BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ


KÜLTÜR VE SANAT BÜYÜK ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU

Bakan Ömer Çelik: “Ülkemize ve Milletimize En Büyük İyilik ve Katkıyı, Kültür, Sanat ve Bilim İnsanlarının Kıymetini Gerçek Manada İdrak Ettiğimizde Yapacağız.”
 
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, 2013 yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’ni sahiplerine takdim etti.
2013 yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’ne Müzeyyen Senar, Ahmet Yakupoğlu, Nuri Pakdil ve Cüneyt Arkın layık görülmüştü.
Bakan Ömer Çelik törende yaptığı konuşmada, “Kültür ve sanat insanlarına bu ödülü vermekle, aslında onlara bu ödülü vermiş olmuyoruz, kendi Bakanlığımızı, devletimizi kıymetlendirmiş oluyoruz.” dedi.
 
Toplumları Yücelten Güzel Sanatlar, Ekonomik Zenginliğin Çok Ötesinde Bir Anlam İfade Eder
 
 
"Devletimizin ve milletimizin medarıiftiharı kültür ve sanat adamlarıdır. Bugün biz burada devletimizin ve milletimizin medarıiftiharı olan, güç kaynağı olan kültür ve sanat insanlarına bu ödülü vermekle, aslında onlara bu ödülü vermiş olmuyoruz, kendi Bakanlığımızı, devletimizi kıymetlendirmiş oluyoruz. Kendilerine bir kez daha bu etkinlikte bizimle oldukları için teşekkür ediyorum.
Bizler insanların önüne yeni ufuklar açan, farklı bakış açıları kazandıran güzel sanatların, toplumları yücelten değerler arasında yer aldığını ve bu değerlerin yeri geldiğinde ekonomik zenginliğin çok ötesinde bir anlam ifade ettiğini biliriz. Bundan dolayıdır ki; kültür ve sanat alanındaki özgün eserler, uygulamalar, yorum ve bilimsel araştırmalardan dolayı kişiler, topluluk veya kuruluşlar da devletimiz tarafından çeşitli vesilelerle ödüllendirilmektedir. Bakanlığımızca 1979 yılından bu yana verilen “Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri” de bu prestij ödüllerinin başında gelmektedir. Sanat, emek ve değerlerin, takdir ve kıymet bilirlik ile taçlandırılmasının somut bir örneği olarak düşünülmelidir bu ödüller. Ve verildiği günden itibaren de devlet hayatımızda ve kendi hayatımızda da önemli bir yere sahiptir. Nihayetinde sanatçılarımızın geride bıraktıkları eserler kadar, aldıkları bu ödüller de hafızalarda yer edinmekte ve yeni nesillere aktarılmasını sağlamaktadır.
 
Devletlerin İstikrar ve İhtişamlarının Devamlılığı, Kültür ve Medeniyet Adına Kalıcı Eserler Ortaya Koymalarıyla Mümkün
 
 
Emek ve yaratıcılığa karşı adeta bir saygı duruşudur bu ödüller. Ödül, sahibi ve sevenlerini gururlandırırken, ödülü veren kurum için de gurur ve övünç kaynağı olmaktadır. Bugün burada 2013 yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni’nde, farklı disiplinlerde Türk kültür ve sanatına önemli katkılarda bulunmuş seçkin sanatçılarımızla birlikte olmaktan, yaratıcılığın ve üretkenliğin coşkusunu paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Bu yıl da Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini; kültür ve sanat alanında ulusal ve uluslararası çerçevede ülkemizi başarıyla temsil ederek, yetenek, yaratıcılık, hayal gücü ve emeklerini ortaya koyan bu kıymetli sanatlarımızın yaşatılması ve paylaşılması için uğraş veren isimlere takdim edeceğiz.
 
 
Devletlerin istikrar ve ihtişamlarının devamlılığı, ancak kültür ve medeniyet adına kalıcı eserler ortaya koymaları halinde mümkündür. Geçmişi binlerce yıl kadar geriye giden medeniyetimizin kadim olarak nitelendirilmesinin en önemli nedeni de budur. Semerkant da İstanbul da, Nizamiye Medresesi de Enderun da, Orhun Yazıtları da Mesnevi de, Hoca Ahmet Yesevi de Yunus Emre de, Tonyukuk da Nizam-ül Mülk de kadim medeniyetimizin mihenk taşlarıdır. Bu mihenk taşları sayesinde büyük savaşlar ve felaketler de yaşasak yönümüzü ve yolumuzu tekrar bulabiliyor, hayata dört elle sarılabiliyoruz. İşte bugün burada kültür ve medeniyetimize yaptıkları katkılar, ulusal kültür hayatımıza yaptıkları katkılarla kültür-sanat hayatımız için birer mihenk taşı olan kıymetli sanatçılarımıza bir kere daha şükranlarımızı sunuyoruz. Gelişmiş toplumlar arasında en büyük iftihar, kültürel ve sanatsal alanda yapılan çalışmalardır. Çünkü sanatçılar evrensel değer taşıyan çalışmalarıyla toplumlarının itibarlarını yüceltmekte, geçmiş ve bugünü harmanlayarak geleceğe ışık tutmaktadırlar. Bu nedenle ülkemize ve milletimize en büyük iyilik ve katkıyı, kültür, sanat ve bilim insanlarının kıymetini gerçek manada idrak ettiğimizde yapacağımızın altını çizmek isterim.
 
 
Hayatlarını Kültür ve Sanatınıza Vakfetmiş Değerlerimizin Kıymetini Bilmezsek Yarınlara Eksik Yürürüz
 
Bir devlet her bakımdan güçlü olabilir, ekonominiz büyüme rekorları kırabilir, dış politikada çok etkili olabilir. Ama Müzeyyen Senar, Ahmet Yakupoğlu, Nuri Pakdil ve Cüneyt Arkın gibi düşünce, estetik ve kabiliyetlerini, hatta hayatlarını kültür ve sanatınıza vakfetmiş değerlerimizin kıymetini bilmezsek yarınlara eksik yürürüz. Bunu idrak etmedikçe, Radi Dikici’nin Müzeyyen Senar hakkında neden ‘İhtişamlı bir geleneğin klasiklerinden, günümüzün gönül okşayan fantezilerine uzanan musikimizin doruktaki değerlerini en özgün ve özenli biçimiyle geniş halk kitlelerine benimseten yüksek icranın eşsiz örneğidir.’ dediğini anlayamayız. Yağmur Tunalı’nın Ahmet Yakupoğlu için sarf ettiği ‘Esasen bilirim ki; O’na pek çoğu maalesef kaybolmuş emsalsiz değerlerin kamil bir temsilcisi olduğu için ‘Son Osmanlı’ demek temayülünde olan dostlarımız çok haksız değiller. O’na ‘Son Hezarfen’ diyenler belki de en doğru hükmü veriyorlar.  O, ‘Derviş Sanatkar’ neslinin bir devamı olduğu için şöhretten köşe bucak kaçmıştır.’ cümlelerinin satır aralarında geçen ‘kamil insan’, ‘Son Hezarfen’ ve ‘şöhretten köşe bucak kaçma’ vurgularının arka planını yorumlayamayız. Nuri Pakdil’in 'Klas Duruş'unu ve 'Bildiğim her şeyden sorumlu olmazsam, nasıl hak ederim yaşamayı?' sözündeki ufku ve öğüdü; ‘Kasırga da olunmalı, fırtına yetmiyorsa. Yazı, çünkü, saçmanın üzerine yürürken her kılığa girmeli. Her yerde, Dikkat! Küllerin arasından kıvılcım aramaktır: yazı, eğer, insana aitse.’ mısralarında fikir ve vicdan adına ortaya konmuş ıstırabı hissedemeyiz.
 
 
Eskişehir’in bir köyünde, yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, çocukluk yıllarındaki hatıralarıyla sanatını şekillendiren, söğüt dalları altında kurduğu hayalleri ve uzun kış gecelerinde büyüklerinden dinlediği menkıbeleri; Malkoçoğlu, Köroğlu, Battal Gazi, Kara Murat gibi unutulmaz filmleriyle büyük küçük herkesin zihnine kazıyan sinemamızın ‘Cürekli Batırı’, yürekli kahramanı Sayın Cüneyt Arkın’ın kültür ve sanat dantelasına ilmek ilmek işlediği renkleri ayırt edemeyiz.
 
Bu nedenle, bugün burada 2013 yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni’nde, kültür ve sanatımıza önemli katkılarda bulunmuş siz seçkin sanatçılarımızla birlikte olmaktan, ilahi bir nefes olan yaratıcılığın ve üretkenliğin coşkusunu paylaşmaktan büyük mutluluk ve şeref duyuyorum. Bu ödüller, varoluşumuzu anlamlı kılan eserlerin sahipleri olan sizlere minnettarlığımızın ifadesidir. Bu nedenle devletimiz ve milletimiz adına, ülkemiz adına hepinize şükranlarımızı ve saygılarımızı sunuyoruz.”
 
Daha sonra Bakan Ömer Çelik, ödülleri sahiplerine verdi. Müzeyyen Senar’ın ödülünü kızı Feraye Işıl, Ahmet Yakupoğlu’nun ödülünü ise manevi kızı Havva Sökmener aldı.
 
(16.09.2014)
 
  • 1
  • 3
  • 4
  • 5
  • 7
  • 8
  • 10