Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: "Eğer biz iddia veya ima edildiği gibi diğer inançların sembollerini hedef alan bir millet olsaydık, beş asırdır elimizde olan bu manastırın yerinde şu anda yeller eserdi."
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bu ulu mabede sahip çıktığımız, koruduğumuz, yaşattığımız için teşekkürü hak ettiğimize inanıyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bu töreni, yarım bin yıldır cami olarak hizmet veren bu eserin kılına bile dokunmayan ecdadın hoşgörü ve sevgi ikliminden nasibini alamayanlara ithaf ediyoruz."
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy: "Sümela Manastırı’ndaki çalışmaların birinci etabı 29 Mayıs 2019'da tamamlandı. Bugün de tamamlanan ikinci etapla birlikte Sümela Manastırı’nın restorasyonunun ve özellikle taş düşme önlemleriyle ilgili almış olduğumuz tedbir çalışmalarının yüzde 65'lik bölümünü tamamlamış oluyoruz."
Türkiye’nin iki önemli kültür mirası olan Sümela Manastırı’nın restorasyonu tamamlanan ikinci etabı ile Trabzon Ayasofya Camii’nin açılışları yapıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan video konferans ile katıldığı açılış töreninde "Eğer biz iddia veya ima edildiği gibi diğer inançların sembollerini hedef alan bir millet olsaydık, beş asırdır elimizde olan bu manastırın yerinde şu anda yeller eserdi." dedi.
Restorasyonları tamamlanan Sümela Manastırı ile Ortahisar Ayasofya Camii'nin Trabzon'a ve ülkeye hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, dünya mirasının en önemli eserlerini bünyesinde barındıran Anadolu'nun bu iki güzelliğinin, yeniden insanlığın hizmetine sunulmasında emeği geçenleri, başta Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy olmak üzere tebrik etti.
Yamaçlarda nasıl çalışıldığını herkesin gördüğünü ifade eden Erdoğan, çalışmaların, bütün zorluklara ve tehdit edici unsurlara rağmen yapıldığını belirtti.
Sümela Manastırı'nın, ülkenin tanıtımının önemli sembollerinden biri olduğunu anımsatan Erdoğan, yaklaşık 1600 yıllık mazisi olan bu eserin, ecdadın bölgeye yerleşmesi ve tümüyle fethinin ardından korunarak bugünlere geldiğini söyledi.
"Ülkemizin Her Değeri Gibi Bu Esere de Biz Sahip Çıktık"
Kayalara oyulmuş bir dizi yapıdan oluşan Sümela Manastırı'nda bölgeye hakim tüm medeniyetlerin izlerini görmenin mümkün olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu eser en parlak dönemlerini 19. yüzyılda yaşamış, Rus işgalinin ardından ise boşaltılarak mahzun kalmıştır. Maalesef bu güzel yapıdaki eserlerin bir kısmı 1930'lu yıllarda Yunanistan'a götürülmüştür. Ülkemizin her değeri gibi bu esere de biz sahip çıktık. Altındere Vadisi'nin gerdanlığı olarak nitelenen bu güzel eseri yeniden dünya kültür mirasına kazandırmak için uzun yıllardır çalışmalar yürütüyoruz. Daha önce çevresini, su kemerlerini ve manastıra çıkan merdivenleri kullanılabilir hale biz getirmiştik. Bugün manastırın üzerinde bulunduğu kaya yüzeylerinin iyileştirilmesi ağırlıklı restorasyonların bir bölümünün daha açılışını yapıyoruz Türkiye'nin toprakları üzerindeki her türlü medeniyet mirasına nasıl sahip çıktığının, koruduğunu, güzelleştirdiğinin somut bir örneği olan bu çalışmayı ülkemizi eleştirenlerin dikkatine sunuyoruz. Eğer biz iddia veya ima edildiği gibi diğer inançların sembollerini hedef alan bir millet olsaydık, beş asırdır elimizde olan bu manastırın yerinde şu anda yeller eserdi."
"Teşekkürü Hak Ettiğimize İnanıyoruz"
Aynı durumun Anadolu'nun dört bir yanındaki benzer eserler için de geçerli olduğuna dikkati çeken Erdoğan, hiçbir zaman yıkmanın, imhanın, yok etmenin peşinde olmadıklarını, tam tersine hep inşanın, ihyanın peşinde koştuklarını vurguladı.
"Osmanlı'nın daha bir asır önce çekildiği coğrafyalarda tam anlamıyla bir kültürel soykırım yaşandı." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ecdat yadigârı eserlerin kahir ekseriyeti ya yıkıldı ya yakıldı ya da yok olmaya mahkûm edildi. Balkanlar'da bir asır önce 300 cami ile bıraktığımız bir şehirde bugün her nasılsa ayakta kalabilmiş tek bir caminin kalmış olması, kimin nerede durduğunun ispatıdır. Tarihi eserleri koruma noktasında Batılı hiçbir devletin Türkiye'ye söz söyleme, bizi eleştirme hakkı yoktur Ayasofya'yı 1453 yılında dönüştürüldü haliyle cami olarak yeniden hizmete açmamız rahatsızlık sebebi olmamalıdır. Tam tersine bu ulu mabede sahip çıktığımız, koruduğumuz, yaşattığımız için teşekkürü hak ettiğimize inanıyoruz. Bugün hizmete açacağımız Ortahisar Ayasofya Camii için de aynı durum geçerlidir. Yaklaşık 750 yıllık bir geçmişi olan bu eser, ecdadın elinde daha da güzelleşecek günümüze ulaşmıştır. Ortahisar Ayasofya Camii tarihi boyunca sadece bir asır önceki kısa süreli Rus işgali sırasında depo haline dönüştürülerek mabet vasfına aykırı şekilde kullanılmıştır. Yalnızca bu örnek dahi kimlerin tarihi eserlere ve mabetlere saygılı kimlerin de hoyrat ve yıkıcı davrandığını göstermeye kâfidir."
Erdoğan, bahçe duvarlarından tavanlarına kadar baştan sona yeniden restore edilen Ortahisar Ayasofya Camii'ni yine kadim ve kucaklayıcı medeniyet anlayışının sembollerinden biri olarak hizmete açtıklarına dikkati çekti.
"Bu töreni yarım bin yıldır cami olarak hizmet veren bu eserin kılına bile dokunmayan ecdadın hoşgörü ve sevgi ikliminden nasibini alamayanlara ithaf ediyoruz." diyen Erdoğan, İstanbul'daki Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin açılışının ülkede ve dünyada hakka ve hukuka saygılı olanlar ile zihni ve kalbi kararmış olanları ayıran bir turnusol kâğıdı işlevi gördüğüne işaret etti.
"Ne Yaparlarsa Yapsınlar Artık Yolun Sonu Görünüyor”
Türk milletinin Anadolu'daki bin yıllık varlığını kabul edemeyenlerin Ayasofya bahanesiyle bir kez daha kinlerini kustuklarını, aynı şekilde milletin değerlerini ve kültürüne husumet duyanların yine Ayasofya üzerinden gerçek niyetlerini ortaya döktüklerinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu kesimlerin Sümela Manastırı ve Ortahisar Ayasofya Camii konusunda diyecekleri de bellidir. Bunlar için ne tarihin ne kültürün bir kıymeti vardır. Türk milletine ve İslam dinine düşmanlıklarını açıkça dile getiremedikleri için bu tür konular üzerinden kendilerini konumlandırılıyorlar. Hâlbuki böyle dolaylı yollara hiç gerek yok. Milletimiz de tüm insanlıkta kimin nerede durduğunu gayet iyi biliyor. Biz bu hakikatleri Birleşmiş Milletler kürsüsünden dünyadaki 200'e yakın ülkenin temsilcilerinin gözlerinin içine baka baka zaten söyledik, söylüyoruz. Özellikle Batılı ülkelerin dünyanın kalanının kanı, gözyaşı, acısı, sömürüsü üzerine kurulu refah düzeninin sonunun geldiğini açıkça ifade ediyoruz. Bölgemizde ve dünyada yaşanan değişim sancılarını yeni ve kutlu bir doğumun habercisi olarak gördüğümüzü belirtiyoruz.
Salgın dönemindeki gelişmelerin bu gerçeği, inkârı ve dönüşü mümkün olmayan bir şekilde ortaya koyduğuna inanıyoruz. Karşımızdakilerden de bu kadar açık bu kadar berrak bu kadar delikanlıca bir duruş bekliyoruz. Maalesef sürekli bel altı vurarak kazanım elde etmeye alışmış olanlar içeride ve dışarıda aynı sinsilikle yollarına devam ediyorlar. İnsanlara iftira atarak, vatandaşlarımızı kışkırtarak milletin değerlerini olan düşmanlıklarını gizlemeye çalışıyorlar ama ne yaparlarsa yapsınlar artık yolun sonu görünüyor."
Erdoğan, mağdurların ve mazlumların feryadı arşı kaplamışken artık kimsenin hakikatin üzerini sahte gülücükler ve içi boş kavramlarla kapatamayacağını bildirdi.
Türkiye olarak medeniyetlerinden ve tarihlerinden aldıkları ilhamla hak, hakikat, adalet ve barış uğrunda verdikleri mücadeleyi sürekli daha ileriye taşımak da kararlı olduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, müdahil oldukları her meselede bu perspektifle hareket ettiklerini sözlerine ekledi.
Bu eserlerin ihyasında emeği geçenlere teşekkür eden Erdoğan, "Bu sene 15 Ağustos'ta Ortodoks vatandaşlarımızın Sümela Manastırı'nda restorasyon döneminde ara verilen Meryem Ana Ayini'ni gerçekleştirebileceklerini duyurmak istiyorum." diye konuştu.
“Son Kısmı 1 Temmuz 2021’de Ziyarete Açacağız”
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise Sümela Manastırı'ndaki çalışmaların birinci etabının 29 Mayıs 2019'da tamamlandığını anımsattı ve şöyle devam etti:
"Bugün de tamamlanan ikinci etapla birlikte Sümela Manastırı'nın restorasyonunun ve özellikle taş düşme önlemleriyle ilgili almış olduğumuz tedbir çalışmalarının toplamdaki yüzde 65'lik bölümünü tamamlamış oluyoruz. Kalan yüzde 35'lik bölümü ise daha önce hiç ziyarete açılmamış olan alanlar, orada da hiç hız kesmeden devam ediyoruz ve inşallah 1 Temmuz 2021'e kadar da son kalan kısmı yani daha önce hiç ziyarete açılmamış alanları da hızla tamamlayarak bir yıldan daha kısa süre içinde hizmete, ziyarete açmış bulunacağız."
“1100 Tondan Fazla Kaya Bölgeden Çekildi”
Bakan Ersoy, bu etapla birlikte yaklaşık 17 bin metrekarelik kaya bölümünde koruma alanı oluşturulduğuna işaret ederek, özellikle her tarafın çelik ağlarla kaplandığını vurguladı.
Aynı bölümde 600 metrekarelik bariyer çalışması yapıldığının altını çizen Ersoy, 1100 tondan fazla kayanın bölgeden çekildiğini, böylece tehlikenin uzaklaştırıldığını aktardı.
Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, birinci etapta 11 milyon lira harcandığını dile getirerek, "İkinci ve üçüncü etapla birlikte 44 milyon lira daha harcayarak 55 milyon lira gibi bir rakamla da bu restorasyon çalışmasını tamamlamış olacağız." ifadesini kullandı.
Sümela Manastırı'nın 2000 yılında UNESCO Dünya Kültür Miras Geçici Listesi'ne alındığını anımsatan Ersoy, "Son kalan kısmı da tamamlar tamamlamaz, önümüzdeki yıl itibarıyla UNESCO'da Kalıcı Miras Listesi'ne girmesi için gerekli çalışmaları başlatıp, hızlı bir şekilde Dünya Kalıcı Miras Listesine girmesini hedefliyoruz." diye konuştu.
"Trabzon'daki Yapı, İstanbul'daki Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin Küçük Bir Yansıması"
Bakan Ersoy, bugün Trabzon'da Ayasofya Camisi'nin de açılışının yapılacağını söyledi.
Geçen sene Erdoğan'ın talimatı ile sözünü verdikleri Ayasofya Camisi'ndeki restorasyon çalışmalarını hızla tamamladıklarını belirten Bakan Ersoy, bugünkü açılışa onu da yetiştirdiklerini anlattı.
Bakan Ersoy, Trabzon'daki yapının, İstanbul'daki Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin küçük bir yansıması olduğuna dikkati çekerek, yapının tarihine ilişkin bazı bilgileri paylaştı.
Bazı kaynaklara göre yapının 1511, bazı kaynaklara göre de 1573 yılında cami vasfını kazandığını dile getiren Ersoy, şöyle devam etti:
"1966 yılına kadar da cami olarak hizmet veriyor, ibadete açık oluyor. 1966 yılında müzeye dönüşüyor ama 2013 yılında tekrar cami vasfı kazandırılarak, cami olarak hizmet veriyor. Birkaç yıldır restorasyon çalışmaları devam ediyordu, onu da hızlandırdık ve bugün itibarıyla restore edilmiş bir şekilde açılışa hazır hale getirdik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Aynen İstanbul Ayasofya'da olduğu gibi süratle dış cephelerin de hemen restorasyonlarını yapıp, boya vesaire ne gerekiyorsa inşallah bunları da pırıl pırıl hale getireceğiz" ifadesi üzerine Ersoy, "Sayın Cumhurbaşkanım bir yıl içinde tamamlayacağız, 2021'e inşallah yetiştireceğiz." dedi.
Konuşmaların ardından, Erdoğan'ın talimatı ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Gökhan Yazgı, Ankara Kültür ve Turizm Müdürü Ali Ayvazoğlu, Trabzon Kültür ve Turizm Müdür Vekili Mustafa Asan ve diğer yetkililer kurdele keserek yaklaşık 5 yıl ziyarete kapalı kalan Sümela Manastırı'nı restorasyonun ardından ziyaret açtı.
Trabzon Ayasofya Müzesi’nin açılışı ise Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan vile diğer yetkililer tarafından Sümela Manastırı ile aynı anda yapıldı.
Erdoğan, tören alanındaki yetkililere, açılışta kullanılan kurdele ve makasın, günün anısına kendilerine hediye edildiğini söyledi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, açılışlar için geldiği Trabzon’da Valilik ve Belediye Başkanlığı ziyaretinde de bulundu. Bakan Ersoy, Sümela Manastırı’nda gerçekleştireceği açılış öncesinde Trabzon Ayasofya Camii’nde de incelemelerde bulundu.
(28.07.2020)