“Bir medeniyetin yazıyla kurduğu ilişki aslında yeryüzüne söylediği sözle, güzellikle kurduğu ilişkidir”
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, 9. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar geçen bin yıllık sürede tüm İslam coğrafyasında üretilmiş el yazması Kur’an-ı Kerim nüshalarının en güzel örneklerinin yer aldığı “Mukaddes Miras” isimli serginin açılışını gerçekleştirdi.
Ahmet Hamdi Akseki Camii içindeki sergi salonunda gerçekleştirilen açılışta konuklara hitap eden Bakan Ömer Çelik, hat sanatı gibi Müslümanların güzellikle, yazıyla kurduğu ilişkiyi anlatan eserlerin yer aldığı sergilerin açılmasının özellikle bu dönemde önemli bir mesaj verdiğini vurguladı.
Geçmiş Milletlerin Yaptığı Eserleri Yok Ederseniz, İnsanlara İbret Olacak Sembollerden ve Eserlerden İnsanları Mahrum Bırakırsınız.
“Ben hat sanatı ve yazıyla olan ilişkimize yaşım ilerledikçe daha çok heyecan duyduğum entelektüel açıdan da daha çok merak sardığım bir gözle bakıyorum. Bugünlerde bunun çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü ben bu meseleye baktığım zaman sadece kültürel bir hadise ya da geçmişten yaşanıp bugüne getirilen bir sanat dalı görmüyorum.
Burada çok temel bir mesele var: Herhangi bir kitapevine gittiğiniz zaman İslam ile ilgili kitapların olduğu bölüme baktığınızda beni çok yaralayan ve derinden üzen bir hadiseyle karşılaşıyorum. İslam ve devlet, İslam ve sosyal adalet, İslam ve ekonomi diye yüzlerce binlerce kitap bulursunuz orada fakat insanın hayatına değen, insanın hayatını güzelleştiren, yeryüzüne insanı daha onurlu, daha izzetli, daha şahsiyetli kılmak için gelmiş değerlerin ve bu değerler üzerinden üretilen sanatların ve ilişkilerin kıymetini anlatan eserlere rastlamak çok zor.
Dünyanın hangi medeniyetine bakarsanız bakın onun bir siyasi tarihi vardır, bir sosyal tarihi vardır bir de derinden izlenmesi gereken asıl gücünü ve kuvvetini gösteren yazıyla kurduğu ilişki vardır. Bir medeniyetin yazıyla kurduğu ilişki aslında yeryüzüne söylediği sözle, güzellikle kurduğu ilişkidir.
Bugünlerde bu sergileri açıyor olmamızın çok daha büyük bir önemi var. Niçin bizden öncekiler ve bugün onları takip edenler estetiğe bu kadar önem verdiler, yazıyla olan ilişkilerini giderek daha yüksek bir estetikle ifade etmeye çalıştılar, yeryüzünde o yazıyı okumayı hiç bilmese bile baktığında insanın yüreğine ferahlık veren ve bütün estetik duygularını harekete geçiren bu sanatı nasıl ortaya koyuyoruz? Bunu aklımızda tutalım.”
DAEŞ Mukaddes Dinimizin Kavramlarını Kullanarak Büyük Zulümler Gerçekleştiriyor
“Hemen yönümüzü öbür tarafa çeviriyoruz. Etrafımızda dokuz tane ülke yönetilemez durumda ve sadece bir gün içerisinde 250 kişi camilerde öldürüldü. Her gün bu sayı artıyor. DAEŞ denilen bir terör örgütü mukaddes dinimizin kavramlarını, sembollerini kullanarak yeryüzünün şimdiye kadar görmediği en büyük çirkinlikleri, en büyük zulümleri gerçekleştiriyor.
Bakın! İnsanları öldürmeyi bir dava haline getirmişler ve bizim mukaddes bildiğimiz bütün değerleri ve kavramları kullanarak resmen cinayet işliyorlar. Üstelik bizim için mukaddes değer ve kavramları sloganlaştırarak yeryüzüne belki de 1400 sene boyunca gelmiş İslam’a bu kadar büyük zarar veren eylemlere imza atıyorlar.
Yaptıkları başka bir şey daha var: Başka medeniyetlere ait eserleri başka dinlere mensup insanlar tarafından üretildi diye yok ediyorlar. Müzeleri yok ediyorlar, oradaki eserleri tahrip ediyorlar. Bu küresel bir dalga haline dönüşüyor ve geçenlerde de Tunus’ta ki bir müzeye yine kendisine ‘Müslümanım’ diyen birileri daha öz bir inanç yaşadıkları iddiasıyla saldırdılar. Şimdi geçmiş medeniyetlere ait eserleri, estetik değerleri yok etmek aslında Müslümanlarla, Kur’an’ı Kerim'in çağrısıyla savaşmak demektir.
Bize verilen bir emir de şudur, ki çok ihmal ettiğimiz bir emirdir: ‘Gezin yeryüzünü ve bakın geçmiş ümmetlerin ne yaptığına.’ Bundan daha büyük ders çıkarılacak ve bundan daha büyük insanlığa söylenecek söz için temel oluşturacak başka bir hüküm yoktur.
Eğer siz geçmiş milletlerin yaptığı eserleri yok ederseniz, insanlara ibret olacak sembollerden ve eserlerden de insanları mahrum bırakırsınız. Etrafımızda böylesine büyük bir vahşet yaşanırken bizim geçmişten itibaren güzellikle kurduğumuz ilişkiyi, yazıyla kurduğumuz ilişkiyi, estetikle kurduğumuz ilişkiyi gösteren bu tip sergilerin açılması aslında bizim kavramlarımızı, değerlerimizi ve sembollerimizi kullanarak vahşete imza atanlara da verdiğimiz en büyük cevaptır.
Bakın yeryüzünün her tarafında her gün yüzlerce ses, yüzlerce söz, yüzlerce fikir dolaşıma giriyor. Ben bunların çoğunu arkadaşlarımın, danışmanlarımın önüme getirdiği şekilde okumaya çalışıyorum. Bu meselelerle ilgili Türkiye’deki kadar, bu topraklardaki kadar sadece Müslümanlara değil, sadece belli bir gruba değil bütün insanlığa hitap eden bir kelamı bulmakta giderek güçlük çekiyoruz.”
‘Hat, Cismani Aletlerle Yapılan Ruhani Bir Hendesedir’
“Hat için söylenen güzel bir şey vardır: ‘Cismani aletlerle yapılan ruhani bir hendesedir.’ Bizim maddi ve manevi bütünlüğümüzü, yeryüzüne söylediğimiz sözle yeryüzünde nasıl bir hayat ve nizam istediğimizi bu sanat eserlerinden daha iyi anlatan başka bir şey yoktur.
Bir diğer konu şudur: Kur’an-ı Kerim’e gösterilen hürmet ile insanların güzellik yaratma arayışları, güzellik oluşturma gayretleri arasında doğru orantılı bir ilişki vardır. Birisi ‘Kur’an-ı Kerim’e hürmet gösteriyorum’ diyerek çirkinliğe, vahşete ve diğer çirkin işlere imza atıyorsa, onun Kur’an-ı Kerim’e hürmet gösteriyorum demesi baştan aşağı bir yalandır.
Çünkü Kur’an-ı Kerim’e gösterilen hürmetin somut neticesi işte biraz sonra göreceğimiz eserler ve yazı ile kurduğumuz bu ilişki olarak gelenekselleşmiş ve kurumsallaşmıştır.
O sebeple biz insanları herhangi bir şekilde Kur’an’ı Kerim'in şu ayetine ya da bu suresine göre yargılamıyoruz. Ama ‘Ben Kur’an-ı Kerim’e hürmet gösteriyorum’ diyorsa, biz şu ölçüyü çok basit bir şekilde koyabiliriz, bunu ilkokuldaki çocuktan bir alime kadar da herkes anlayabilir: Gösterdiğin hürmet oranında ürettiğin güzellik nedir, ürettiğin estetik nedir, insanlarla kurduğun ilişkideki nezaket, dünyaya verdiğin barış mesajı nedir? Eğer sen ‘Kur’an-ı Kerim’e hürmet ediyorum’ diyerekten DAEŞ denen terör örgütünün, bu insanlık belasının yaptığı gibi vahşete imza atıyorsan, senin Kur’an-ı Kerim’le bir ilişkin olamaz.
O sebeple de bu sergileri açtığımız zaman bunları giderek daha çok önemsiyorum çünkü bizim dünyaya vereceğimiz barış mesajının insanlığa söyleyeceğimiz sözün temelinin buralara yaslandığını düşünüyorum. Bundan sonra söyleyeceğimiz sözün felsefesi de buraya yaslanıyor, siyaseti de buraya yaslanıyor, her şeyi buraya yaslanıyor.
Etrafımızda bu kadar vahşet varken bizim bu coğrafyadan bu barış mesajını vermeye devam etmemiz bu bakımdan da çok önemlidir. O sebeple bu sergilere katkısı geçen herkes, bu salonları doldurarak, bu sergileri gezerek bu faaliyetlere katkı veren herkes, aslında insanlık için barış mesajının da bir parçası haline geldiğini, böylesine bir misyonla buralara katkı verdiğini ve buralarda bulunduğunu bilmelidir. Emeği geçen herkesi kutluyorum. Hepinize sevgiler ve saygılar sunuyorum.”
(08.04.2015)