımız dışında bir milli dava olarak kabul etmektedir. Bu dava bizim topraklarımızın dışında, topraklarımızı doğrudan ilgilendiren bir dava olamamasına rağmen aradaki kardeşlik hukuku, o coğrafyayla yakın zamana kadar olan hukukumuz ve bağlantımız sebebiyle bunu milli bir dava olarak kabul etmiş bir milletiz ve devletiz biz.
Bunun yanı sıra bugünlerde Gazze’de görüyorsunuz ne kadar büyük bir insani trajedi ortaya çıkıyor. Savaş uçaklarıyla İsrail orayı bombalıyor. Bu kadar ölü var, bu kadar yıkım var, bu kadar yaralı var. Arkasından da ateşkes ilan etmeye kalkıyor. Böyle bir olay karşısında tarafsız olmak siyasi bir problem olduğu kadar ahlaki bir problemdir. Birincisi bu.

İkincisi; bir şeye dikkatinizi çekerim: Türkiye’nin ne zaman Ortadoğu’yla ilişkileri konuşulsa tırnak içinde bir kavram kullanılır ‘Ortadoğu bataklığı!’ denir. Bu kavram aslında Türkiye’yi buradan uzak tutmak üzere uydurulmuş, üretilmiş, Türkiye’nin bu bölgelerdeki gücünü, etkisini, nüfuzunu kırmaya, buralara dönük ilgisini dağıtmaya dönük bir kara propaganda kavramıdır.

Dikkat ediniz, bu kavramları üretenlerin ait olduğu ülkeler, büyük Batılı ülkeler, büyük demokrasiler, büyük ekonomilerse, buralarda söz sahibi olmak için koşar adım gitmektedirler. Her meselenin içinde inisiyatif almaktadırlar.

Zalim ile mazlum arasındaki bir meseleye dönüştüğü andan itibaren Ortadoğu’daki her meselede tarafız. Tabii ki mazlumdan yana tarafız. Haklı ile haksız arasındaki bir meseleye dönüştüğü andan itibaren tarafız. Haklıdan yanayız.
Üçüncüsü de; buralar 100 sene evveline kadar iç içe olduğumuz coğrafyalar. 100 yıllık bir tarih içerisinde ayrı milli sınırlarımız var. Bunların hepsini saygıyla karşılıyoruz. Ama aradaki kardeşlik bağı, aradaki medeniyet bağı bugünün dünyasında yeni bağlar getiriyor. Bunlar ekonomik bağlardır, enerji bağlarıdır. Dolayısıyla biz bu topraklarla çok yakından ilgilenmek durumundayız. Türkiye’nin bekası açısından, Türkiye’nin güvenliği açısından, refahı açısından da bu gerekir. Kardeşlik hukuku açısından da bu gerekir.”
 
(17.07.2014)
 
  • Adana'da Belediye Ziyaretleri
  • Adana'da Belediye Ziyaretleri
  • Adana'da Belediye Ziyaretleri
  • Adana'da Belediye Ziyaretleri