Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy: “Bizim kültür varlıklarını korumaktan anladığımız sadece kendi ürettiklerimize değil bugün yaşadığımız topraklar üzerinde yükselmiş tüm medeniyetlerin emanetlerine sahip çıkmaktır. Türkiye'nin bu konudaki hassasiyetini, yürüttüğü titiz çalışmalarla ulaştığı başarıyı da kimse inkâr edemez."
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, çevrim içi olarak düzenlenen "UNESCO'nun 75. ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu'nun 70. Kuruluş Yıl Dönümünde Beşinci Büyük Buluşma Programı"na katıldı.
Bakan Ersoy, burada yaptığı konuşmada, BM'nin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında, "2030 yılına kadar dünya çapında yoksulluğu ortadan kaldırmak ve kimseyi dışarıda bırakmaksızın sürdürülebilir kalkınmayı başarmak" taahhüdü olduğunu hatırlatarak, "O halde koşullar ne olursa olsun bu taahhüttü yere düşürmemek, fırsat ve hak eşitsizliklerini el birliği ile gidererek herkes için insanca yaşama koşullarını tesis etmek zorundayız." dedi.
Eşitliğin ve adaletin olmadığı dünyada sorunlar, çatışmalar ve ayrılıkların kaçınılmaz olduğuna işaret eden Bakan Ersoy, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsında "Dünya beşten büyüktür" sözüyle son derece güçlü ve aktif bir şekilde ses bulan bu gerçekler doğrultusunda Türkiye'nin insani politikalarını kararlılıkla sürdürdüğünü, insani yardımlarda dünya birinci olmaya devam ettiğini vurguladı.
Türkiye'nin yeni tip koronavirüs salgını sürecinde dünyayla dayanışmasını sürdürdüğünü, 155 ülkeye ve 9 uluslararası kuruluşa el uzattığını, yardım isteyenlere ayırım gözetmeksizin tıbbi cihaz ve donanım desteği sağlandığını anlatan Bakan Ersoy, "TİKA vasıtasıyla, pandemi nedeniyle sınırların kapalı olduğu, tıbbi malzeme ve donanımın aciliyet kazandığı bir dönemde maske, tulum ve dezenfektan yerinde üretimleri, ayrıca tıbbi proje destekleri ile 72 farklı ülkede, 1 milyon 350 bin kişiye zamanında ulaşılarak, salgınla mücadeleye ciddi destek verilmiştir." diye konuştu.
“Pandeminin Olumsuz Etkilerini Hafifletmek İçin Var Gücümüzle Çalışıyoruz"
Salgının Türkiye'de ortaya çıkmasından sonra ilan edilen karantina döneminde müzik, sinema ve tiyatro gibi sanat sektörleri ile müze ve kültür merkezleri gibi kurumların, zanaatkâr ve sanatçıların mağduriyetlerinin giderilmesi için "Ekonomik İstikrar Paketi" kapsamında çözümler üretildiğini ve üretilmeye devam edildiğini vurgulayan Bakan Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Pandeminin kültür sektörleri üzerindeki olumsuz etkilerinin hafifletilmesi ve normale dönüşün kolaylaştırılması uğrunda var gücümüzle çalışmaktayız. Vatandaşlarımızın kültürel olanaklardan mahrum kalmaması için dijital bilişim teknolojilerinin yardımıyla Bakanlık arşivlerimizdeki tiyatro, opera ve bale temsilleri, konserler, elektronik kitap koleksiyonları, sanal müze gezileri gibi hizmetler de halkımızın erişimine açılmıştır."
"UNESCO Bu İşin Çatısı Olarak Görebileceğimiz Bir Kurum"
Türkiye'nin somut ve somut olmayan kültürel miras noktasında muazzam bir zenginliğe sahip olduğunu ifade eden Ersoy, bu alanlarda gerçekleştirilen her çalışmada UNESCO Türkiye Milli Komisyonunun bilgisi, tecrübesi ve iş birliğinin vazgeçilmez olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Dünya Miras Listesi ve Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'nde 18'er unsuru bulunduğuna dikkati çeken Bakan Ersoy, Geçici Miras Listesi'nde bulunan 83 varlığın sahip olduğu değerlerin de esas listelerdeki sayıların artacağının teminatı olduğunu dile getirdi.
Bunun sadece UNESCO ile alakalı bir çalışma olmadığını belirten Bakan Ersoy, "UNESCO bu işin çatısı yahut vitrini olarak görebileceğimiz bir kurumdur. Kültür varlığımızı korumak esasen geçmişimize karşı vefanın geleceğimize karşı sorumluluğumuzun gerektirdiği bir faaliyet alanıdır. Kültür, milli kimliğin vesikasıdır. Hafızamızı güçlü tutmak, o kimliği daima geçerli kılmak kültürü tüm unsurlarıyla korumakla mümkündür. Bizim de esasen hizmet ettiğimiz amaç ve hedef budur." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin dünyanın en zengin medeniyet coğrafyasında yaşadığının altını çizen Bakan Mehmet Nuri Ersoy, şunları kaydetti:
"Bizim kültür varlıklarını korumaktan anladığımız sadece kendi ürettiklerimize değil bugün yaşadığımız topraklar üzerinde yükselmiş tüm medeniyetlerin emanetlerine sahip çıkmaktır. Türkiye'nin bu konudaki hassasiyetini, yürüttüğü titiz çalışmalarla ulaştığı başarıyı da kimse inkâr edemez. Bu noktada son dönemlerde gündemde olan Ayasofya-i Kebir ve Kariye camilerinin yeniden ibadete açılması hususunda, bazı kesimlerin ulusal ve uluslararası kamuoyunda olumsuz intiba yaratma çabalarını hayretle görmekteyiz. Bu durumların bertaraf edilmesi örneğinde olduğu gibi, UNESCO Türkiye Milli Komisyonunun ve Dışişleri Bakanlığının, Bakanlığımız ile eş güdüm içinde çalışmaları ve destekleri, ülkemizin uluslararası arenadaki saygınlığını ve görünürlüğünü artıran kazanımlarla sonuçlanmaktadır."
(09.12.2020)