Kanuni Sultan Süleyman’ın, 21 yaşında vefat eden oğlu Şehzade Mehmed için yaptırdığı ve Mimar Sinan tarafından inşa edilen ‘Şehzade Külliyesi’ yüzyıllık yalnızlığının ardından ziyarete açıldı.

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restorasyonu gerçekleştirilen ve resmi adı ‘Şehzade Külliyesi Türbeleri’ olan Şehzadebaşı Türbeleri cumhuriyet tarihinde ilk kez ziyaretçilerle buluştu.

 

Şehzade Mehmed, Şehzade Cihangir, Hümaşah Sultan, Hatice Sultan ve Fatma Sultan sandukalarının da bulunduğu, uzun yıllar ziyarete kapalı olan ‘Şehzade Külliyesi Türbeleri’nin açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun ile İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran katıldı.

 

Açılış töreninde yaptığı konuşmada türbelerin kültürümüz açısından önemine dikkati çeken Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, sahip olduğumuz bu değerli mirasın yaşayan nesillerle daha çok içli dışlı olması gerektiğini söyledi.

 

Her Medeniyetin Bir Hayata Bir Ölüme Bakan Yüzü Var
 
“Uzun zamandır kapalı durumdaki bu türbeleri bugün açıyoruz. Bunların bizim kendi kültürümüz, medeniyetimiz açısından büyük önemi var.

 

Buraları sadece devlet ve din büyüklerinin yattığı mezarlar olarak görmüyoruz. Her medeniyetin bir hayata bakan yüzü var, bir de ölüme bakan yüzü var.

 

İnsan bir hayatı yaşarken aynı zamanda kendisinin öbür dünya ile ilişkilerini düzenleyen bir kültüre de sahip. Bu kültür sadece ilahiyat düzeyinde kalmıyor. Edebiyattan mimariye kadar her alana sirayet ediyor. Bunun bizim medeniyetimizde, medeniyetin ölüme bakan yüzü olarak en bariz tecessüm ettiği yerler mezarlıklar ve türbeler. Hayata bakan yüzüyle ilgili pek çok eseri müzelerde veya değişik yerlerde görebiliyoruz. Ama her medeniyetin asıl sırları, asıl şifreleri ölüme bakan yüzünde saklı.

 

Bunun barındırdığı kültürü, mesajları, şifreleri biz medeniyetin ölüme bakan yüzünde görüyoruz.”

 

 

“Bir bakıma türbeler ölüm medeniyetinin yüzü olarak adlandırılabilecek yerler. İşin ehli biliyor. Onlar buraya baktığı zaman taş işçiliğinden mermer döşemeciliğine, şebekelerdeki maden işçiliğine, türbelerin üzerindeki kutsal örtüler olan pûşîdelere kadar medeniyetin bütün kültürel kodlarını çıkartabiliyorlar.

 

Bu bakımdan çok değerli bir mirasa sahibiz. Bu mirasın aslında yaşayan nesillerle daha çok içli dışlı olması gerekir.

 

Bunun için yapılan çalışmaların daha çok desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Buraların günlük faaliyetlerle daha çok içli dışlı olması gerektiğini düşünüyoruz.

 

Bu türbeler sahip oldukları geçmiş itibariyle, bugüne taşıdıkları mesaj itibariyle kendi içlerinde çok özel örnekleri ifade ediyorlar.

 

Şehzadebaşı Külliyesi içindeki türbeler uzun zamandır kapalıymış. Bu vesile ile bunları açmış oluyoruz. İnşallah hayırlı olur. İnsanlarımıza, o günün dünyasından bugünün dünyasına mesajların ulaşmasına vesile olur. Bu konuda daha çok çalışma yapılması gerektiğini de tabii ki düşünüyoruz. Bunlarla ilgili desteklerimizi sürdürmeye devam edeceğiz.”

 

İstanbul’un Fatih ilçesinde restorasyon sonrası yeniden ziyaretçilerle buluşan ve ilk olarak Şehzade Mehmed için yaptırılan ‘Şehzade Külliyesi Türbeleri’nde; Şehzade Mahmut, Hatice Sultan, Fatma Sultan, Rüstem Paşa, Bosnalı İbrahim Paşa ile Destari Mustafa Paşa’nın da türbeleri yer alıyor.