Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş: "Milletlerin tarihi hele bizim gibi büyük geçmişi olan ve inşallah kıyamete kadar büyük bir geleceği olan milletlerin tarihi öyle safhalara ayrılarak ve birbirinden kopartılarak ne anlatılabilir ne de anlaşılabilir. Bizim için Selçuklu'nun, Osmanlı'nın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin birbirinden farkı yoktur. Bunların hepsi bir milletin hayat damarlarının farklı kolları şeklinde bugüne kadar geliyor. Her biri bizimdir"
Bakan Kurtulmuş: "Ne yazık ki Osmanlı tarihinin unutturulmak istenen isimlerinden birisi de Sultan Abdülhamid Han olmuştur. Yıllarca tarih bir takım tarafgirlikler altında anlatılmaya ve öğretilmeye çalışılmış, Sultan Abdülhamid Han da onu ve Osmanlı Devleti'ni yıkmaya çalışanların öğrettiği tarih perspektifinden bakılarak Kızıl Sultan olarak gösterilmeye gayret edilmiştir"
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, "Milletlerin tarihi hele bizim gibi büyük geçmişi olan ve inşallah kıyamete kadar büyük bir geleceği olan milletlerin tarihi öyle safhalara ayrılarak ve birbirinden kopartılarak ne anlatılabilir ne de anlaşılabilir. Bizim için Selçuklu'nun, Osmanlı'nın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin birbirinden farkı yoktur. Bunların hepsi bir milletin hayat damarlarının farklı kolları şeklinde bugüne kadar geliyor. Her biri bizimdir." dedi.
Kurtulmuş, 2. Abdülhamid Han, Sultan 2. Mahmud ve Sultan Abdülaziz ile 19 hanedanın medfun olduğu Sultanahmet'teki türbenin restorasyondan sonra ziyarete açılış törenine katıldı.
Çok güzel bir günde bir araya geldiklerini dile getiren Kurtulmuş, restorasyonda emeği geçenlere teşekkür etti. Kurtulmuş, türbenin İstanbul'da yaşayan herkesin önünden geçerken buruk bir şekilde baktığı bir yer olduğunu anlatarak, "Gençlik yıllarımızda senede belki birkaç kere bir araya gelinerek, Sultan Abdülhamid Han ve diğer Osmanlı padişahları Sultan 2. Mahmut ve Sultan Abdülaziz Han rahmetle anılır ve ruhlarına fatihalar okunurdu. Bu türbenin hali Türkiye'nin geçmiş dönemlerinin hikayesine benzer. Geçmiş dönemlerde maalesef tarihi eserlerimizin önemli bir kısmı ihmal edildi. Bir kısmı yüzüstü bırakıldı. Bir kısmının yeri ve izi dahi unutuldu." diye konuştu.
Son yıllarda ise tarihi eserlerin peşinden gittiklerini aktaran Kurtulmuş, atalarının ayak izlerinin olduğu her yere ulaşmaya gayret ettiklerini söyledi.
Kurtulmuş, dünyanın dört bir yanında Osmanlı'nın ayak izlerini sürmeye devam ettiklerine vurgu yaparak, söz konusu coğrafyalardaki eserleri bugünün insanlarıyla buluşturduklarını kaydetti.
Afrika'dan Asya'nın içlerine kadar her yerde bu topraklara ait olan her şeye ulaşma gayretinde olduklarını belirten Kurtulmuş, bunların köklerle olan kopmanın giderilmesi ve yeniden ayağa kalkma mücadelesinin işaretleri olduğunu ifade etti.
Kurtulmuş, türbede yatan Osmanlı sultanlarının devletin en önemli dönemlerinden birine şahitlik ettiğini anımsatarak, şöyle devam etti:
"Sultan Abdülhamid, bugün yaşadığımız dünya şartlarından daha ağır şartlar içerisinde koskoca cihan devletini 33 sene yöneterek dünyada etkili bir ülke olarak varlığımızı sürdürme mücadelesi vermiştir. Tabiri caizse bugüne benzer beka ve istiklal mücadelesini veren Osmanlı tarihinin önemli şahsiyetlerinden birisidir. Ne yazık ki Osmanlı tarihinin unutturulmak istenen isimlerinden birisi de Sultan Abdülhamid Han olmuştur. Yıllarca tarih birtakım tarafgirlikler altında anlatılmaya ve öğretilmeye çalışılmış, Sultan Abdülhamid Han da onu ve Osmanlı Devleti'ni yıkmaya çalışanların öğrettiği tarih perspektifinden bakılarak Kızıl Sultan olarak gösterilmeye gayret edilmiştir. Halbuki biz bütün köklerimizle beraber büyük bir milletiz. Milletlerin tarihi hele bizim gibi büyük geçmişi olan ve inşallah kıyamete kadar büyük bir geleceği olan milletlerin tarihi öyle safhalara ayrılarak ve birbirinden kopartılarak ne anlatılabilir ne de anlaşılabilir. Bizim için Selçuklu'nun, Osmanlı'nın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin birbirinden farkı yoktur. Bunların hepsi bir milletin hayat damarlarının farklı kolları şeklinde bugüne kadar geliyor. Her biri bizimdir. Tarihimizin her safhası bizimdir. Hepsine sahip çıkarız."
Bu tür türbelerin etrafının bir devlet mezarlığı özelliği taşıdığını anlatan Kurtulmuş, buralarda hanedan üyelerinin yanı sıra millete hizmet edenlerin kabirlerinin bulunduğunu aktardı.
Kurtulmuş, bugün tarihi bir sorumluluğu yerine getirdiklerini belirterek, bu devlet mezarlığında üç sultanın ve yakınlarının türbelerini yeniden ziyaret açtıklarını söyledi.
Gençlerin buraları ziyaret ederek tarihleriyle yakından tanışma fırsatı bulacağını dile getiren Kurtulmuş, "Tarihi, masal olarak okumaktan kurtulmalıyız. Bu aziz milletin başına yakın ve uzak tarihte nice zorluklar ve felaketler geldi. Biz nice sınavlardan geçmiş büyük bir milletiz. Bütün badirelerin hepsinden de Allah'ın izniyle yüzümüzün akıyla çıktık. Bu milletin geçmişinde emeği bulunan bütün ecdadımızı saygıyla anarız. Hepsinin ruhları önünde saygıyla eğiliriz. Allah hepsinden razı olsun." ifadelerini kullandı.
Bakan Kurtulmuş, tarihi şahsiyetlerin iyi anlaşılması gerektiğine dikkati çekerek, tarihe bugüne yol gösteren ve geleceği aydınlatan bir ibret vesikası olarak bakılmasının önemine işaret etti.
Sözlerinin sonunda Zeytin Dalı Hareketı'nda görev yapan güvenlik güçlerine kolaylıklar dileyen Kurtulmuş, "Cenab-ı Allah onları görünmez ordularıyla desteklesin. Onları her türlü kötülükten ve şerden muhafaza eylesin. Allah, bu millete bu milli onur ve duruş çerçevesinde sımsıkı yek vücut ve tek yürek olarak birleşmesini nasip etsin." dedi.
İstanbul Valisi Vasip Şahin ise tarihin en önemli şahsiyetlerinden üçünün medfun olduğu türbenin restorasyondan sonraki açılışını gerçekleştirdiklerini belirterek, bunun tarihe saygının yanı sıra değerlerin geleceğe aktarılması açısından önemli olduğunu söyledi.
Açılışa AK Parti İstanbul milletvekilleri Hasan Turan, Ahmet Hamdi Çamlı, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ve vatandaşlar katıldı.
Kurdele kesiminin ardından Fetih Suresi okunurken, açılışa gelenlere lokma dağıtıldı.
Türbede Yapılan Çalışmalar
Yapı İşleri Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları kapsamında 3 milyon lira harcandı. Çalışmalar sırasında türbenin duvar ve zeminindeki yüzeyler temizlenerek, orijinal katmanlar ortaya çıkarıldı, türbeyi çevreleyen tüm duvarlarda sağlamlaştırma yapıldı.
İmparator 3. Napolyon'un hediyesi 2 saat, bir aylık bakımın ardından çalışır hale getirildi, saat altın varakla kaplandı.
Kraliçe I. Victoria'nın hediyesi avize, tüm parçaları sökülerek temizlendi, bakımı yapılarak, tekrar yerine takıldı. Avizenin bakımı için 6 kişilik bir ekip, bir ay süreyle çalıştı.
Ayrıca türbedeki tüm kurşun kaplamalar yenilendi. Türbe zeminine sonradan döşenen imitasyon tuğla döşemeler sökülerek, özgün tuğla döşemesi ortaya çıkarıldı. Tüm türbe iç mekanına raspa yapılarak özgün boya katmanı ve özgün nişler ortaya çıkarıldı. Kubbedeki yapısal çatlaklar ile sıva ve rölyef altı çatlaklar onarıldı. Kubbe alemi yerinden sökülüp, temizlik ve bakımı yapılarak yerine yerleştirildi.
Allah, Hazreti Muhammed, Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazreti Ali ile Hazreti Hasan ve Hüseyin'in yazılı olduğu 8 ayrı ahşap levha, bakım ve koruma işleminden sonra altın varak ile kaplandı. Hud Suresi'nden bir ayet yazılı mermer kitabe de altın varakla kaplandı. Dış cephe ve hazire alanındaki bütün mermerlerin temizliği yapıldı. Dış cephe demirleri temizlenerek boyandı. Tüm ahşap kapı, pencere ve kepenkler yerinden sökülerek restorasyonları yapıldı, camları değiştirilerek yerine monte edildi.
Kütüphane tavanındaki çatlaklar onarıldı, iç cephe boyası yapıldı, muhdes kapılar sökülerek özgün kapılar imal edildi. Türbenin yangın, kamera, alarm sistemi kuruldu.
(Kaynak: Anadolu Ajansı)
(09.02.2018)