Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri ve uzmanlardan oluşan heyet, son günlerde "alandaki tarihi yapılara zarar verildiği" iddialarıyla gündeme gelen Göbeklitepe’de yürütülen çalışmaları basın mensuplarıyla birlikte yerinde inceledi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mahmut Kocameşe başkanlığındaki Bakanlık heyeti, "tarihin sıfır noktası" olarak nitelendirilen Göbeklitepe’de yapılan çalışmalar hakkında uzman arkeologlardan bilgi aldı.
İncelemeler sonrasında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Kocameşe, alandaki kazı çalışmalarının uzun yıllardır sürdüğünü belirtti.
Göbeklitepe'deki tarihi yapılara zarar verilmesine yönelik iddiaların doğru olmadığını, böyle bir şeyin asla söz konusu olmayacağını vurgulayan Kocameşe, "beton döküldü" iddialarına karşılık şu bilgileri paylaştı:
“Yaklaşık 1000-1300 metre mesafede bir karşılama merkezimiz var. Oradan kazı alanına normal araç trafiğinin dışında sadece engelliler ve ulaşım güçlüğü çeken insanlar için hafif araçlarımızla ring yapacağımız bir yol uygulamamız var. Bu yayaların da kullanacağı bir yol, yaya yolu. Bu yol, tamamen doğal zemin üzerine keçe, koruyucu malzeme kaplanarak, üzerine 'stabilize kum' diyebileceğimiz bir malzemeyle dolgusunu yapıp onun üzerini de doğal küp taşlarla harçsız bir şekilde kapladığımız bir uygulama. Sadece bu yolumuzu kenarlardan tutacak bordür taşlar yine keçe ve stabilize malzemenin üzerinde. Basit harçla tutturulup dağılmasını, yolun kaymasını önlemek için yapılan bir uygulama var. Şunu da ifade etmem gerekir ki bulunduğumuz arkeolojik alanın çok gerisinde bu yol zaten sonlanıyor. Alanın içerisine kesinlikle bu haliyle bile olsa yolun devamı söz konusu değil.”
Yaklaşık 5 milyon avroluk Avrupa Birliği projesi kapsamında kazı alanının üzerine koruyucu üst örtü yapıldığı bilgisini veren Kocameşe, alandan 100 metre geride sonlanarak ahşap yürüme yoluyla devam eden ulaşım yolu ile söz konusu alana yaya olarak ulaşılabileceğini söyledi ve şöyle devam etti:
“Göbeklitepe 12 bin yıl kadar geriye giden, tarihin bilinen en eski tapınağı. Dünyada bu anlamda çok sayıda yayın da yapıldı. Burada yaptığımız çalışmaların tamamı bu alanla ilgili bilim heyetimizin, kazı başkanlığımızın, koruma bölge kurulumuzun ve Bakanlığımızın denetimi altında. Her aşaması kontrol, takip edilen bir proje ve uygulama. Bütün bilimsel yöntemlerin tamamı dikkate alınarak hiçbir taviz verilmeden çalışmalarımız sürüyor. Göbeklitepe, şu anda UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde, kalıcı listeye girmesi için de adaylık başvurusu yapıldı. En kısa zamanda daimi listede de yer almasını bekliyoruz.”
Alman arkeolog Klaus Schmidt önderliğinde kurulan Bilim Danışma ve Eşgüdüm Komisyonu üyeleri arkeolog Prof. Dr. Necmi Karul ve Prof. Dr. Gülriz Kozbe de inceleme heyetinde yer aldı.
Göbeklitepe hakkında son günlerde medyaya yansıyan haberleri değerlendiren Prof. Dr. Necmi Karul, “Kazı alanına yaklaşılan noktalarda demir içerikli bir beton görmedik. Doğal taşların altına serili harçlar gördük. Bu harçlarla oluşturulmuş bir bordürün arasına kum serildiğini, bir keçeyle zeminden ilişkisinin kesildiğini gördük. Arkeolojik doku potansiyeli olan yerle ilişkisinin kesildiğini gördük. Böyle bir alanın üzerinde sert bir makinenin yürümesi biraz da tercih edilen bir durumdur çünkü tabanda kum varsa basıyı tek bir noktaya olmasını önleyecektir, yayacaktır. Koruyucu bir tarafı vardır diyebiliriz.” ifadelerini kullandı.
Buradaki projenin kazılar aktifen 2014 yılında yapıldığı bilgisini veren Karul, "Şanlıurfa Koruma Kurulu'ndan onay alınarak, uygulamaya başlandı. Klaus Bey görevinin başındayken kurula sunulan bir proje bu. İçerisine çatı ve çevre düzenlemesi de dahil olan bir proje. Bu proje tamamlandıktan sonra son aşamada yol inşası söz konusu. O aşamaya da bugünlerde gelinmiş.” diye konuştu.
Karul, Göbeklitepe’nin bu tür olumsuz haberlerle gündeme gelmesinin asıl önemini gölgede bırakarak tarihi alana haksızlık olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Gülriz Kozbe ise ören yerlerinin erişilebilir olması gerektiğinin altını çizerek, “Yol negatif bir durum gibi karşımıza çıkmıyor. Yalnızca malzeme ve yakınlığı açısından bir sıkıntı olabilir ama bu yolun yapılması gerekir. UNESCO da bunun erişilebilirliği üzerinde çok durdu” dedi.
(23.03.2018)