BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ


KIZIL ELMAM AB DEĞİL TÜRK İSLAM BİRLİĞİDİR

Ankara’nın yalnızca Edirne ve Ardahan’dan ibaret olmadığını söyleyen Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, Arakan’dan Adriyatik’e, Galiçya’dan Kırım ve Yemen’e, Libya’dan Afrika’nın derinliklerine bütün bu coğrafyanın eline batan bir iğnenin adeta yüreklerine battığını ifade etti.
 
Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, Ahmet Yesevi Kültür Derneği tarafından Milli Kütüphane Başkanlığında düzenlenen “Ahmet Yesevi’nin Işığında Dilde, Fikirde, İşde Birlik” isimli etkinliğe katıldı.
 
Türk-İslam dünyasında Ankara’nın önemine vurgu yapan Bakan Topçu, yaşanılan terör olaylarının amacının coğrafyamızda gerçekleştirilmeye çalışılan ameliyatta Ankara’nın söz sahibi olamaması olduğunu söyledi.
 
Ahıska Türkleri ile ilgili çalışmalarının hükümet olarak devam ettiğini kaydeden Bakan Topçu, yaptığı konuşmada, “Her yerde göğsümü gere gere söylüyorum: Benim kılız elmam AB değil, dilde, fikirde, işde bir olmuş Türk-İslam birliğidir.” dedi.    
 
Hiçbir Şey Bizi Yıldıramayacak
 
“Ne yazık ki bölücü terörle ilgili bir mücadelemiz var. Şehitlerimiz var. Şehitlerimize rahmet, gazilerimize şifa diliyorum. Son gün de yaşadığımız bu vahşi, alçak, rezil terör olayı ile hayatını kaybeden vatandaşlarımıza da buradan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
 
Devletimizin, milletimizin başı sağ olsun. Bilinmesi istiyorum ki, bu saldırı devletimize, medeniyet coğrafyamıza ve bütün insanlığa yapılmıştır.
 
Kültür ve Turizm Bakanı olarak buradan şunu söylemek istiyorum: Bu yapılan saldırının bir tek nedeni var. Birileri geçmişte medeniyet coğrafyamızda bir ameliyat gerçekleştirdi. Bizim medeniyet coğrafyamızın haritalarını oturdular cetvelle belirlediler. Aslında kimsenin derdi Osmanlı’yı sadece savaşta yenmek değildi. Osmanlı’yı parça parça etmekti. Bunu başardılar ve oturdular medeniyet coğrafyamızı yüzyıl evvel cetvelle belirlediler. Şimdi de aynı bu bizim medeniyet coğrafyamızı yeniden dizayn etmek istiyorlar.
 
İşte o noktada Ankara’da bombalar patlıyor ki, o ameliyat masasında medeniyet coğrafyasını ayağa kaldıracak Ankara olmasın. Asıl neden budur. Orada yapılacak ameliyatta Ankara masada olmasın, Türkmenler, Araplar kaderleriyle baş başa kalsın. Yani ümmetin her bir bahadır evladı oralarda kaderleriyle baş başa kalsın ve Türkiye bu işin içerisinde olmasın.
 
Her şeyin bir kaderi vardır. Taşın da, toprağın da, insanların da, milletlerin de, devletlerin de bir kaderi vardır. Biz tanrı dağından indiğimiz ve Maveraünnehir kıyısına geldiğimiz anda ‘La ilahe illallah Muhammeden Resulullah’ dediğimiz anda bir ilahi kaderimiz var millet olarak. Onun için devamlı Batı’ya bakan ve yeryüzünde tek Batı’ya bakan yarımadaya gelmişiz bu kader gereği Alparslan ile birlikte. Onun için Kudüs’e gitmişiz Nurettin Mahmut Zengi ile birlikte. Onun için İstanbul önüne gelmişiz ve bu ilahi yürüyüşün önünü Çanakkale’de kesemediler, Sakarya’da kesemediler, Dumlupınar’da kesemediler, Anafartalar’da kesemediler. Çünkü sadece kaderi yazan ortadan kaldırır. Kesemezler Allah’ın izniyle.
 
Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Bileceğiz ki bu savaş Kürt-Türkmen savaşı değildir. Bu savaş Kürt’ün de, Türkmen’in de, Çerkez’in de, Laz’ın da, kim kendini ne şekilde tarif ediyorsa tıpkı dedelerimizin zamanında olduğu gibi Malazgirt’te kim karşımızdaysa bugünde onlar karşımızda. Kudüs’te kim karşımızdaysa bugünde onlar karşımızda. Anafartalar’da, Sakarya’da, Dumlupınar’da kim karşımızdaysa bugünde onlar karşımızda. Bu şuurla hareket edeceğiz.
 
Bunların daha dün de ellerinde bir maşa vardı onunla birlikte Polatlı’ya kadar geldiler. Polatlı’da top sesleri duyulurken, Ankara’da bu milletin meclisi açık ve Kurtuluş Savaşı için irade belirlemeye hazırdı.
 
Bugünde Allah’ın izniyle hiçbir şey bizi yıldıramayacak. İrademizle dimdik ayakta olacağız ve maşalarıyla birlikte onların arkasındaki güçleri fitnelerinde, fesatlarında boğacağız Allah’ın izniyle.”
 
Hayallerimizi Dillendireceğiz
 
“Yazılan ilahi kader ancak yazıcı tarafından durdurulabilir. Dünyanın bütün süper güçleri gelse bunun önüne geçemez. Milletimizin kaderinin önüne geçilemez. Biz tekrar dünyaya barışı, huzuru ve adaleti getireceğiz.
 
Bizim bir hayalimiz var: Önce Anadolu’da başlayan bir hayal. Fertten cemaate, cemaatten cemiyete, cemiyetten millete, milletten ümmete, ümmetten Allah’a sıçramak.
 
Ölümümüzde, hayatımızda her şey Allah için olacak. Bu çerçevede bir hayalimiz var hep beraber. Kürt’ü Türkmen’i, başı açığı, başı kapalısı, Alevi’si Sünni’si kim kendini ne şekilde ifade ediyorsa doğduğu yerde doysun, başı dik karnı tok olsun, ay yıldızlı al bayrak altında öncelikle tam bağımsız güçlü bir Türkiye olsun.
 
Medeniyet coğrafyamızın bir tamamında dilde fikirde iş de bir olmuş kaynaşmış ve birleşmiş Türk İslam dünyası olsun inşallah. Bir olmak, iri olmak, diri olmak, iş de fikirde dilde bir olmak. 1925 yılında güya Bakü’de alfabe birliğine geçecektik olmadı. Elin adamı da boş durmuyor ve kış her zaman kışlığını yapıyor. Hayallerimizi dillendireceğiz.”
 
Kızıl Elmam Türk-İslam Birliğidir
 
“Ahıska Türkleriyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Bu hükümet, Sayın seçilmiş Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan bunu titizlikle takip ediyor.
 
63. Hükümetin bağımsız bakanı olarak, 93 Ahıska muhaciri bir ailenin çocuğu olarak yapılanlara teşekkür ediyorum ama yeterli görmüyorum.
 
Yerleşim yerlerinden başlamak ve bir tamamını derleyip toparlamak kaydıyla ve Gürcistan’a uluslararası anlaşmanın hukukunu yap demekten başlamak kaydıyla daha çok şeyler yapılacağına inanıyorum.
 
Benim kızıl elmam AB değildir. Ben bunu her yerde göğsümü gere gere söylüyorum. Benim kızıl elmam dilde, fikirde iş de bir olmuş Türk İslam Birliği’dir.” 
 
Biz Sadece Kendimize Müslüman Değiliz

“Suriye’nin güvenliği, Ankara’nın güvenliği demektir. O gözle bakıyoruz biz. Ankara sadece Edirne ile Ardahan’dan ibaret değil. Ankara, Arakan’dan Adriyatik’e, Galiçya’dan Kırım ve Yemen’e, Libya’dan Afrika’nın derinliklerine bütün bu coğrafya ile ilgili ve alakalı. Onların eline bir iğne battığı zaman adeta burada bizim yüreğimize batıyor; bunu da açık bir dille ifade ediyorum.
İşte bu çerçevede bir kere daha söylemek istiyorum: Sıkıntılarımız çok, problemlerimiz çok bunların hepsini iyi-kötü biliyoruz. Ama bunları kayıt altına almalı, Türk-İslam dünyasının problemlerini konuşacak düzenli platformlarda ele almalıyız. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak zaten biz bunlara mecburuz. Önce kendimizi, evimizi düzelteceğiz. Önce biz bize düşeni yapacağız. Tabii ki ben Kültür ve Turizm Bakanı olarak milletimin mensuplarıyla ile ilgili derdi olan STK’lara elimden ne geliyorsa onu yapacağım. Her şeyi yapacağım maddi-manevi.
Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin 50’nci yıl dönümüydü. Gittiğimiz zaman kıymetli babaları onu ifade etti. Ben o gün orada olacağım. Ahıska Türklerinin bir problemi varsa orada olacağım. Bunu söylerken ecdadımın diğerkâmlığını da göstereceğim. Biz sadece kendimize Müslüman değiliz ki! Bizim dedelerimiz kim dara düşmüşse ona elini uzatmış. Biz onların torunlarıyız. Dara düşen kim olursa ona elimizi uzatırız biz. Biz başkası gibi değiliz.”

Ekmeğimizi En Zor Şartlarda Dahi Herkesle Bölüşürüz

“Milletlerin özellikleri var. Biz kahramanız, diğerkamız merhametliyiz. Biz savaşta esir aldığımıza bile kendi yediğimizden yediririz. Bizim milletimizin gittiği hiçbir yerde, hiçbir fetihte zulüm görülmez, zalimlik görülmez. Biz kadına dokunmayız, çocuğa dokunmayız, yaşlıya dokunmayız.
 
Devlet yönetimi bazında da, imkan bazında da, biz dünyadaki bütün mazlumlara hamdolsun el uzatıyoruz. İşte Belçika’daydık. Belçika kralı, majesteleri ve kraliçenin verdiği bir yemekte, seçilmiş cumhurbaşkanının söylediği bir sözü burada da söyleyeyim: Türkiye Cumhuriyeti Irak ve Suriye’den gelen Kürt’ü, Türkmen’i, Alevi’si, Sünni’si bunların bir tamamına kucak açtı ve şu ana kadar harcadığı para resmi olarak 8 milyar dolar. STK’ların vs.nin verdiklerini falan saymıyoruz.
 
Yani sizin oralara gönderdiğiniz yardımların dışında, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve seçilmiş cumhurbaşkanı tarafından majesteleri krala muhatabına söylediği rakam 2 milyon. 300 Suriye’den, Kürt, Arap, Türkmen. Bunların içerisinde Sünni’si, Alevi’si, her deseni, her çeşidi var ve Irak’tan 200.000. Avrupa 100.000’e dayanamadı ve bunların buraya katkısı, Avrupa Birliği ülkelerinin, bu demokrasi havariliği, insan havariliği yapanların katkısı sadece ve sadece 100’er bin, 200’er bin, 300’er bin dolarlarla ifade ediliyor.
 
Biz millet olarak, en zor şartta herkesle ama ihtiyacı olan herkesle ekmeğimizi de bölmüşüz, suyumuzu da paylaşmışız, bu çerçevede bunları yapmaya devam ederiz.”
 
Silaha Harcanan Para Dünyada Açlığın Sıfıra İnmesine Yetmez mi?
 
“Dışarıdaki kardeşlerimizin problemleri ve meseleleri bulunduğumuz her platformda dile gelmeli. Biz Çin’in toprak bütünlüğüne saygılıyız, Gürcistan’ın da saygılıyız ama kendilerinin koyduğu adlar var; ‘özerk cumhuriyet’ diyor mesela. Özerk cumhuriyetin uluslararası hak ve hukuku tanımlanmış. Siz bunu göğsünüzü gere gere her yerde söyleyin. Çin devleti kardeşlerimize özerk cumhuriyet demişse, özerk cumhuriyet hukuku içerisinde yaşayanlar, uluslararası hak ve hukuk neyse onu yaşasınlar. Talep edilen bu zaten, istenen bu. Kimse onların topraklarını gasp etmek, ellerinden almak istemiyor. Kendi toprakları zaten.
 
Kim ne kazanır kan dökmekten ve zalimlikten? Kim bu zalimliklerine devam ederse yarın bir gün Osman Baturlar çıkmaz mı? Osman Baturhanlar olmaz mı? Neden bu zulmü yaparlar? Dünyanın diğer egemen güçleri neden ülkelere topla, tüfekle, silahla giderler? İstedikleri barışsa, huzursa, adaletse, bu dünya herkese yetmez mi? Topa, tüfeğe, silaha harcanan para bu dünyada açlığın sıfıra inmesine yetmez mi? Ben de muhatabıma bunu söyledim.”
 
Bizim İnsanımızın Elleri Tertemiz
 
“Dünyayı yeteneklerimize, kabiliyetlerimize göre barışa, huzura, refaha kavuşturmak istiyorsak, ay-yıldızlı al bayrakla bunu yapabiliriz. Topunuzu, tüfeğinizi iki de bir alıp gelmeyin bizim medeniyet coğrafyalarımıza! Bunda zaten başarıya da ulaşamazsınız. Bunu her yerde dillendirin, her yerde söyleyin. Bizim medeniyetimiz, bizim insanımızın elleri tertemiz. Temiz ellerinizi dünyanın barışı için her yere uzatın.  Hak ve hukukunuzu başınız dik, alnınız açık savunun! İnşallah siz, hep beraber, hep birlikte biz milletçe doğru yöndeyiz. Doğru şeyi yapıyoruz, doğru şeyi söylüyoruz. Doğrunun yardımcısı Allah’tır. Problemlerimiz, dertlerimiz ne kadar çok olursa olsun. Allah var, problem yok. Hepsini halleder, hepsini çözeriz. Yeter ki biz birliğimizi, beraberliğimizi sağlayalım ve daim eyleyelim.”
 
14.10.2015
  • DSC_9422.JPG
  • DSC_9527.JPG
  • DSC_9457.JPG
  • DSC_9450.JPG
  • DSC_9429.JPG
  • DSC_9465.JPG
  • DSC_9507.JPG
  • DSC_9461.JPG
  • DSC_9418.JPG
  • DSC_9364.JPG
  • DSC_9358.JPG
  • DSC_9412.JPG
  • DSC_9382.JPG
  • DSC_9408.JPG
  • DSC_9344.JPG
  • DSC_9338.JPG
  • DSC_9371.JPG
  • DSC_9369.JPG
  • DSC_9367.JPG
  • DSC_9352.JPG
  • DSC_9332.JPG
  • DSC_9315.JPG
  • DSC_9301.JPG
  • DSC_9305.JPG
  • DSC_9282.JPG
  • DSC_9272.JPG
  • DSC_9320.JPG
  • DSC_9245.JPG