BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ


TÜRK KAHVESİNİN 500 YILLIK ÖYKÜSÜ TOPKAPI SARAYI'NDA

 
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Topkapı Sarayı Müzesi ile Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneğinin hazırladığı “Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışını yaptı.
 
UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne, Türk kültürüne ait bir öge olarak kaydedilen kahvenin 500 yıllık öyküsünün anlatıldığı sergi, kahvenin Osmanlı kültürü içinde oluşturduğu özgün seremoniyi ortaya çıkarıyor.
 
Açılışta konuklara hitap eden Bakan Ömer Çelik, konuşmasına tüm Türkiye’nin ortak acısı Özgecan’a rahmet dileyerek başladı.
 
 
Özgecan Bize Yeniden Bir Millet Olduğumuzu Hatırlattı
 
“Milli kültürümüze ait, biraz da işin keyif tarafıyla ilgili bir konuda bu akşam beraberiz.
 
Fakat hepinizin malumu olduğu üzere aslında çok iyi, çok keyifli, huzurlu zamanlar geçirmiyoruz. İçimizin, canımızın yandığı bir süreçten geçiyoruz. Hepinizin bildiği gibi içimizi, canımızı yakan bir şekilde Özgecan kardeşimizi kaybettik. Burada bir kere daha, hepinizin huzurunda, kendisine Allah'tan rahmet diliyorum.
 
Bu kardeşimizin kaybı bize yeniden bir millet olduğumuzu hatırlattı. Bütün Türkiye annesini, babasını yalnız bırakmadı; Özgecan'ın acısı etrafında kenetlendi ve Türkiye'nin her tarafında herkes bu katliamı gerçekleştiren canilere lanet ederken, Türkiye tek bir sese, tek bir duaya dönüştü; Özgecan'ın aziz hatırasını andı ve anne babasının yanında yer aldı.
 
Yine bütün Türkiye'ye ve bütün insanlığa ders olacak bir şekilde -biricik evlatlarını, canlarını kaybettikleri halde- Özgecan'ın annesinin ve babasının bütün ağır başlılıklarıyla tüm Türkiye'ye ve insanlığa verdiği ders hiçbirimizin unutamayacağı mesajlarla yüklü ama bir şey daha fark ettik, o da şudur: Türkiye'nin her tarafında bu acı vesilesiyle her kesiminden, her yaştan kadınlar adalet için, adaletin yerini bulması için, Özgecan'a sahip çıkmak için, onun hatırasını yaşatmak için kenetlendiler. Türkiye'nin bütün kadınları tek bir vicdana, tek bir sese, tek bir duaya dönüştüler ve Özgecan için rahmet dilediler.
 
O sebeple, Türkiye'nin tüm kadınlarıyla ne kadar gurur duysak azdır. Türkiye'nin kadınları Türkiye’ye ve insanlığa büyük bir vicdan dersi verdiler ve Türkiye'nin geleceğine dair umudumuzu yükselttiler. Özgecan'a bir kere daha rahmet diliyoruz. Allah milletimize ve hiç kimseye başka acı göstermesin.”
 
 
Türk Kahvesi Kendine Has Pişirme Tekniği ve Sunumunun Yanı Sıra, Etrafında Şekillenen Gelenekleriyle de Milli Kültürümüzün Çok Önemli Bir Parçasıdır
 
“Bugün kadim medeniyetimizin en önemli mekânları arasında yer alan Topkapı Sarayı’nda bulunuyoruz. Bugün, burada yalnızca yeme-içme kültürümüzün değil, sosyal hayatımızın da vazgeçilmez bir parçası olan Türk kahvesinin hikâyesinin anlatıldığı önemli bir serginin açılışını yapacağız.
 
Kökleri 16’ncı yüzyıla dayanan Türk kahvesi kültürü, kendine has pişirme tekniği ve sunumunun yanı sıra, etrafında şekillenen gelenekleriyle de milli kültürümüzün çok önemli bir parçasıdır.
 
Kahve, Osmanlı döneminde hem sarayda, hem de günlük yaşam içinde sosyo-kültürel bir olgu olarak ön planda yer almıştır. Özellikle saray yaşamında kahve ikramı törensel bir hava içinde özenle yapılmıştır.
 
Bu amaçla sarayda kahvecibaşılık teşkilatı ihdas edilmiştir. Örneğin; vezirlere kahve ikram edilecek zamanlar ve bu merasimin nasıl yapılacağı teşrifata kaydedilmiştir.
 
Ramazan ve Kurban Bayramlarının son günlerinde önemli devlet adamları saraya gelerek, kendilerine rütbelerine göre darüssaade ağasının veya silahtar ağanın odalarında kahve ikramı yapıldıktan sonra Huzur-u Hümayûna kabul edilmişlerdir.
 
Yine padişahın tahta çıkma törenlerinde, sultan Hırka-i Saadet Dairesine girdiği vakit, hazır bulunan vezirlere Arslanhane denilen yerlerde kahve ve tatlı ikram edilmiştir.
 
Dolayısıyla kahve, bir içecek olmanın ötesinde, devlet hayatından, teşrifattan, gündelik hayata kadar büyük bir kültürel yapının merkezinde yer almaktadır.
 
Günlük yaşam içerisinde de çok önemli bir yeri vardır. Kahvehaneler ve seyyar kahve ocaklarında hazırlanıp içilen kahve, her sınıftan insanın gündelik hayatında önemli bir yere sahip olmuştur.
 
Kahve kültürünün yüzyıllarca yaşatıldığı sosyal mekânlar olan kahvehaneler, aynı zamanda gölge oyunu, meddahlık ve orta oyunu gibi geleneksel Türk temaşa sanatlarına da ev sahipliği yapmıştır.
 
Kahvenin Yemen’den çıkıp Batı’ya yayılması ise Osmanlı sayesinde olmuştur demek yanlış olmaz.
 
Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğu ile Batı arasındaki ticaret yollarına hâkim olmasının yanı sıra, diplomatik ilişkiler de kahvenin Avrupalılar tarafından öğrenilmesini ve zevkle tüketilmesini sağlamıştır.
 
Örneğin; Hoşbeş Nüktedan Süleyman Ağa,  bin 600'lü yılların ortasından sonlarına kadar yürüttüğü Paris sefirliği sırasında götürdüğü kahveyi Fransız kültürüne tanıtmıştır. Hatta kendisi dönerken, Ermeni asıllı yardımcısı Paris’te kalıp kahvehane açmıştır.
 
Bir başka çarpıcı örnek ise bin 683 Viyana Kuşatması sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun kuşatmayı kaldırması sonucu bıraktığı 500 çuval kahveyle Viyana’daki ilk kahvehanelerin açılmasıdır. Bundan sonra Avrupa’da gerçek anlamda kahve kültürü yayılmıştır.
 
Bakanlığım, Türk kahvesinin kültürel miras olarak değerini ve önemini yurtiçinde ve yurtdışında daha iyi anlatabilmek amacıyla, 2013 yılında ‘Türk Kahvesi Kültürü ve Geleneğinin’ UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne alınmasını sağlamıştır.
 
Böylece, ilk defa bir içecek etrafında şekillenen kültür ve gelenekler kavramı altında bir ürün bahse konu listeye alınmıştır. Bu gelişme, çok önemli bir örnek teşkil etti ve pek çok ülke çeşitli içecekler etrafında şekillenen geleneklerini UNESCO’ya sunma yönünde çalışmalar başlattılar.
 
Bu vesileyle kahve, aslında dünyanın çeşitli yerlerindeki içecek ve etrafında şekillenen kültürün de Somut Olmayan Temsili Miras Listesi’ne alınmasının öncülüğünü yapmış oldu.”
 
 
Bizi Biz Yapan Değerlerin ve Yaşam Biçimimizin En Önemli Tanıkları ve Taşıyıcıları Somut Olmayan Kültürel Mirasımızın Unsurlarıdır
 
“Medeniyetler beşiği Anadolu’muzun kültürel çeşitliliği, insanlığın somut olmayan kültürel mirasına en değerli ve zengin katkıyı yapmaktadır.
 
Kültür politikalarımızın temel hedeflerinden birisi, bu mirasın sahiplenilmesi, tanıtılması, gelecek kuşaklara aktarılması, farklı kültürlerle diyalog ve etkileşim kanallarının açık tutularak, evrensel boyutlara taşınabilmesidir. Bu hedefin, somut olmayan kültürel miras ortak paydasında; kültürler arası yakınlaşmayı, medeniyetler arası diyaloğu, bölgesel barış ve istikrarı beraberinde getireceğine inanıyoruz.
 
Bizi biz yapan değerlerin ve yaşam biçimimizin en önemli tanıkları ve taşıyıcıları, somut olmayan kültürel mirasımızın unsurlarıdır. Bu mirası korumak; sürdürülebilir kalkınmayı gözeterek kültürel üretime yatırım yapmayı, gelecek nesilleri kültür ve kimlik bilinci ile yetiştirmeyi, kültürün oluşumuna birey, grup ve toplulukların katkısını en üst seviyede ifade etmeyi gerektirmektedir.
 
Kültürel mirasımız bu hedefler doğrultusunda yeniden ele alındığında, tarihimiz ve kültürel değerlerimiz daha iyi anlaşılacaktır. Bu bakış açısı, sahip olduğumuz potansiyel ve dinamizmin artarak devam etmesini sağlayacaktır.
 
Bu çerçevede, somut olmayan kültürel miras ögelerimizin UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne alınmasına yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Hali hazırda, söz konusu listeye, aralarında ebru sanatı, meddahlık geleneği, âşıklık, Alevi-Bektaşi semah ritüeli, halı dokuma, hamam geleneği gibi önemli kültürel değerlerimizin bulunduğu 12 somut olmayan kültürel miras ögemiz alınmıştır. Ayrıca ülkemiz, 2014 yılında UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ne taraf olan 161 ülke arasından seçilen 24 üyeli UNESCO Hükümetlerarası Komitesi’ne de seçilmiştir.
 
Ülkemizin pozitif imajını geliştirerek marka konumunu güçlendirmek ve turizm ürünlerinin çeşitliliğini vurgulamak amacıyla sürdürdüğümüz çalışmalarımızda gastronomi turizmi büyük bir yer tutmaktadır.
 
Bu çerçevede, ülkemizin imparatorluktan miras kalan büyük kültürünü dünyaya tanıtmaya devam edeceğiz.
 
Bakanlığımca Türk mutfağının tanıtımına yönelik yayınlar hazırlanmakta, dünyanın en önde gelen yemek dergilerinin yazarları ülkemizde ağırlanmakta, yabancı televizyonlarda Türk mutfağının temsili sağlanmaktadır.
 
Bu kapsamda son bir yıl içinde başta İstanbul, Gaziantep, Hatay, Alaçatı ve Muğla olmak üzere birçok yöremizde düzenlenen yemek festivallerini ve gastronomi gezilerini destekledik. Bu festivallere yurtdışından misafirler çağırarak ülkemizin tanıtılmasına katkı sağladık.
 
Bu çerçevede, Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği Başkanı Merve Hanım ile biraz evvel konuştum. Kendilerinin bundan sonra yurtiçinde ve yurtdışında Türk kahvesini tanıtmak üzere yapacağı bütün faaliyetlere Bakanlık olarak destek vereceğiz ve öncelik sağlayacağız.
 
Kültüre sahip çıkmak kuşkusuz devletin görevidir. Fakat kültüre sahip çıkma konusunda vatandaşlarımız, sivil toplum kuruluşları, etki grupları öncülük sağlarlarsa, devlet arkadan gelirse o kültürün yaşaması daha mümkün ve daha da kuvvetli olacaktır.
 
Bu dernek ve bu derneğin faaliyetlerinin Türk kahvesi ve kültürüne sahip çıkması, bunun için çok önemli bir örnek teşkil ediyor. Burada kendi insanımız, kendi milli kültürümüzün çok önemli bir ögesine kuvvetli bir şekilde sahip çıkıyor ve devlet burada destekçi oluyor.
 
Milli kültürün yaşaması, kültürel ögelerimizin geleceğe aktarılması açısından doğru mekanizma budur. Bu çerçevede, bu derneğe emeği geçen, bu gece burada bulunarak milli kültürümüzün somut olmayan bu mirasının tanıtılmasına katkıda bulunan herkese Bakanlığımız adına özel şükranlarımızı sunuyoruz ve bundan sonra faaliyetlerine özel bir destek vereceğimizi belirtiyoruz. Buraya gelerek bu etkinliğe katıldığınız ve destek verdiğiniz için de hepinize teşekkür ediyorum, sevgiler ve saygılar sunuyorum.”
 
(17.02.2015)
 
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı
  • Bir Taşım Keyif-Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı serginin açılışı