BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ


BAKAN AVCI'DAN YAYINCILARA SABAHATTİN ALİ ÇAĞRISI

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu önceki gün kamuoyunun görüşüne sunmuştu. Bakan Nabi Avcı, düzenlenen basın toplantısında Sabahattin Ali'nin telifleri konusunda da açıklamalar yaptı.

Önceki gün düzenlenen basın toplantısında 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Değişiklik Taslağı hakkında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Sabahattin Ali'nin ölüm yılı olarak bilinen 1949 esas alındığında 2019 yılından itibaren vârislerinin, Ali'nin kitaplarından telif hakkı alamayacak olması ile ilgili de bir düzenleme yapılacağını belirterek şunları söyledi:

"Sabahattin Ali olayı ibretlik bir olaydır. Kızı Filiz Ali'yi aradım. 1949'da öldürüldü. Bu konuyla ilgili ayrıntıları bilmiyoruz; ama uzun süre ölümüyle ilgili resmi bir kayıt olmadığı için aile haklı olarak, '1949'u ölüm tarihi olarak kabul etmeyebiliriz' diyor. Çünkü ölüm ilanı 1953 yılında yapılmış. Yasalarımıza göre bir eserin telif hakkı, eserin sahibinin ölümünden 70 yıl sonra kamuya mal oluyor ve vârislerin telif hakları kalkmış oluyor. Burada 1949'u baz aldığımız zaman 2019'da süre bitiyor. Ama aile, 'Babamıza 1953'e kadar ne olduğunu bilmiyoruz. En azından 1953'ten itibaren 70 yıl sayılmalı diyor. İkincisi ve daha önemlisi, biri 1948'de alınmış 2 Bakanlar Kurulu kararı ile Ali'nin eserlerinin yasaklanmasına karar veriliyor. 1965 yılına kadar da bu yasak sürüyor. Aile diyor ki, 'Bu süre içinde bu eserler zaten piyasada yoktu. 70 yıl hesaplanacaksa 1965'ten sonrası için hesaplanmalı.'

Bence Aile Haklı 

Bizce de makul. Arkadaşlar onun üzerinde de çalışıyor. O iki bakanlar kurulu sebebiyle 'Sırça Köşk ve Değirmen', 'Dağlar ve Rüzgâr' kitapları hakkında yasak kararı var. Ama Türkiye'deki atmosferi çok iyi biliyoruz. Bir yazarın iki kitabı yasaklandıysa, diğer kitaplarını basmak yürek ister. Onun için onlar hakkında karar olmasa dahi, yasaklanmış yazar muamelesi görür. Sabahattin Ali, 21 sene yasaklı kalmış. 21 sene hakkını kullanamamış vârisler. Bunu 1965'ten alalım diyorlar. Bence de haklılar. Bakanlık olarak bu konudaki kanaatimiz, bu mağduriyetin giderilmesi için istisnai bir hüküm geliştirilmesi. Fakat hukuken bir engel konulamazsa yani 2019'da mahkeme derse ki, 'Ali'nin eserleri kamu malıdır, isteyen basabilir', bence o noktada büyük yayıncılar örnek bir tavır sergilemeli ve hukuken böyle bir hak olsa bile bu 21 yıl boyunca, yasaklı olduğu süre boyunca en azından Ali'nin kitaplarına kamu malı muamelesi yapmamalılar. Bu Ali'nin hatırasına yakışan bir uygulama olur."

İlk İtiraz Kütüphanecilerden

Öte yandan bakanlığın hazırladığı ve kütüphanelerle ilgili de önemli hükümler içeren değişiklik tasarısına ilk itiraz kütüphanecilerden geldi. İlgili maddede kütüphaneler aracılığıyla ödünç verme faaliyetlerini de düzenleniyor. Buna göre basılı ilim ve edebiyat eserlerinin kamuya açık kütüphaneler tarafından ödünç verilmesi, ödünç verilen eserlerin sahiplerine ve bu eserleri yayımlayan yayınevlerine bedel ödenmesi koşuluyla serbest bırakıldı. Türk Kütüphaneciler Derneği (TKD) Başkanı Ali Fuat Kartal, kararla ilgili olarak, "Kültür Bakanlığı'nın halk kütüphanelerine ayırdığı bütçe zaten çok az. Çoğu belediye kütüphanesi de bağış kitaplarla kendini döndürebiliyor. Bu yöntemle kütüphaneler zarar görür, büyük kan kaybeder" dedi.

Belediyeler Zaten Kaynak Ayırmıyor

Düzenlemeye itiraz eden TKD Başkanı Kartal: "Kütüphaneler, eser üreticilerinin ürettikleri materyali, çok sayıda kullanıcıya ulaştırarak bir yerde onun reklamına ve yaygınlaşmasına da katkı sağlamaktadırlar. Kütüphaneler ve özellikle halk kütüphaneleri herkese eşit ve ücretsiz hizmet veren kurumlardır. Kütüphanelerin ödünç verme hizmetini ücret karşılığında yapması kütüphanenin felsefesine de aykırıdır. Kültürel ve yaratıcı sektörlerin gelişmesi için telif haklarının son derece önemli olduğunun bilincindeyiz. Avrupa ülkelerinde kütüphanelerde ödünç verilen kitapların telif hakkı ulusal bütçeden karşılanmaktadır. Ülkemizde de bu şekilde bir çözüm bulunabilir. Kültür Bakanlığı'nın halk kütüphanelerine ayırdığı bütçe zaten çok az. Bütçe yetmiyor kitapların alınmasına. Belediye kütüphaneleri de etkilenecek doğal olarak. Çoğu belediyeler kütüphanelerine kitap almıyorlar. Bağış kitaplarla koleksiyonunu oluşturmaya çalışıyorlar. Kitaba para ayırmıyor" dedi.

(Kaynak: Hürriyet- Umut ERDEM)

(05.05.2017)