Eğitimden ulaşıma ve haberleşmeye kadar insanlık ve ümmet için çok şeyler yaparak, bütün Osmanlı topraklarını telgraf ağıyla donatan Sultan II. Abdülhamid’i iyi anlamak gerektiğini söyleyen Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, birilerinin hasta, öldü ölüyor, battı batıyor, yıkıldı yıkılıyor dediği koca bir imparatorluğu onun adeta baştan imar ettiğini, unutulmuş köşelere el attığını ifade etti.
Yıldız Üniversitesi Sultan II. Abdülhamid Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin ilkini düzenlediği ‘Yıldız Saray Sohbetleri’ etkinliğine katılan Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, Sultan II. Abdülhamid’e karşı çıkanların sonradan onun torunlarından helallik istediklerini, şiirler yazarak pişmanlıklarını dile getirdiklerini kaydetti.
Tarihimizi ve tarihi değerlerimizi iyi tanımamız gerektiğine işaret eden Bakan Topçu, Sultan II. Abdülhamid’in netice itibariyle bir insan olduğunun altını çizerek, onun milletimiz, medeniyet coğrafyamız, ümmet ve hatta insanlık için çok şeyler yaptığını dile getirdi.
Ülkemizde ve dünyada bir daha Kerbelaların yaşanmamasını temenni eden Bakan Topçu, terör olaylarını da lanetlediği konuşmasında, “İnşallah Hüseyin soylular kazansın ve Yezit soylular kaybetsin.” dedi.
‘Yıldız Saray Sohbetleri’ gibi etkinliklerin artarak devam etmesini isteyen Bakan Topçu, konuşmasında ayrıca, Türkiye’de de üniversiteleriyle markalaşmış şehirlerin olmasını arzu ettiğini belirtti.
Kimseyi Ne Putlaştıralım, Ne de Yerin Dibine Sokalım
“Sultan Abdülhamid’in devrine iyi bakmak, onu iyi okumak, o devri iyi anlamak lazım. Ben bunları söyleyen siyasetçinin ilkiyim sanırım.
Eğitimden ulaşıma ve haberleşmeye kadar 21 milyon metrekare toprakta her tarafı telgraf ağıyla donattı. Birilerinin hasta, öldü ölüyor, battı batıyor, yıkıldı yıkılıyor diye baktığı koca bir imparatorluğu adeta baştanbaşa imar etti ve unutulmuş köşelere el attı.
Ancak birileri din elden gidiyor, birileri de milli değerlerimiz gidiyor gibi milliyetçilik sakiyle cennet mekanı alaşağı ediyor. 1909 yılında 21 milyon metrekare toprağı 1919 yılında 78 küsur bin metrekare toprak olarak elimize alıyoruz.
Ona karşı çıkanlar sonradan, biliyorsunuz kimileri, onun torunlarından helallik dileniyor, kimileri de şiirler yazarak pişmanlıklarını dile getiriyor.
Tarihimizi, tarihi değerlerimizi iyi anlayalım. İnsan hayatı bize benzer, padişahların, kralların, siyasetçilerin hayatı da benzer. Hepimiz insanız, yönetenlerimiz de insan ve Abdülhamid Han Hazretleri de bir insandı. Onun bu millet, medeniyet coğrafyamız, ümmet için, insanlık için çok şeyler yaptığını biliyoruz.
Adil olmalıyız, bilimsel olarak bu işleri değerlendirmeliyiz. “Sezar’ın Hakkı Sezar’a.” Kimseyi putlaştırmayalım ama hiç kimseyi de yerin dibine sokmayalım. İşte orada ilime, bilime başvuralım.”
Acılarımızı Unutmamalı Ama Kaşıma Alanları da Çıkarttırmamalıyız
“Dünyanın neresinde olursa olsun bu denli ahlaktan yoksun, bu denli insanlık düşmanı terör gibi olayların hepsinde canımız yandı.
Bunların arkasında olanları ben Cenab-ı Hak kahretsin diyorum. Terörün masumiyet tanımadığını bir kez daha hep beraber gördük. Canlarımıza rahmet diliyorum.
Onlar bizim canlarımızdı. Zamansız tartışmalara gerek yoktur. Şimdi yapılacak iş kaybettiğimiz canlarımıza rahmet dilemek, birliğimizi, beraberliğimizi pekiştirmek, ondan sonra meselenin arkasına önüne bakmak, onların geride kalanlarının yaralarını sarkmak.
Elbette biz acılarımızı unutturmamalıyız ama buralardan asla ve asla kaşıma alanları çıkarttırmamalıyız.
Kerbelalar inşallah yaşanmasın. Dünyada da bizde de yaşanmasın. İnşallah Hüseyin soylular kazansın ve Yezit soylular kaybetsin.
Dostlarımızdan dost gibi olmalarını bekliyoruz. Onlar gerçekten Asya’da Balkanlarda, Orta Doğu’da, Avrupa’da barışı, huzuru, adaleti, refahı istiyorlarsa anahtarı ay yıldızlı al bayraktır.”
Üniversiteleriyle Markalaşmış Şehirlerimiz Olsun
“Bu söyleşilerin inşallah artarak devam etmesini ve daha çok dinleyiciye ulaşmasını diliyorum.
Bizim üniversitelerimiz günümüzde farklı noktalara ulaştı. Pratik hayatta da üretim yapabilecek, bilim üretecek, marka olacak üniversite şehirlerimiz olsun. Üniversiteleriyle markalaştırılmış şehirlerimiz olsun. Öyle bir şehrimiz olsun ki, orada sadece üniversite hayatı olsun. Biz bu imkânları oluşturacak bir milletiz.”
Sultan II. Abdülhamid’i Araştıran Türkiye’nin İlk Bilimsel Araştırma Merkezi
Osmanlı tarihinin en çok konuşulan, en çok tartışılan, en çok merak edilen şahsiyetlerinden Sultan II. Abdülhamid’in dönemi üzerine bilimsel araştırmalar ve etkinlikler yapmak, bilinmeyen yönlerini ortaya çıkarmak amacıyla geçtiğimiz Şubat ayında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde kurulan ‘Sultan II. Abdülhamid Uygulama ve Araştırma Merkezi’ Abdülhamid’i araştırmak üzere kurulan Türkiye’nin ilk bilimsel araştırma merkezi unvanını taşıyor.
Üniversite içerisinde Sultan II. Abdülhamid’in ikinci oğlu Mehmet Abdülkadir Efendi’ye ait olan ve yakın zamanda restore edilen Şehzade Köşkü’nde hizmet veren merkez ilkini gerçekleştirdiği Yıldız Saray Sohbetlerini her ay yeni bir konu ve konukla gelenekselleştirmeyi planlıyor.
Merkezin, Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu’nun katılımıyla gerçekleştirdiği ilk buluşma, Osmanlı İmparatorluğu ve modern Türkiye tarihi uzmanı Fransız tarihçi François Georgeon tarafından düzenlenen ‘Sultan Abdülhamid’in Hayali: Osmanlı İmparatorluğunu Düvel-i Muazzama Haline Getirmek’ başlıklı söyleşiyle başladı.
13.10.2015