• Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı: “Çağdaş hat sanatı bütün dünyada çok şükür Türkiye merkezli olarak gelişiyor. Bu hepimiz için hem bir gurur kaynağı hem de bir memnuniyet vesilesi.”
• Bakan Nabi Avcı: “Millî Kütüphane basılı eserlerin dışında teknolojik imkânları da kullanarak hizmet ağını bütün Türkiye’ye yayma çabasındadır.”
• Bakan Avcı: “Millî Kütüphanede sergilenen bu nadide eserlerin görülmesini özellikle tavsiye ediyorum.”
Günümüz teknolojisine karşın değeri hiçbir zaman kaybolmayan ve yıllar geçtikçe daha da değerlenen yazma eserler Türkiye’de adeta yaşam buluyor.
Geçmişin izlerini geleceğe taşıyan bu nadide mirası restore ederek dünyaya ışık tutan ve çağdaş hat sanatının merkezi olan ülkemizde birbirinden değerli eserler çeşitli sergilerle meraklılarıyla buluşturuluyor.
Geleneksel el sanatlarımızın nadide örneklerinden el yazması eserlere, padişah tuğralarından eski film afişlerine birçok hatıranın sergilenmesine öncülük eden Millî Kütüphane Başkanlığı şimdi de “Padişahlar Tuğra ve Paralar & El Yazması Kur’an-ı Kerimler” adlı yazma eserler sergisine ev sahipliği yapıyor.
Hat sanatının bu topraklarda doğduğuna ve geliştiğine dikkati çeken Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Fahrettin Suat Yanova'nın düzenlediği yazma eserler serginin açılışında yaptığı konuşmada Millî Kütüphane ile ilgili son günlerde çıkan haberlere de değinerek, Millî Kütüphane’nin hizmet ağını Türkiye’ye yayma çabasında olduğunun altını çizdi.
Hat Sanatı Bu Topraklarda Doğdu ve Gelişti
“Bizim coğrafyamızda ve kültürümüzde ‘hakikatin özü söz, sanatın özü yazı’ olmuştur. Bu anlamda hat sanatı, minyatür, ebru, çini gibi kendine özgü birçok eser bu topraklardan çıkmış veya bu topraklarda en güzel ürünlerini vermiştir.
Bunlar arasında özellikle hat sanatının son yıllarda çok rağbet görmeye başlaması sevindirici bir gelişmedir. Geçmişte yasaklanan pek çok çalışma bugün artık çok şükür her düzeyde rağbet görüyor. İlk bakışta, sadece güzel yazı sanatı olarak algılansa da, aslında çıkış noktası itibariyle Kitabı Kerim’in en güzel, en görkemli şekilde gözler önüne serilmesinden alıyor asıl cazibesini.
Derler ki; ‘Kur’an-ı Kerim Mekke’de nazil oldu, Kahire’de okundu, İstanbul’da yazıya döküldü.’ Hat sanatının doğumu ve gelişmesi özellikle bu topraklarda gerçekleşti. Günümüzde de çağdaş hat sanatı bütün dünyada çok şükür Türkiye merkezli olarak gelişiyor. Bu hepimiz için hem bir gurur kaynağı hem de bir memnuniyet vesilesi.”
Bu Nadide Eserlerin Görülmesini Özellikle Tavsiye Ediyorum
“Bugün sergilenmeye başlanacak olan el yazması eserler, günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte değeri hiçbir zaman kaybolmayan tam aksine yıllar geçtikçe daha da değerlenen çok değerli eserler.
El yazması eserlerin geçmişle ilgili en iyi bilgi edinme kaynağı olduğunu da hepimiz biliyoruz. Bu çatı altında 11 gün boyunca sergilenecek olan Kuran-ı Kerim’ler ilim, irfan sahibi âlimler, sanatkârlar tarafından yazılmış cevher niteliğinde şaheserlerdir.
Bu nedenle meraklıların yanı sıra özellikle gençlerimizin, öğretmenlerimizin, öğrencilerimizin gelip burayı ziyaret etmelerini ve bu nadide eserleri yakından görmelerini özellikle tavsiye ediyorum. 20 yıldan bu yana özellikle İslam ve Osmanlı sanat tarihi araştırması yapan ve sanat tarihi konusunda çok önemli araştırmaları bulunan Sayın Fahreddin Suat Yanova, Osmanlı Güzel Sanatlar Atölyesinde ürettiği eserleri el yazması eserlerle birleştirerek, bu önemli sanat dallarına bir kez daha katkıda bulunuyor. Kendisine ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.”
Millî Kütüphane Hizmet Ağını Türkiye’ye Yayma Çabasındadır
“Bugünlerde Millî Kütüphane yalan yanlış haberlere konu oluyor. Onun için Millî Kütüphanenin ne olduğunu, ne olmadığını bir kere de Kültür ve Turizm Bakanı olarak vurgulama ihtiyacı duyuyorum.
Millî Kütüphane memleketimizin kültür, sanat ve tarihini yansıtan sayısız esere ev sahipliği yapmasının yanında millî bilgi ağının merkezi haline gelmiştir. Millî Kütüphane, koleksiyonunda bulunan zengin içeriği ile araştırmacılara, akademisyenlere, bilim adamlarına ve bütün okuyuculara yenilikçi anlayışla 8 ayrı okuma salonunda hizmet veriyor.
Millî Kütüphane koleksiyonunun en önemli bileşenleri; 27 bin 548 el yazması kitap, 1928 harf inkılâbı öncesine ait 88 bin Türkçe kitap, bin 241 cilt Latin harfli nadir matbu kitaplardır. Ayrıca burası derleme kütüphanesi de olduğu için sürekli yeni yayınlarla besleniyor.
Osmanlı dönemine ait ilk ansiklopedik eser olan Bedr-i Dilşâd’ın 1428 yılında yazdığı Müellif Hattı Murât-nâme’si, yine Osmanlı döneminde eski harflerimizle yazılmış olan ilk müteferrika baskılarından Vankulu Lugati (ki Yazma Eserler Kurumumuz onun tekrar tıpkıbasımını gerçekleştirdi), Kâtip Çelebi’nin Tuhfetü’l-Kibâr Fi Esfari’l-Bihâr’ı gibi çok önemli eserler bu Millî Kütüphane koleksiyonu içerisinde yer alıyor.
Bilgi toplumu gelişmelerine uyum sağlayarak araştırmacılarımıza daha verimli ve daha hızlı bir hizmet sunma gayretinde olan Millî Kütüphane basılı eserlerin dışında teknolojik imkânları da kullanarak hizmet ağını bütün Türkiye’ye yayma çabasındadır.
Kuran’ı Kerim’in yeryüzünü şereflendirdiği bu mübarek ramazan ayında bu etkinliğin gerçekleşmesi de hepimiz için ayrı bir anlam taşıyor.”
(15.06.2016)