BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ


KÜLTÜREL COĞRAFYAMIZ SİYASİ COĞRAFYAMIZIN RUHUDUR

Bakan Ömer Çelik: “Ülkemiz, Süregelen Kültürel Birikimini ve Turizm Alanındaki Atılımlarını Son Dönemde İzlemiş Olduğu Akılcı ve Cesur Politikalarla Birleştirerek, Uluslararası Konumunu Daha da Güçlendirmiştir.”

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının Genel Kurul’daki görüşmelerinde yaptığı konuşmada, sahip olunan en önemli kültür mirasının birlikte yaşama tecrübesi olduğunu vurguladı.

Bakan Ömer Çelik, turizmin artık deniz, kum, güneş tanımının çok ötesine geçtiğini belirtti.
 

Mirasımıza Ait Her Eser Geçmişimizin Tarihi Kadar, Geleceğimizin Yazılımının da Sütunlarıdır
 
“Bakanlığımız ile bağlı kuruluşlarımızın 2014 yılı bütçesi içerisinde gerçekleştirdiği ve 2015 bütçe yılında gerçekleştirmeyi planladığı faaliyetleri sizlerle paylaşmak üzere huzurlarınızdayız.

Kuşkusuz Bakanlığımızın faaliyetleri içerisinde kültür kavramı stratejik bir merkez oluşturmaktadır. Kültür, çeşitlilik arz eden geniş bir kavramdır ve onu tek bir tanıma sığdırmak mümkün değildir.

Günümüzde zengin bir kültür dünyasıyla karşı karşıyayız. Bu ise bizi hoşgörülü ve saygılı bir yaklaşıma götürmektedir. Bu anlayış doğrultusunda, hiçbir değerimizi, toplumsal kesimi ve kimliği dışlamadan, ihmal etmeden hepsini tanımak, kucaklamak ve tüm bu özgürlük alanını kültür politikalarıyla korumak gerekir.

Bu kapsamda sahip olduğumuz en önemli kültür mirasımız birlikte yaşama tecrübemizdir. Tarih boyunca kuşaktan kuşağa aktarılarak gelen bu ortak tecrübe, sahip olduğumuz en değerli hazinedir. Bu bilinçle ülkemizin demokrasi kültürünün güçlendirilmesi, birlikte yaşama kültürümüzün desteklenmesi, birlik ve kardeşliğimizin yüceltilmesi kültür politikamızın çatısını oluşturmaktadır.

Kültürel coğrafyamız, siyasi coğrafyamızın ruhudur. Mirasımıza ait her eser geçmişimizin tarihi kadar, geleceğimizin yazılımının da sütunlarıdır. Kültürel mirası donuk ve cansız bir olgu olarak değil, canlı, devingen ve dinamik bir olgu olarak görmekteyiz. Dolayısıyla; kültürel mirasa sahip çıkmak bugünümüz ve geleceğimiz için bir tercih değil zorunluluktur. Kültürel mirası koruma irademiz sürekli gelişen bir eylem olarak var olacaktır.
 
Tarih boyunca askeri veya ekonomik sebeplerle pek çok devlet yok olup gitmiştir. Ama tarih içerisinde süreklilik sağlayan ve tarihe damga vuran devletlerin her zaman güçlü kültüre sahip, kültürel sürekliliğini gerçekleştirmiş devletler olduğu bilinmektedir. Bu da bize bir devletin ruhunu oluşturan asıl kuvvetin o devletin kültürel birikimi olduğunu göstermektedir.”
 

Küresel ve Bölgesel Politikamızın Temel Hedefi, Ülkemizin Çevresinde İstikrar, Güvenlik ve Refah Kuşağı Oluşturmaktır
 
“Toplumsal dinamiklerin ve kimliklerin önündeki engellerin kaldırılması, kültür coğrafyamıza sahip çıkılması, toplumsal değerlerimizin kucaklanması yönündeki anlayışımız, ülkemizin kültürel gücüyle dünyada daha saygın bir konumu hak ettiğini göstermektedir.

Eskiden beri var olan kültürel ilişkiler, diplomaside daha çok öne çıkmakta ve ülkelerin birbirlerinin hikayesini anlamaya olan ihtiyacı artmaktadır. Bu durum kültürü doğrudan doğruya bir diplomasi faaliyeti haline getirmiştir.

Küresel ve bölgesel politikamızın temel hedefi, ülkemizin çevresinde istikrar, güvenlik ve refah kuşağı oluşturmaktır. Bunu sağlam köklere bağlamak için de önyargıların aşılması konusunda kapsamlı çalışmalar yapılmalıdır. Bu çerçevede karşılıklı güven ve ortak bir gelecek inşa edilmesi bakımından kültürel diplomasinin uygun olan bütün kapasite ve imkânlarını değerlendirmeye kararlıyız.”

Turizm Türkiye’nin Dünyaya Tanıtılmasında İnsani Diplomasi Stratejisinin Omurgasıdır

“Turizm kavramı artık deniz, kum, güneş tanımının çok ötesine geçmiştir. Bunun içerisinde ülkenin marka değeri, kültürel imajı, tanıtım stratejisi, turizmin çeşitlilik boyutu ve sürdürülebilirlik yaklaşımı da yer almaktadır. Bu bağlamda turizmi, sadece ekonomik gelir kaynağı olarak görmemekte, Türkiye’nin dünyaya tanıtılmasında insani diplomasi stratejisinin omurgası olarak nitelendirmekteyiz.

Biz hem Akdeniz hem Karadeniz, hem bir İslam hem bir Avrupa ülkesiyiz. Bir Orta Doğu, aynı zamanda Balkan ülkesiyiz. Bütün bunları değerlendirdiğimiz zaman, öylesine büyük bir tarih ve kültür havzasının ortasındayız ki bunun bütün dünyaya anlatılmasını başlı başına bir strateji olarak ele almaktayız.

Bakanlığımızın bu doğrultuda yürüttüğü çalışmaların da etkisiyle ülkemiz, 2014 yılında dünyada yaşanan ekonomik belirsizliklere ve yakın coğrafyamızda devam eden iç karışıklıklara rağmen, 2013 yılında turist sayısı bakımından dünyanın en önemli turizm destinasyonları sıralamasında yer aldığı 6. sırayı korumuştur. Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı 2013 yılında bir önceki yıla oranla yaklaşık %10’luk bir artışla 34,9 milyon kişiye, turizm geliri ise % 11,3 artışla 32,3 milyar ABD Doları’na yükselmiştir.

Bakanlığımızca kısa vadede ülkemize yönelik ziyaretçi trafiğinin daha da canlandırılması, uzun vadede ise yurt dışındaki hedef pazarlarımızda ülkemizin sahip olduğu olumlu imajın korunması, turizm ürünlerimizin uluslararası pazardaki rekabet gücünün artırılması ve ülkemizin turizm gelirlerinden daha fazla pay alarak döviz girdisinde artış sağlanması hedeflenmektedir.”
 
 
Kültür Politikamızın Önceliği Anadolu Coğrafyasında Bulunan Medeniyet Eserlerini ve Kültür Varlıklarını Korumak, Gelecek Nesillere Aktarmak

“Bakanlığımız kültür politikasının önceliği Anadolu coğrafyasında bulunan medeniyet eserlerinin ve kültür varlıklarının korunarak gelecek nesillere aktarılmasıdır. İnsanlığın ortak hafızasının değerli unsurlarını barındıran ve zenginliğiyle göz kamaştıran kültürel mirasımız, bizlere büyük sorumluluklar yüklemektedir. Bu doğrultuda, tarihimize, geleceğimize ve uluslararası topluma karşı sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmek ve ülkemizin kalkınmasını hızlandırmak amacıyla kapsamlı bir faaliyet programı yürütülmektedir.

Bu sebeple, Bakanlığımızca çağdaş müzecilik anlayışı çerçevesinde, ülkemiz coğrafyasında başlangıcından günümüze kadar tüm kültürlere ait eserlerin kalıplaşmış, durağan sergileme anlayışından uzak, modern teşhir yaklaşımıyla sergileneceği, geçmişten günümüze bize miras kalan tüm uygarlıkların sanal ortamda tanıtımının yapılacağı, başta geçici ve kalıcı sergiler olmak üzere çeşitli eğitici ve tanıtıcı kültürel etkinliklerin gerçekleştirileceği; sinema, kafe, restoran, kütüphane, dinlenme alanları, otopark gibi yapı kompleksleri ile iç içe, akademik düzeyde bilimsel çalışmaların ve etkinliklerin düzenleneceği birer sosyal merkez haline gelmiş bir müzecilik hizmeti sunulmasına çalışılacaktır.

Bu çerçevede, birçok ilimizde yakın geleceğe yönelik müze uygulama ve proje çalışmaları devam etmektedir. Bu müzecilik anlayışı ile 47 müzede uygulama çalışmaları sürdürülmektedir.
 
Ören yerlerimizin turizme açık hale getirilmesi, mevcutlarının ise ziyaretçi sayısının ve kalitesinin yükseltilmesi kaçınılmazdır. Bu kapsamda; karşılama merkezi, gişe, satış üniteleri bilgilendirme levhaları, yürüyüş yolları, seyir terasları ve otopark yapımları gerçekleştirilmektedir.

Bakanlığımıza bağlı müze ve ören yerlerimizin gişe ve işletmelerinin modernizasyonuyla hem ziyaretçi sayısında hem de gelirlerde yüksek artışlar sağlanmıştır. Bakanlığımıza bağlı müze ve ören yerlerinin ziyaretçi sayısı 2002 yılında 7 milyon 400 bin iken, 2014 yılının ilk 10 ayında bu sayı 27 milyona ulaşmıştır.”

Yasa Dışı Yollarla Yurt Dışına Çıkarılan Eserlerin İadesine Yönelik Çalışmalar

“Bakanlığımızca, yasa dışı yollarla ülke dışına çıkarılan kültür varlıklarının iadesine yönelik yürütülen çalışmalar kapsamında, 2014 yılı Kasım ayı itibariyle, toplamda 16 adet kültür varlığının ülkemize iadesi sağlanmıştır. Bu eserler arasında; Amerika Birleşik Devletleri’nden iadesi sağlanan 10 adet mezar taşı ve adak steli ile bağış yoluyla iadesi sağlanan 4 adet amfora ve 1 adet at koşum takımına ait tunç gem ile Avusturalya’dan iadesi sağlanan Yortan Kabı bulunmaktadır. İadesi sağlanan bu eserler, Bakanlığımızın ülkemizden kaçırılan eserlerin iadesi konusunda göstermiş olduğu çalışmaların uluslararası kamuoyu tarafından da desteklendiğinin ve yurt dışında da sempati ve takdirle karşılandığının göstergesi olması bakımından önem arz etmektedir.

 Öte yandan; Almanya, ABD, İtalya, Fransa, Danimarka, Bulgaristan, İsviçre, İskoçya ve İngiltere’de bulunan pek çok eserimizin iade çalışmaları gerek hukuki gerek diplomatik yollarla sürdürülmektedir.

Bakanlığımızca yapımı gerçekleştirilen, içerisinde çok amaçlı salonlar, müze, sergi salonları, atölyeler, çalışma salonları, yönetim mekanları ile merkezin tümüne hizmet veren teknik donanımların yer aldığı bölümler bulunan 94 kültür merkezi faaliyette olup, 71 adet kültür merkezi Bakanlığımıza bağlı olarak, 23 adedi ise il ve ilçelerdeki kurum ve kuruluşlara tahsis edilerek halkımıza hizmet vermektedir.”
 
Dünya Miras Listesi’nde Türkiye

“Dünya Miras Geçici Listesi’nde bulunan ‘Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğuşu’ ile ‘Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı’ adaylık dosyaları Haziran 2014 tarihinde Dünya Miras Komitesi tarafından değerlendirilmiş olup, Dünya Miras Listesi’ne kabul edilmiştir. Böylece Dünya Miras Listesi’ndeki varlık sayımız 11’den 13’e, geçici listedeki varlıklarımızın sayısı 41’den 52’ye yükselmiştir.
 
Dünya Miras Listesi’nde yer alan varlıklarımız; İstanbul’un Tarihi Alanları, Göreme Milli Parkı ve Kapadokya, Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, Hattuşa: Hitit Başkenti, Nemrut Dağı, Xanthos-Letoon, Pamukkale-Hierapolis, Safranbolu Şehri, Troya Arkeolojik Siti, Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi, Çatalhöyük Neolitik Kenti, Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğuşu, Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı’dır.

Ayrıca; Geçici Liste’de yer alan ‘Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı’ ve ‘Efes’e ait Dünya Miras Listesi adaylık dosyaları Dünya Miras Merkezi’ne iletilmiş olup, söz konusu adaylıklar 2015 yılında değerlendirilecektir. 2016 yılında değerlendirilmek üzere, Ani ve Afrodisias Antik Kentleri’nin Dünya Miras Listesi adaylık dosyaları 2015 yılında Dünya Miras Merkezi’ne gönderilecektir.

2014 yılında, Bakanlar Kurulu Kararlı Türk Kazı sayısı 117, Bakanlar Kurulu Kararlı Yabancı Kazı sayısı 36’dır. Ayrıca, Türk yüzey araştırması 94, yabancı yüzey araştırması 14 olmuştur. 2014 sonuna kadar Bakanlar Kurulu Kararlı kazılar, yüzey araştırmaları, kurtarma kazıları ve diğer çalışmalar olmak üzere 530’a yakın arkeolojik çalışmanın yapılması öngörülmekte olup, 2015 yılında da çalışmalara devam edilecektir. 2014 yılına ait kazı ödenek miktarı DÖSİMM destekleri dahil yaklaşık 39 milyon liradır.
 
Bakanlığımızca 2005 yılından itibaren korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescillenen taşınmazların projelerinin elde edilmesi ve onarımlarının yapılabilmesi amacıyla taşınmaz sahiplerine hibe şeklinde maddi destek sağlanmaktadır.
 
Bakanlığımız 2014 bütçesinden söz konusu maddi desteklerde kullanılmak üzere 14 milyon 310 bin TL ödenek tahsis edilmiştir. 2014 yılsonuna kadar, 286 adet proje yardımı ve 283 adet proje uygulama yardımı olmak üzere toplam 569 adet taşınmaza yardım yapılması öngörülmektedir.

Ülkemizin dış politikası ve menfaatleri doğrultusunda diğer ülkelerle ikili veya çok taraflı olarak kültür ve turizm ilişkilerimizi geliştirmek ve uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde resmileştirmek amacıyla anlaşma, protokol, mutabakat zaptı vb. belgeler imzalanmaktadır. Kültür ve turizm alanında imzalanan ve halen yürürlükte olan belge sayısı 347’dir. Bu belgelerin 21 adedi 2013-2014 döneminde imzalanmıştır. Söz konusu belgelerde yer alan kararların hayata geçirilmesi yönünde çalışmalar etkin bir şekilde yürütülmektedir.

Ülkemizin uluslararası politikada güçlenen konumunun bir gereği olarak kültürel diplomasiye özel bir önem vermekteyiz. Bu bağlamda farklı coğrafyalarda pek çok ülkeyle karşılıklı olarak kültür yılı ve haftaları düzenlenmektedir. Kültür yılı ve haftaları vesilesiyle, opera ve baleden tiyatroya, el sanatlarından halk danslarına, fotoğraf sergilerinden film gösterimlerine kadar geleneksel ve modern kültürümüze ait pek çok değerin tanıtımı gerçekleştirilmektedir. 2014 yılı, diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 600. yılı olması vesilesiyle Polonya ile karşılıklı kültür yılı olarak kutlanmıştır. Yine yıl içerisinde Türkmenistan, Özbekistan, Malezya, Pakistan ve Cibuti’de Türkiye Kültür Haftaları gerçekleştirilmiş olup, Kasım ayı sonunda ise Azerbaycan’da kutlanacaktır. Aynı politika çerçevesinde 2015 yılı, hem Avustralya hem de Katar ile karşılıklı kültür yılı olarak kutlanması açısından önemli bir yıl olacaktır.”

Milli Kütüphane Koleksiyonunda Daha Önce Yer Almayan 132 Bin 618 Materyal Kayıt Altına Alındı

“Milli Kütüphane’ye devredilen koleksiyonlar ve Türk Ocağı koleksiyonuna ait kitapların kimliklerinin belirlenmesine dair çalışmalar Haziran 2013 tarihinde üç farklı komisyon kurularak başlatılmış olup, bu komisyonlar tarafından Türk Ocağı koleksiyonuna ait 40 bin 800 materyalin tasnif ve değerlendirme çalışması dahilinde koleksiyonun bakım, onarım, koruma ve kayıt çalışmaları sürdürülmektedir.

Bu kapsamda; İngilizce, Fransızca ve Türkçe dillerinde yazılmış olan kitapların kayıt altına alınması işlemi devam etmektedir. Türk Ocağı koleksiyonundan çıkarılan Selahattin Ömer imzalı 24 tablo ile eski harfli Türkçe (Osmanlıca) yazma ve nadir eserin gösterileceği bir sergi düzenlenmesi planlanmaktadır.

Yapılan çalışmalar neticesinde Milli Kütüphane koleksiyonunda daha önce yer almayan 132 bin 618 materyal kayıt altına alınarak koleksiyonumuza kazandırılmıştır. Bu rakamlarla Milli Kütüphane’nin Ekim 2014 itibariyle toplam materyal sayısı 3 milyon 308 bin 415’e ulaşmıştır. Ayrıca, Milli Kütüphane depolarında kayıt altına alınmayan yaklaşık 500 bin materyalin kayıt altına alınması ve koleksiyona kazandırılarak okuyucuların hizmetine sunulması çalışmaları sürdürülmektedir.

Kültür mirasımızın korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması amacı ile koleksiyonumuzda bulunan dergi ve gazeteler, kitap dışı materyaller ile yazma ve nadir eserler araştırmacıların ve internet kullanıcılarının hizmetine sunulmak üzere elektronik ortama aktarılmaktadır. Böylelikle koleksiyonumuzda bulunan tüm materyaller zamanın ve fiziksel şartların yaratabileceği tahribatlardan korunmakta, kültürel mirasımızın uzun süreli erişimi ve sürdürülebilirliği sağlanmaktadır. 2014 yılı sonunda 480 bin poz materyalin dijitalleştirilmesi planlanmaktadır. Bu kapsamda ele alındığında; koleksiyonumuzda dijital ortama aktarılması gereken eserlerin çokluğu ve bunlara her geçen gün yenilerinin eklenmesi nedeniyle Kütüphanemizde bir dijitalleştirme sisteminin oluşturulması planlanmış ve ihalesi yapılmıştır.

Milli Kütüphanenin tüm toplum kesimlerinin ulaşabildiği ve yararlanabildiği bir bilgi merkezi haline getirilmesi çerçevesinde, görme engelli vatandaşlarımıza sesli kitap hizmeti verilmektedir. Görme Engelliler Merkezi arşivinde 5 bin sesli kitap bulunmakta olup, yayındaki sesli kitap sayısı ise 3 bin 550’yi geçmiştir. 1.590 görme engelli vatandaşın üye olduğu merkezde 187 gönüllü okuyucunun desteği ile seslendirme çalışmaları devam etmektedir.

Dünyanın bilgi toplumuna dönüşüm sürecini yaşadığı günümüzde, bilginin doğru kaynaktan ve en kısa sürede edinilmesi önem kazanmaktadır. Bilginin derlendiği, düzenlendiği ve vatandaşların hizmetine sunulduğu kütüphanelerde, verilen hizmetlerin sunumunda kalitenin artırılması ve bilgiye erişim süresinin kısaltılması son teknoloji ürünlerin kullanılmasıyla mümkün olabilmektedir.
 
 Bakanlığımıza bağlı 1.114 halk ve çocuk kütüphanesi ve 6 edebiyat müze kütüphanesi olmak üzere toplam 1.120 kütüphane ile vatandaşlarımıza kütüphane hizmetleri verilmektedir.
 
Yerleşik halk kütüphanelerinden, şehirlerin uzak semtlerinde, kasaba ve köylerinde yaşayıp uzaklık sebebiyle yararlanamayanlara, hasta, engelli, eve bağımlı gruplar ile hapishane, hastane, huzurevleri ve yetiştirme yurtlarındaki kısıtlı gruplar arasında sayılabilecek vatandaşlarımıza 35 gezici kütüphane ile hizmet götürülmektedir. 
 
Yayın Projeleri Değerlendirme Kurulu kararları kapsamında hazırlık ve baskı kararları alınmış olan eserlerden 25 adedinin baskısı yıl sonuna kadar tamamlanacaktır.”

TEDA Projesi

“‘Türk Kültür, Sanat ve Edebiyat Eserlerinin Türkçe Dışındaki Dillerde Yayımlanmasına Destek Projesi (TEDA)’ kapsamında; 63 ülkeden başvuran 420 farklı yayınevine çeviri ve baskı için toplam 1.648 adet destek verilmiştir. Yayınevleri bu desteklerle, 414 yazarımızın 940 farklı eserini 58 dile çevirerek yayımlamışlardır. Destek sağlanan bu eserlerden 2014 yılı Kasım ayı itibariyle 1.273 adedi yayımlanmış ve okurlarıyla buluşmuştur.

2006  yılından bu yana Edebi Çeviri Atölyeleri düzenlenmektedir. Bu kapsamda 9’u Türkçe’den diğer dillere, diğer dillerden Türkçe’ye; 1’i de Çocuk ve İlk Gençlik Edebiyatı Çeviri Atölyeleri olmak üzere toplamda 10 adet çeviri atölyesi düzenlenmektedir.

Ülkemiz, Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin (IPA) yaptığı bağımsız araştırma raporuna göre dünyada kitap piyasası büyüklüğü bakımından bir önceki yıla göre bir sıra yükselerek 12. sıraya yerleşmiştir. Aynı rapora göre 2013 yılında, ISBN alan kitap başlığı sayısında dünya 10.’su, nüfusa göre oranda ise dünya 11.’sidir.

Bakanlığımız, ‘Edebiyat Eserlerinin Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik’ kapsamında, Türk edebiyatının gelişimine katkı sağlayacak nitelikteki özgün edebiyat eserlerini üretecek veya bunları yayımlatacak proje müelliflerine projeleri karşılığında 2014 yılından itibaren destek verilmeye başlanmış olup süreç devam etmektedir.”

Yaklaşık 200 Bin Yazma Eser Yılların İhmali ile Maruz Bırakıldıkları Zor Durumdan Kurtarılıp Temizlenerek Koruma Altına Alındı
 
“Yazma eserler, sahip oldukları içerik ve eşsiz sanatsal özellikleri nedeniyle yeri doldurulamayacak önemli kaynaklar arasındadır. Kültür tarihimizin ve milli kültür mirasımızın asli kaynaklarından olan el yazmaları ve nadir eserler, bilim adamlarının ve araştırmacıların çalışmalarına ışık tutan en değerli kültür varlıklarıdır. Yazma eserler bugün ile gelecek arasında bağlantı kuran kıymetli hazineler olup, bir anlamda toplumların ve devletlerin hafızalarıdır.

Bakanlık olarak, binlerce yıllık süreçten geçerek günümüze kadar gelmiş olan bu birikimi korumak, eserlerimizi işlevsel ve en güncel şekilde bizden sonraki kuşaklara aktarmak arzusundayız. Gelecek kuşakların insan, alem, medeniyet bilinç ve tasavvuruna sahip olması kültürel ve ilmi birikimimizin onlara ulaştırılmasına bağlıdır.

İşte bu bilinçle hareket eden ve henüz dört yıl önce kurulan Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, yazma ve nadir basma eserlerimizin korunması, tanıtımı ve kütüphanelerimizin yönetimi bakımından üzerine düşen tarihi vazifeyi hakkıyla yerine getirme çabası içindedir.

Bu kapsamda; Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi bünyesinde kurulan ve en son teknolojiyi barındıran RFID tabanlı Yeni Koleksiyon Sistemi Projesi ile Süleymaniye Kütüphanesi ile bağlı kütüphanelerde bulunan yaklaşık 200 bin eser, yılların ihmali ile maruz bırakıldıkları zor durumdan kurtarılıp temizlenerek koruma altına alınmıştır. Süleymaniye Külliyesi içerisinde bulunan ve ‘Süleymaniye Doğumevi’ olarak adlandırılan yapı; tadilat, bakım ve onarım çalışmaları ile modern bir hale getirilmiş, kitap restorasyonu, konservasyonu ve araştırmaları için gerekli teçhizatla donatılarak Türkiye’nin ilk ve tek ‘Kitap Şifahanesi’ olarak hizmet vermeye başlamıştır.
Kütüphanelerimizde bulunan yazma eserlerin okuyucu ile buluşturulması, yerli ve yabancı uzmanların hizmetine sunulması, ilim sahasında çalışan insanların bu eserlere en kolay yoldan erişiminin sağlanması Yazma Eserler Kurumu için temel hedeflerden biri olarak belirlenmiştir. Bu amaca dönük olarak daha önceki yıllarda başlanan kataloglama çalışmalarının yanı sıra, bu bilgilerin ilim insanları ile buluşturulması için Bakanlıkça Yazma Eserler Portalı geliştirilmiştir. Bu sistemin yıl içinde hizmete açılması ile kurumumuz bünyesinde bulunan tüm eserlere ilişkin katalog ve görüntülere hızlı bir şekilde erişmek mümkün olacaktır.

Ülkemizde güçlü bir telif hakları sistemiyle; fikir ve sanat eserlerinin etkin bir şekilde korunarak nitelikli üretimin teşvik edilmesi, kültür endüstrisinin büyümesi ve bu sektörlerin uluslararası rekabet gücünün yükseltilmesi öncelikli hedeflerimizdendir.

Bu hedef doğrultusunda, Bakanlığımızca Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) ile işbirliği içerisinde ‘Telif Haklarına Dayalı Endüstrilerin Türkiye Ekonomisine Katkısının Ölçülmesi’ne yönelik bir proje yürütülmüştür. İçeriği itibariyle bir ilk olarak değerlendirebileceğimiz projeyle telif hakları ve kültür endüstrilerini oluşturan sektörlerin Gayri Safi Millî Hâsıla içindeki payları, dış ticaret büyüklükleri ve yarattıkları istihdamın ölçülmesine ilişkin sonuç raporu hazırlanmış olup, söz konusu raporun 2014 yılı sonu itibariyle kamuoyuyla paylaşılması planlanmaktadır.

Sinema Sektörüne Önemli Ölçüde Destek Sağlandı

“Bilindiği üzere; ülkelerin kültürel ve ekonomik hayatına büyük katkılar sağlayan ve bu nedenle stratejik ve ayrıcalıklı bir sektör olan sinemada ülkemizde son yıllarda önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bu süreçte, sektörleşme dinamiklerini destekleyen politikalar ile sektöre yapılan devlet desteğinin rolü göz ardı edilemez.

Son yıllarda dünyanın önemli festivallerinde Türk filmlerinin elde ettiği başarılar ve ödüller sayesinde yumuşak güç olarak tanımlanan sinema dili kullanılarak ülkemizin tanıtımına ve marka değerine büyük katkı sağlanmaktadır. Bu gelişmelere paralel olarak Türk dizileri de başta Orta Doğu ve Balkanlar olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde ilgiyle izlenmektedir.
 
Sinemamız Cannes Film Festivali’nde ilk kez Yılmaz Güney’in ‘Yol’ adlı filmi ile 1982 yılında Altın Palmiye ödülüne layık görülmüştü. 32 yıl aradan sonra Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Kış Uykusu’ adlı filminin 67. Cannes Film Festivali’nde Bakanlığımızca desteklenen Altın Palmiye ödülüne layık görülmesiyle bu başarıya yeniden ulaşılmıştır.
 
Sinemamızın 100’üncü yılında Cannes Film Festivali’nin yanı sıra dünyanın önemli festivalleri arasında yer alan Saraybosna, Venedik, Valladolid ve Busan Uluslararası Film Festivallerine ülkemizce katılım sağlanmış olup, Venedik, Saraybosna ve Valladolid’de alınan ödüllerle Türk sineması uluslararası arenada adından sıkça söz ettirmiştir.

Sinema tarihimize ait arşivlerde yer alan kaybolmaya yüz tutmuş 35 mm formatlı sinema eserlerinin dijital ortama aktarılarak, görsel işitsel mirasımızın gelecek kuşaklara ulaştırılmasına imkan sağlanması ve sinema eserlerinin görüntü kalitelerinin arttırılarak daha iyi bir şekilde izleyici ile buluşmalarının sağlanması için Bakanlığımızca film restorasyon çalışmalarına başlanmıştır.

Sinema alanında ulusal bir bellek oluşturmak, filmlerimizi modern teknolojiyle donatılmış bir ortamda korumak ve hizmete sunmak amacıyla, içerisinde film arşivi, sinema müzesi, sinema kütüphanesi, restorasyon laboratuvarı, prestij sinema salonunun da bulunduğu ‘Türkiye Film Arşivi ve Sinema Müzesi’ projesi için ilimiz Çankaya ilçesinde 8 bin 278 metrekare yüzölçümlü arsa Bakanlığımıza tahsis edilmiş olup, özel nitelikli proje için çalışmalar devam etmektedir.

Türk sinemasının son yıllarda elde ettiği başarıları sürdürülebilir kılmak, eser sayısı ve niteliğinde artış oluşturacak, üretilen eserlerin daha fazla seyirciyle buluşmasını sağlayacak, sinema sektörünü stratejik bir sektör olarak yeniden ele alacak, yaşanan tıkanıklıkları giderecek yeni destek mekanizmalarını içeren değişiklik kanun taslağı çalışmaları, sektör temsilcilerinin de katılımıyla tamamlanmış olup en kısa zamanda Bakanlar Kurulu’nun onayına sunulacaktır.”

Türkiye Jeotermal Kaynaklar Açısından Dünyada İlk 7 Ülke Arasında

“Bakanlığımızın her ölçekte planlama yetkisine sahip olduğu Kültür Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri ile Turizm Merkezlerinin tespitinde; ülkenin doğal, tarihi, arkeolojik ve sosyo-kültürel turizm değerleri, sağlık turizmi, kış, av ve su sporları ile mevcut diğer turizm potansiyelleri dikkate alınmaktadır. 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca belirli potansiyele sahip alanlarda koruma-kullanma dengesinin kurularak sektörel kalkınmanın ve planlı gelişimin sağlanması hedeflenmektedir. Bu kapsamda; 2014 yılı itibariyle 34 kültür turizm koruma ve gelişim bölgesi, 228 turizm merkezi, 6 turizm alanı ve 2 turizm bölgesi olmak üzere toplam 270 turizm alan, bölge ve merkezi bulunmaktadır.

Bilindiği üzere; Türkiye jeotermal kaynaklar açısından dünyada ilk 7 ülke arasında yer alırken Avrupa’da kaynak potansiyeli açısından birinci, kaplıca uygulamaları konusunda ise üçüncü sıradadır. Ülkemizde 46 ilde 240 civarında kaplıca tesisi bulunmaktadır. Gerek tesis sayısı gerekse yatak kapasitesi açısından termal turizmin ülke turizmi içindeki payının artırılması planlanmaktadır.

Bakanlığımızca termal turizm alanında yürütülen çalışmalarla, 2014-2018 Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde yatak kapasitesinin 100 bine ulaşması, 1,5 milyon yabancı ziyaretçi ve 3 milyar dolar gelir elde edilmesi hedeflenmektedir.”

Hedef Dünyanın Her Yerinde Tutarlı, Anlamlı ve Çekici Bir Türkiye İmajı Yaratmak

“Bakanlığımızın yurt dışı tanıtım ve pazarlama faaliyetleri 39 ülkede bulunan 44 Kültür ve Tanıtma Müşavirliği ve Ataşeliği aracılığıyla yürütülmektedir. Ülkemizin son 10 yılda ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve turizm alanlarında gerçekleştirmiş olduğu önemli atılımlar sayesinde saygın bir dünya markası haline gelmiş olması, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin daha fazla sayıda ülkede ve daha kapsamlı bir şekilde yürütülmesini zorunlu kılmaktadır.
 
2014 yılında ülkemizin tarihi, kültürel ve turizm değerlerinin tanıtımında yer alan tüm unsurlarının, ülkemiz imajının güçlendirilmesi bakımından bir bütün olarak ele alınacağı küresel bir reklam kampanyası uygulamasına karar verilmiştir. Dünyanın her yerinde tutarlı, anlamlı ve çekici bir Türkiye imajı yaratmayı hedefleyerek 30’dan fazla medeniyete ev sahipliği yapan, tarihi, coğrafyası ve tüm kültür ve turizm değerleri ile rakiplerinden ayrılan ülkemizin tanıtımı global çapta ‘Turkey: Home’ konsepti ile gerçekleştirilmektedir.

Hepinizin de bildiği gibi ülkemiz deniz-kum-güneş turizminin dışında zengin kültürü, doğal ve tarihî güzellikleriyle birçok turizm türü bakımından eşsiz imkânlara sahiptir. Ayrıca Bakanlığımız 2023 hedefleri doğrultusunda farklı turizm türlerine yönelik talebin artırılması, kalkınmada bacasız sanayi sektörü olan turizmin yılın 12 ayına ve her bölgeye ulaştırılması amacıyla yeni teşvik unsurlarının oluşturulması planlanmaktadır.

Bakanlığımız, orkestra, koro ve topluluklarla yurt içinde periyodik konserler ile anma, kutlama, yıldönümü etkinlikleri, festivaller, okullara yönelik eğitim konserleri, yurt içi ve yurt dışında turneler düzenlemekte, çeşitli kamu/özel kurum ve kuruluşlarının düzenlediği etkinliklere sanatçı/sanat birimi görevlendirilmekte ve anma günlerinde özel programlar yapmaktadır.

Plastik sanatlar alanında eser veren sanatçılar desteklenmekte, yönlendirme ve danışmanlık hizmeti verilmektedir. Resim, heykel, fotoğraf ve Türk süsleme sanatları alanında düzenlenen yarışmalar aracılığıyla bu alandaki sanatçılar teşvik edilerek ödüllendirilmektedir. Ayrıca, müzik ve sahne sanatları ile plastik sanatlar alanındaki eserlerimizin CD, DVD, katalog gibi görsel ve işitsel materyal basımı yoluyla belgelenmesi, araştırmacıların hizmetine sunulması ve gelecek kuşaklara aktarılması sağlanmaktadır.”

Ebru, Somut Olmayan Kültürel Miras Temsili Listesi’ne Aday

“UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ne taraf olan 161 ülke arasından seçilen 24 üyeli UNESCO Hükümetlerarası Komitesi’ne 2014 yılında Türkiye seçilmiş olup, 24-28 Kasım 2014 tarihleri arasında Paris’te düzenlenecek olan toplantıda ülkemizi Bakanlığımız temsil edecektir. Türkiye adına sunduğumuz “Türk Kağıt Süsleme Sanatı Ebru” dosyasının UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Temsili Listesi’ne eklenmek üzere nihai görüşmeleri yapılacaktır. 
 
Bakanlığımızca kültürel mirasımız ve değerlerimiz hakkında yurt içinde ve yurt dışında yapılan halk kültürü alan araştırmaları sonucunda elde edilen dokümanlar Halk Kültürü Bilgi ve Belge Merkezi’ne kazandırılmakta ve araştırmacılarla paylaşılarak geleceğe aktarılması sağlanmaktadır. Halk Kültürü Bilgi ve Belge Merkezi’nde Ağustos ayı itibariyle 178 bin 511 adet kayıtlı belge/eser bulunmaktadır.

Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcıları tespit çalışmaları kapsamında toplam 2 bin 744 sanatçımız kayıt altına alınarak kendilerine sanatçı tanıtım kartı verilmiştir.

Türk Süsleme Sanatları ile Geleneksel El Sanatlarının yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması kapsamında; 2014 yılında 32 ilde 73 kurs açılmış olup, bunların 27’si tamamlanmıştır. 46 kurs ise halen devam etmektedir.

Bakanlığımızca turizm sektöründe hizmet kalitesini artırmak amacıyla, konaklama ve yeme-içme işletmelerinde çalışan personele yönelik olarak düzenlenen ‘Yaygın Mesleki Turizm Eğitim Programları’na 2014 yılı Ekim ayı sonuna kadar katılan toplam 3 bin 875 sektör çalışanına ‘Başarı Belgesi’ verilmiştir.

Bugüne kadar sektörümüzde hizmet kalitesinin arttırılması amacıyla hayata geçirilen en kapsamlı proje olan ve 30 ay sürmesi planlanan ‘Turizmde İşverenlerin ve Çalışanların Uyum Yeteneklerinin Arttırılması Projesi’ IPA (Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı) 4. Bileşeni olan İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı işbirliği ile Ocak ayından beri yürütülmektedir. Toplam bütçesi 7 milyon 558 bin 813 Avro olan ve %85’i Avrupa Birliği, %15’i ise Bakanlığımızca karşılanmakta olan tutarın %60’ı ödenmiş olup %40’ı proje sonunda ödenecektir.

Projemiz ile Bakanlığımızdan belgeli işletmelerde çalışan yaklaşık 6.000 kişiye işbaşı eğitimleri verilecek, yaklaşık 2.000 çalışanın Ulusal Mesleki Yeterlilik Belgesi sınav ücreti karşılanacak, sektörel online işgücü araştırması yapılacak ve Yeşil Yıldız belgesi teşvik faaliyetleri yürütülecektir. Bu sayede sektörümüzde verimliliğin çok daha üst noktalara taşınması amaçlanmaktadır.

Bakanlığımıza bağlı Devlet Tiyatroları; 58 sahnede 20 bin 89 koltuk kapasitesiyle hizmet vermektedir. Hizmet alanlarımız sürekli genişlemekte ve sanat aktivitelerimiz artmaktadır. 2013-2014 tiyatro sezonunda 92’si yeni, 30’u çocuk oyunu, 86 yerli, 65 yabancı olmak üzere toplam 151 oyun sahnelenerek 5 bin 691 temsil ile 1 milyon 846 bin 494 seyirci sayısına ulaşılmıştır.
 
Bakanlığımıza bağlı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü dokuz yerleşik sahnede faaliyetlerini sürdürmektedir. 2013-2014 sanat sezonunda sanatçılarımız 933 temsil vermiştir.

Çok önemli olan bir başka husus da şudur; Çanakkale deniz ve kara savaşlarının yaşandığı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alanı’nın kültürel ve manevi değerleri ile doğal dokusunun korunması, yaşatılması, geliştirilmesi, tanıtılması, gelecek kuşaklara aktarılması ve yönetimini sağlamak üzere Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı kurulmuştur.
 
Ülkemiz, süregelen kültürel birikimini ve turizm alanındaki atılımlarını son dönemde izlemiş olduğu akılcı ve cesur politikalarla birleştirerek, uluslararası konumunu daha da güçlendirmiştir. Türkiye, bugünün dünyasında bir cazibe merkezi olarak, güçlü demokrasisiyle, büyüyen ekonomisiyle, kültürlerin kavşağı olan coğrafyasıyla, jeopolitiğiyle ve jeostratejik konumuyla bir başarı öyküsü yazmaktadır. Ülkemizin bu başarı öyküsünde emeği geçen herkese teşekkür ediyor Komisyonunuza saygılarımı sunuyorum.”
 
 
  • 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının Genel Kurul görüşmeleri
  • 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının Genel Kurul görüşmeleri
  • 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının Genel Kurul görüşmeleri
  • 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının Genel Kurul görüşmeleri
  • 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının Genel Kurul görüşmeleri
  • 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının Genel Kurul görüşmeleri
  • 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının Genel Kurul görüşmeleri
  • 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının Genel Kurul görüşmeleri
  • 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının Genel Kurul görüşmeleri
  • 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının Genel Kurul görüşmeleri